Arjantinli, Flores doğumlu, 23 yaşında. Müthiş yetenek.
Hayattan zevk alıyor. Allah"a sürekli şükrediyor.
Bir zamanlar Barcelona-Atletico Madrid maçında çıplak gözle izleme fırsatını yakaladığım futbolculardan biri. O maçta Daniel Alves"in kanadını kırıp geçmişti. Arkadaşları onu "KUN" diye çağırıyorlar. 1.72 boyunda, 74 kilo, 16 numaralı formayı giyiyor. 3 yıl önce Atletico Madrid"den Manchest City"ye 45 milyon Euro bedelle transfer oldu. Tabi ki, Sergio Loeonel "KUN" Agüero"dan, başka bir deyişle Maradona"nın damadından bahsediyorum.
Henüz 16 yaşındayken Atletico Madrid takımına 22 milyon Euro karşılığında transfer olan bücür Arjantinli tartışmasız süper bir yetenek.
Manchester"da eşi Giannina ve oğlu Benjamin ile mutlu bir hayat sürüyor. Eşini ve oğlunu çok seviyor. "Onlar benim herşeyim" diyor. Bu arada düşünsenize, Benjamin"in babası Agüero, dedesi Maradona! Bu çocuktan korkulur! Benjamin şimdiden top oynamaya başlamış. İleride nasıl bir yetenek çıkar ortaya düşünemiyorum bile...
Dönelim konumuza. Roberto Mancini, o sezonun sonunda bütün riskleri göz önüne alarak Agüero"nun transferini yapmıştı. Roberto Mancini"ye deli gözüyle bakanlar, "Manchester City"de bu kadar çok yıldız ve forvet varken Agüero"ya ne gerek var" diyenler, ağızlarının payını sezon başladıktan biraz sonra aldılar. Toplam 19 maçta 14 gol atmıştı. Zaten Agüero"nun Atletico Madrid performansı önemli bir işaret olmalıydı. 2006-2011 yılları arasında 175 karşılaşmada 74 gol atmıştı Süper Arjantinli.
Manchester City ise özellikle son yıllarda başka bir alem. Stevan Jovetic, Edin Dzeko, Alvaro Negredo, John Guidetti ile aynı pozisyonda yer almak, her biri için nasıl bir duygu insan merak edemeden duramıyor. Hepsi birbirinden yetenekli ve iyi değil, çok iyi futbolcular.
Bu rekabetin doğal sonucu olarak City gibi takımlarda çok çalışmanız gerekiyor, çok disiplinli bir hayatınız olmalı. KUN da bunun farkında, düzgün ve disiplinli bir hayat sürüyor. Manchester"da en iyi dostu takım arkadaşı Pablo Zabaleta. Ailece görüşüyorlar ve tüm vakitlerini birlikte değerlendiriyorlar. Agüero"nun City transferine en çok sevinen de zaten Zabaleta olmuş.
Manuel Pellegrini"nin işi gerçekten zor, bu kadar yıldız futbolcunun içinden her seferinde doğru tercihi yapmak hiç kolay değil elbette. İşte bütün bu starların yanında Pellegrini"nin en büyük kozunun Agüero olduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım.
Agüero İspanya"da bıraktığı işe, gol atmaya ve attırmaya, dünyanın bir numaralı ligi Premier Lig"de de kaldığı yerden devam ederek çok başarılı bir oyuncu olduğunu herkese kanıtlamış oldu. Özellikle yarım asır sonra City"ye 90+5 te şampiyonluğu getiren golü atarak unutulmaz olan KUN, kolundaki dövmeleri, siyah boncuk gözleri ve etrafına gülücükler atarak imza dağıtması ile şöhretinin hakkını veren bir futbolcu.
Böyle şöhret ayakta alkışlanır...
