|
Hayatın rengi

Hayatımızın rengini neler belirliyor?

Eskiden olsaydı; kuş sesi, su sesi, ezan sesi, kağnı gıcırtısı, yağmurda toprak kokusu, yeşilin her tonda görüntüsü falan derdik. Bütün bunların algılanabildiği, rahmet olarak kavranabildiği, sakin ve durgun bir hayatımız vardı.

Durgun bir hayat içinde bakırcıların çekiç sesleri, su değirmeninin bir öğle sonunda insanı masal dolu, rüya dolu bir uykuya erdiren uğultusu göze batmıyordu. Seherde bülbül sesi, güneşle birlikte horozların ötüşü, sokaktan geçen sütçü, simitçi; toprak damlı evlerin sulanıp süpürülmesi, kireç badanasının o nedense temizlik uyandıran kokusu duyulabilirdi.

Hasatta, harmanda, geceler boyu uzanıp giden kervan yollarında, kılıç gibi gölgelerin indiği derin derelerde, sürülerin yayıldığı tepelerde, ovalarda içten gelen, kekik kokulu rüzgâra, bâd-ı sabâya emanet edilen bir türkü, bir uzun hava duyulabilirdi.

Görüldüğü gibi eski dünyanın sessizliğine kapılmış gidiyorum.

Oysa uykudan uyanıp gözlerimi ovuşturmam, şu yaşadığımız günlere, etrafımızda olup bitenlere bakmam; bugün için “hayatın rengini neler tayin ediyor” onları yazmam, onların neye tekabül ettiğini kendimce tayin ve tasvir etmem gerekiyor. Niçin ama, neden bu gayret, bu çaba?

Belki nerede durduğumuzu, kimin değirmenine su taşıdığımızı, şu fâni âlemde neyi tutup, neyi bıraktığımızı anlamak için.

Günümüzde hayata rengini veren binlerce, milyonlarca şey içinden seçip çıkarılabilecek mânalı bir şey. Başka şeyler. Hadi bakalım....

Önce motor sesi. Evet o. O ses duyuluyorsa, motor işliyorsa hayat kazandığı yeni ritim, yeni ivme içinde; yeni yön ve hız içinde sürüyor demektir. Çarklar dönüyor, enerji bir kaptan ötekine boşalıyor, bir vardiya nöbeti başkasına gönül rahatlığı içinde bırakıyor demektir. Ekmekler fırından alınıyor, civciv yumurtadan çıkıyor, erimiş maden potaya dökülüyor, bombanın pimi çekiliyor demektir. Ulaşım, iletişim, üretim, tüketim, çek ve bono, borsa ve banker, arzu ve keder, ihtiras tramvayı işliyor.

Motor sesi, gücün sesi. Gün bu gün, saat bu saat diyenlerin sesi.

Bu sesin rengi kırmızıdır diyorum. Kudretin ve şehvetin rengi. İradenin ve idarenin. Ok işaretleri kırmızıdır. Yol, yön ve buyrultu belirtir. Hakimiyetini ilan ettiğimiz şeyi kırmızıya boyarız. Kırmızı sarının hüznünü artırır, yeşilin sükûnetini bozar, mavinin rahatını kaçırır. Kırmızı az sonra patlayacak bir şey gibidir.

Biz bu tedirginlik ile kaçarız. Hızla uzaklaşırız bulunduğumuz yerden. Hız bir başka sembol olarak hayatın rengini tayin eder. Her şey gittikçe hızlanmaktadır. Yüz metre koşucuları sekiz saniyenin altına iner, sürat arabalarının tekerleri yerden kesilir; araba uçak, uçak uzay aracı olur. Uzay aracı göz açıp kapamadan gözden kaybolur.

Hayatın rengi yok. Galiba biz de yokuz.

#Hayat
#Seher
#Bülbül
#Motor
3 yıl önce
Hayatın rengi
Kara dinlilerle milletin savaşı
Orta Çağ zihniyeti ya da katiline âşık zavallılar
Memurlar ve işçiler arasındaki 14 önemli fark
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru