Dört koldan erken seçim diye bağırıyorlar.

Erken seçim yapalım. Bir an önce erken seçim. Millet seçim istiyor.

Size öyle geliyor. Milletin seçim istediği yok.

Olsun. Biz istiyoruz. Bizim istememiz yeter. İttifakımıza boşuna mı “Millet İttifakı” adını verdik?

*

Daha vakit var. Günü saati belli.

İstemekle seçim olmayacağını kendileri de biliyor ama maksat başka.

Piyasa oluşsun. Çarşıya hareket gelsin.

Pazarlık bir yerden başlarsa, üç aşağı beş yukarı bir noktada buluşulur düşüncesi.

Bir şeyi kırk kere söylersen olur demişler.

Herhalde bu söze güveniyor turfandacılar.

*

Parti teşkilatına (onlar örgüt diyor, parti örgütü) talimat vermişler. Seçime hazırlanılacak…

Seçim kararı alınmadan, üç beş ay içinde seçim varmış gibi davranmak, kendi kendine gelin güvey olmanın siyasetteki yansıması.

Hazırlıklı olmanın ne zararı var?

Duygular canlı tutulsun, kan akışı hızlansın.

Umut beslensin.

Ya tutarsa… demiş Hoca Nasreddin. Bizim ondan ne eksiğimiz var?

*

Varsayalım İsmail’in kulakları çınlasın.

Gerçekmiş gibi anlatır anlatır, kendini hayaline kaptırmış heyecanla, coşkuyla konuşurken, karşısındakinin bir an için aklını çelerdi.

Kısa sürede gerçekle alakası bulunmadığı, varsaymaktan ibaret olduğu anlaşılırdı.

Mesela dedik…

*

Biz de şimdi onun gibi varsayabiliriz.

Gönülleri hoş olsun maksadıyla değil, öyle yapınca ne olacak diye.

Peki dese Erdoğan, madem bu kadar çok heveslisiniz, dediğiniz gibi olsun. Hemen seçim yapalım.

Ne çıkacak?

Daha aday belli değil.

On kişinin ismi dolaşıyor ama her biri mesela cinsinden.

Kemal Bey çok hevesli bu defa.

O kadar yüksek hevese arzuya rağmen net konuşmuyor. Adayım demiyor.

Ağzından bir kere kazayla öyle bir laf çıksa, hiç heveslenmeye gelmez, hemen tevil yoluna gider.

Dayımı karşımda görünce bir an için şaşırmıştım diyebilir.

*

Olsun, ziyanı yok.

Bu sefer farklı bir yöntem bulalım.

Müthiş bir formül.

Öyle ki bütün adayların hoşuna gider. En çok da mezkûr şahsın.

Teklifim şudur:

Önce seçim yapalım, adayları sonradan belirleyelim.

Sonuca göre Kemal Bey aday olup olmayacağın karar versin.

*

Abes mi?

Hiç de değil.

Evvelce ne seçimler yapıldı bu memlekette.

Açık oy, gizli tasnif diye bir yöntem bile icat etiler.

Ki şeytan bile utanır böyle bir şeyi teklif etmekten.

Abus çehreli sandık görevlilerinin gözü önünde, seçmenler mührü pusulaya bastı, zarfa koyup sandığa tıkıştırdı…

Sıra oyları saymaya gelince, o çatık kaşlı asık yüzlü herifler, onlardan başka kimsenin giremediği bir odaya çekilip gizli gizli sayım yaptılar.

Kafalarına göre seçim sonucu belirlediler.

Sonra da kazandık diye tepindiler, nara attılar, fener alayında alay ettiler.

Kimdi onlar dersiniz?

Kimin yaptığını bilenler, bilmeyenlere anlatsın.

Bilgisi olmayıp sadece tahmin yürütenler bile yanılmaz.