|
Güç ve denge ilişkisine kurban olmayın…

Siyaset, güç ve denge ilişkisidir.

Güç ve denge ilişkisi her zaman ilke bazlı yürümez.

Siyasetin esas aldığı ilkeler çoğu kez güç ve denge ilişkileri karşısında hükümsüz kalır.

Bunu söylerken sakın ola ki bu olguyu meşru gördüğüm veya olumladığım sonucuna varmayasınız.

Zinhar öyle düşünenlerden değilim.

Demek istediğim şu:

Siyaset her zaman ve her koşulda ilke ve ideal bazlı yürümüyor.

Güç ve denge ilişkileri ilkeleri ve idealleri çoğu zaman hükümsüz kılıyor.

O yüzden siyaseten yapılan her işin ilkeye uygun olduğu varsayımından kaçınmak lazım.

Daha doğrusu yapılan her işi veya atılan her adımı ilke ve ideal temelinden hareketle savunmak safdilliğinden kaçınmak gerek.

Siyasetin sadece ilkeler ve idealler üzerinden yapıldığını zannedenler, güç ve denge ilişkilerinin belirleyiciliğini gördüklerinde şaşırır ve üzülürler.

Başka bir deyişle buna anlam vermekte zorlanırlar.

O yüzden ya olup-biteni ilke üzerinden anlamlandırmaya çalışırlar ya da sükut u hayale uğrayıp eleştirmeye başlarlar.

Birincisini yapmak asla doğru değil. Zira mızrak çuvala sığmaz.

İkincisi ilkesel olarak doğru ama ilkenin umurunda olmadığı sadece güçten beslenen çok sayıda insanın hışmını üzerine çekmek anlamına gelir ki bu da tahammülü zor bir süreç.

Kopmalar ve küskünlükler bu süreçle beraber başlar.

İhanet söylemleri havada uçuşur.

İlke temelli her haklı eleştiriyi “ihanet” olarak değerlendirenler nedense ilke ve idealleri yok eden kimi düşmanca suçlamaların, hatta düşmanlıkta sınır tanımayan rakiplerin ayakta alkışladığı suçlamaların sahiplerini başköşeye oturtmakta bir beis görmezler.

Bunu da güç ve denge siyaseti adına savunurlar.

Karşı çıkanları da gayet pişkinlikle siyaset bilmemekle suçlarlar.

İHANETÇİ ÖDÜLLENDİRİLİRSE…

Her eleştiri getirene hain gözüyle bakanlardan olmamak lazım.

Eleştiriyi getirenin durduğu yer önemlidir.

Kimin değirmenine su taşıdığı çok daha önemlidir.

Sizi imha edilmesi gereken düşman olarak görenlerin ağzıyla sizi vuranların durduğu yer de bellidir, kimin değirmenine su taşıdığı da.

İhanetin ölçüsünü doğru koymak lazım.

İhanetin tek ölçüsü, bedenen kopmak biçiminde konursa yanlış yapılmış olur.

Lafı uzatmaya gerek yok.

Lafın tamamına da gerek yok.

Güç ve denge adına ilke siyasetinden ödün verildiğinde ihanetin de kapısı ardına kadar açılmış olur.

Kendinde güç gören veya kendine güç vehmeden herkes vakti zamanı geldiğinde baş kaldırır dil uzatır.

İLKE SİYASETİ

İlke siyaseti her önüne geleni ihanetçi diye suçlamayı öngörmez.

Farklı düşünen herkesi dışlamayı hiç gerektirmez.

Tersine farklı düşünmeyi zindelik olarak görmeyi, farklı fikirlerle ve önerilerle zenginleşmeyi rahmet olarak görür.

İlke siyaseti, dağıtmayı değil toplamayı, ayrılığı değil birlikteliği öngörür.

İlke siyaseti, husumeti değil sevgiyi esas alır. Yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyi salık verir.

İlke siyaseti, dışlamayı değil kucaklamayı önceler.

Nefret ettirmeyi değil sevdirmeyi temel alır.

İlke siyaseti, gücü önemser. Güç olmadan idealler vücut bulamaz elbette.

İlke siyaseti, gücü yalnızca adaletin ve hakkın ikamesi için ve dahi halkın hizmeti için gerekli bir araç olarak görür.

Bilesiniz ki gücü amaçsallaştıran ve güç üzerinden nefsini Firavunlaştıran anlayışlar, öğretimize göre, yeryüzünde ortadan kaldırılması gereken fitne ve fesattan öte bir şey değildir.

İlke siyaseti, elbette dengeyi önemser. Ama denge adına ihanetçi ile sadık olanı bir tutmaz. Bir tutan anlayışı da sadakat duygusunu öldüren bir tür fitne olarak görür.

İlke siyaseti, ideallerle gerçekleri örtüştürür. Güç ve denge ilişkilerini gözeterek yol yürür. Ama kiminle yoldaşlık yapılmayacağını da bilir. Kendini yolda bırakacaklarla veya arkadan vuracaklarla yola çıkanlar ilkelerine de kendilerine de yazık ederler.

SONUÇ

Siyaset insanlarla yapılır, meleklerle değil.

Kusursuz insan yoktur ki kusursuz siyaset olsun.

Yola çıkacağın insanların seçimi elbette çok önemlidir ama güç elde etmek için herkesin desteği de..

Güç için gelenleri de idare edebilme sanatıdır siyaset.

Ama siyaset sadece güç elde etmek için yapıldığında canavarlaşır, fitne ve fesat üretir.

İlke adına hareket edenler, güç ve denge ilişkisini çok iyi gözetmezlerse ya güçten düşerler ya da tek amacı güç olan insanlara mahkum olurlar.

Diyeceğim o ki ihaneti zahir olanların dışında herkesi ilke adına sevgiyle kucaklayan, ilkeyi yanlış güç ve denge ilişkilerine kurban etmeyen yeni bir tarzı siyaset acilen devreye alınmalıdır.

Bilinsin ki zahir ihanet ödüllendirildiğinde ilkenin boynu bükük kalır, sadakat ise küser gider.

#Siyaset
#Güç
#Sadakat
2 yıl önce
Güç ve denge ilişkisine kurban olmayın…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset