|
Bölgedeki gelişmeler Gazze ve Hamas’ı nasıl etkiliyor?
İsrail gazetesi Haaretz'in 'Türkiye-İsrail anlaştı' şeklindeki haberinde anlaşmaya varılan hususlarda çeşitli iddialarda bulunması, Mavi Marmara, Gazze ve enerji üçgeninde İsrail-Türkiye ilişkilerini gündeme taşıdı. İddialara, 'Müzakereler devam ediyor' şeklinde yanıt veren Türk resmi makamları, diğer spekülatif iddiaları yalanladı. Türkiye'nin normalleşmek için öne koyduğu üç şarttan ilk olan resmi özrü 2013'te yerine getirmiş ve anlaşmaya çok yaklaşmış olan İsrail, Gezi olaylarıyla başlayıp devam eden Türkiye'deki çeşitli dalgalanmalarda 'Acaba bize de ekmek çıkar mı?' diye beklemeye geçti, nitekim 1 Kasım itibarıyla bu hayalleri suya düşünce masaya geri döndü. Türkiye'nin tazminat ve Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılması yönündeki talebi, müzakerelerin ana konusuyken İsrail'in de elbette bazı karşı taleplerde bulunması normal, ancak medyaya düşenlerin kaçı ve bunların ne kadarı doğru, mesele bu.

Söz konusu haberdeki iddiaya göre, İsrail'in taleplerinden biri Hamas askeri kanadından Salih Aruri'nin Türkiye'den çıkarılmasıydı; genel olarak da Hamas'ın Türkiye'deki aktivitelerinin sınırlandırılmasını istiyorlardı. Anlaşmayla beraber, Türkiye ve İsrail, Doğu Akdeniz'den çıkan doğal gazın Avrupa'ya tedariki konusunda işbirliği yapacaktı. Ancak Salih Aruri meselesiyle alakalı şöyle bir gerçek vardı. Türkiye zaten 4-5 ay önce Aruri'den Türkiye'den çıkış yapmasını istemişti. Aruri de kendi rızasıyla sıkıntı vermemek adına Türkiye'den ayrılmıştı. Türkiye bu iddiayı resmi olarak kabul etmeyip aynı zamanda da yalanlamadığı için Aruri'nin Türkiye'den ayrıldığı haberi yine İsrail tarafından dolaşıma sokulunca sanki Aruri, yeni sınır dışı edilmiş, iddialar gerçekmiş gibi bir algı oluşturuldu. Öte taraftan, bir anda Hamas'ın sanki İstanbul'da bir ofisi varmış da o kapatılacakmış gibi bir manipülasyon daha oluşturuldu, oysa bu da yanlıştı. Gilad Şalid anlaşması sonrası salıverilen bazı Hamas üyelerinin Türkiye'de olması, burada Hamas'ın resmi bürosu olduğu anlamına gelmiyordu. Bu iki konu, Türkiye'nin kamu diplomasisinin neredeyse hiç topa girmemesi sonucu, İsrail Hasbarası veya başka bir merkez tarafından manipüle edilip şekillendirildi. Eğer Hamas lideri Halid Meşal Türkiye'ye gelmeseydi, ve Erdoğan ve Davutoğlu ile fotoğraf vermeseydi, muhtemelen 'Türkiye doğal gaz uğruna Gazze'yi ve Hamas'ı satıyor' algı çalışması başarıya ulaşabilirdi.

Doğal gaz meselesi malumunuz, ben de bir süredir, konunun pek çok ilgilisi gibi, ABD'den olur almış Rusya'nın bölgede doğal gaz üzerinden kurmaya çalıştığı hegemonya konusunda yazıyorum. İşin göbeğinde Suriye, İran ve Irak var, Rusya bu hattı, Türkiye'yi baypas etmek için, İsrail ve Güney Kıbrıs'ın Doğu Akdeniz'deki doğal gaz tesisleri üzerinden Yunanistan'a çekeceği hatla birleştirmek istiyor. Böylece, kendine Orta Doğu'da bir doğal gaz hinterlandı oluşturmayı planlıyor. Buna karşı olansa sadece Türkiye değil, aynı zamanda İsrail de sıcak bakmıyor, çünkü Rusya burada daha fazla güçlenirse, İsrail'e de kafa tutabilir. Ayrıca OPEC'te alınan kararla vanaları adeta sonuna kadar açıp petrol fiyatlarını dibe çeken Suudilerin de isteksizliği ortada, onlar da Rusya sponsorluğunda büyüyüp gürbüzleşen Şii hattına dur demek istiyor. Meşal'in yıllar sonra ilk defa bu yaz Riyad'a davet edildiğini hatırlarsak orada sadece el Fetih ve Hamas arasında birliğin sağlanması üzerine konuşulmadığını tahmin etmek güç olmayacaktır. Öte yandan, Tony Blair'in İsrail ve Filistin barış görüşmelerinin haricinde, Ağustos ayından beri iki kez Halid Meşal'le de görüştüğü ve ikilinin medyaya yansıyan haberlere göre Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılması hususunda konuştuğunu hesaba katarsak, abluka ve kalıcı barış için uğraşanın sadece Türkiye olmadığını çıkarabiliriz. Hamas cephesinden de bu davetlere icabet olduğuna göre, ki Gazze'nin Mısır darbesi sonrası daha da ziyadeleşen sıkıntılı koşullarını unutmayalım, Hamas'ın da bu konuda bazı fikirleri var ve kapıları kapatmıyor.

Peki Hamas'ın içinde durum nasıl? Sadece bu konu değil, bölgede yaşanan Suriye merkezli gelişmeler ve dönüşüm dahil pek çok konuda Hamas tarafında da, diğer yerlerde olduğu gibi farklı görüşler var. İran'ın yıllardır Gazze'ye silah gönderiyor olması yüzünden İran'la ilişkileri bozmak istemeyenlerle Suriye'de uyguladığı işgal ve bölgede giriştiği kanlı politikalar yüzünden araya mesafe koymak isteyenler arasındaki tartışmalar, diğer her İslam ülkesinde olduğu gibi burada da var. Gazze zaten mazlum ve mağdur olduğu için dışarıya bu konudaki farklı görüşler yansıtılmıyor ama sızacak bilgi bir şekilde sızmayı başarıyor. Dahası, İran'ın gönderdiği silahlarla Gazze'yi satın alıp içeride örgütlediği bazı hareketlerle, Gazze'ye nefes aldırabilecek gelişmelerin önüne geçmeye çalıştığı da makul bir şüphe.

22 Ekim'de 'Mescid-i Aksa saldırıları ve bazı sorular' başlıklı yazımda Gazze'de Hamas tarafından faaliyetleri yasaklanan, İslami Cihad'dan ayrılan el Sabirin adlı bir oluşumdan bahsetmiştim. Hizbullah'a benzer özellikler taşıyan el Sabirin, İran tarafından desteklenen ve Şii ideolojiyi yaymaya çalışan bir grup. Öte yandan yine Gazze'de İsrail tarafına atılan birkaç roketin ardından IŞİD'e bağlı Şehid Ömer Hadid Seriyyesi-Beytül Makdis adlı bir gruubun çıktığını da belirtmiştim. Malumunuz IŞİD, 'Bugün Suriye'de olanlar Gazze'de de olacak. Gazze'yi emirliğe dönüştüreceğiz' derken de İsrail'i falan değil Hamas'ı tehdit ediyordu. Son savaş sonrası İsrail'e karşı kolunu kaldıracak takati kalmayan Gazze ve Filistin'i Hamas destek vermezken, sekülerlerin ve İran destekli grupların sokakta, IŞİD'in de sahne arkasında Üçüncü İntifada'ya zorlamasının ardında yatanı o yazıda da sorgulamaya çalışmıştım. Şimdi de soruyorum, İsrail'i kışkırtıp Hamas'ın üzerine salarak Gazze'nin nefes almasına imkan tanımayan, gönderdiği silahlarla köle gibi satın alıp içeride kendine bağlı grupları büyütmeye ve Şii yayılmacılığı burada da sürdürmeye çabalayan İran'ın İsrail'e düşmanlığı ya da Gazze'ye dostluğu ne kadar sahihtir?
#ortadoğı
#ışid
#gazze
#hamas
8 yıl önce
Bölgedeki gelişmeler Gazze ve Hamas’ı nasıl etkiliyor?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’