Türkiye tam üyelik yolunda, AB tarafından çok yakından izlenen, hem Avrupa''nın içinde, hem de dışında bir ülkedir. Düşünce ve ifade özgürlüğü açısından Türkiye Asya ülkelerinden ileride, AB üyesi ülkelerden geridedir, darbeci generallerin hazırladığı bir anayasayla yönetilmektedir. Türkiye anayasasında değiştirilemez, değiştirilmesi dünüşülemez maddeler olan, demokrasi özürlü ülkelerdendir.
*
AB ülkelerinde ordular savunma bakanlıklarına, Türkiye''de ise, savunma bakanlığı orduya bağlıdır. Başka bir deyişle, AB üyelerinde hükümetlerin denettiği bir ordu varken, Türkiye''de hiçbir hükümet tarafından denetilemeyen bir ordu vardır. Türk demokrasinin önündeki en büyük engel, bünyesindeki darbeci yapılanmaları önleyemeyen ordudur. Türkiye''de ordu devlet, demokrat devlete dönüşememiştir.
*
Çok partili süreçte, Türkiye''nin ordu devleti, demokrat devlet olmayı başaramadığı için, Kürt sorunu çözülemediği gibi, çok karmaşık bir yapı kazanmıştır. Onyıllar boyunca, Güney Doğu''da sürdürülen, düşük yoğunluklu savaş, binlerce can yanında, milyarlarca dolar kaynak kaybına yol açmıştır. Terörle savaş stratejisi, Kürt sorununu çözme yolunda, atılması gereken demokratik adımları da büyük ölçüde aksatmıştır.
*
Türkiye''nin kanayan yarası olan Kürt sorununu çözmek için, temel hak ve özgürlükleri savunmada, Türkiye''yi oluşturan toplum kesimlerinin, demokratik açılımda birleşmeleri gerekir. Demokratik yöntemleri gözardı ederek, silahlı yöntemlere başvuranlar, akan kanı durduramazlar. Demokratik yöntemlerin üstünlüğüne inanmayanlar, küçük ve düzensiz çatışmaların, büyük ve düzenli savaşlara dönüşmesini önleyemezler.
*
Türkiye sınırları içindeki demokratik açılıma yeni boyutlar kazandırmadan, sınırları dışındaki demokratik gelişmelere katkıda bulunamaz. Türkiye üretim gücünde, AB ülkelerinin ulaştığı güce ulaşmadan, çevresindeki ülkelerin ekonomik güçlerini geliştirmelerine yardımcı olamaz. Demokratik ilkeleri benimsemeyen ülkeler, ekonomik yasalara işlerlik kazandıramazlar. Ekomik başarıdan önce demokratik başarı gelir.
*
Türkiye ile AB arasında yeni bir dönem başlıyor. Artık Avrupa''dan görülen Türkiye değil, Türkiye''den görülen Avrupa önemlidir. AB içinde güç, Kuzey Avrupa ülkelerinden Güney Avrupa ülkelerine kayıyor. Türkiye gücüne yeni boyutlar kazandıracak fırsatları, Almanya ve Fransa''dan daha çok İtalya ve İspanya''da yakalayacaktır.
*
Türkiye''nin benzer ekonomik ve siyasal yapılara sahip olduğu, Avrupa''nın Akdeniz ülkeleriyle geliştireceği ekonomik ilişkiler, Türkiye''yi dünya ekonomisinde ilk sıralara taşıyacaktır.
*
Yeni ekonomik fırsatlar, Avrupa''nın büyümesini tamamlamış ülkelerinde değil, Türkiye gibi büyümekte olan ülkelerindedir.
*
Ekonomik sıçrama, Avrupa''dan değil, Türkiye''den yapılacaktır.
*
Savaş denizinde ekonomi gemisi olmaz.
