|
Budapeşte"nin toprağı güldür taşı gül

Türklerin Bağdat''tan Budapeşte''ye, Bakü''den Bingazi''ye kadar uzanan, çok geniş bir coğrafyada söz sahibi olmaları, ordularının büyüklüğünden daha çok gönüllerinin büyüklüğünden kaynaklanır. Anadolu insanı, Asya''dan Avrupa''ya uzanan bin yıllık tarihinde, ordu gücüyle belirlediği, sınırları, gönül gücüyle korumuştur. Tarihin her döneminde, toplumlar gönül dünyasının sultanlarına daha çok sevgi, daha çok saygı göstermişlerdir.

*

Başlarında ve göğüslerinde gül taşıyan gönül dünyasının sultanları, bulundukları coğrafyanın hem taşını, hem toprağını, hem ağacını,hem yaprağını güle dönüştürmüşlerdir. Onlar gül ekip, gül biçmeyi, gülden kale yapmayı ve gülü gülle savunmayı, iman için bilmişler. O eşsiz gönül fatihleri, kendileri gül gibi oldukları için, herkesi gül gibi görmüşler. Onların medeniyeti, şehirleri gül, çarşıları gül olan, gül medeniyetidir.

*

Avrupa''da güllerin sultanı, Budapeşte''nin Gül Baba''sıdır. Yüzyılların içinden kendisine seslenen Gül Baba''nın çağrısına kucak açan Budinli Leyla Mercan, Balıkesir''den Budin''e gelen Ali Mercan, İstanbul''u Budin''e taşıyan Afra Gürdoğan ve Viyana''dan Budin''e el uzatan Beyza Gürdoğan ile Budin''in Gül tepesinde, Gül Baba''dan güller deriyoruz, Gül Baba''ya güller sunuyoruz, güllerin sultanına tekrar gelmek için, çeşmesinden su içiyoruz.

*

Her Osmanlı Sultanı''nın bir gönül sultanı vardır. Kanuni''nin gönül sultanı da Gül Baba''dır. Türbesi Budapeşte''nin Gül Tepesi''ndedir. Nasıl Eskişehir''in sultanı Yunus Emre, Bursa''nın Sultanı Emir Sultan ise, Budapeşte''nin sultanı da Gül Baba''dır. O sultan, Türkler için olduğu kadar Macarlar için de, “Gül Yetiştiren Adam”dır. Gül Baba savaşın kartalını değil, barışın güvercini temsil eder, Badapeşte''ye savaş yapmaktan daha çok barış yapmaya gelmiştir.

*

Gül Baba, elinde taşıdığı tahta kılıçtan daha çok başında taşıdığı kırmızı gülle bilinir. Onun düşünce ve eylem dünyasında, baskı ve şiddete , kan ve gözyaşına yer yoktur. O Anadolu''nun Yunus Emre''sinin Macaristan''da yeniden doğması, ete ve kemiğe bürünmesidir. Gül Baba Kanuni ile Macaristan''a, coğrafyaları fethetmekten daha çok, gönülleri fethetmek için gitmiştir. Bunun için, Avrupa''da unutulmamıştır.

*

Osmanlı coğrafyasında Gül Baba, kılıç taşıyan yeniçerilerin değil, gül taşıyan dervişlerin simgesidir. Bu yüzden, Gül Baba Türkler kadar Macarların da sevgilisidir. Nasıl Yunus''un Anadolu''nu her kentinde bir makamı, her gönülde bir yeri varsa, Gül Baba''nın Orta Avrupa''nın her kentinde bir makamı, her gönülde bir yeri vardır. O gülle silahlanmanın, insanı gülle donatmanın, toplumu gülle değiştirmenin ustasıdır.

*

Gülle silahlanan gül sultanlarından, dünyanın hiçbir yerinde, hiç kimse usanmaz. Onların yedi iklim, dört bucakta gül bahçeleri, gürül gürül akan gül çeşmeleri vardır.

*

Göllere dost olanlar, insanlara ve ağaçlara düşman olamazlar.

*

Gül Baba gül yaprağından kubbe, gül fidanından minare yapmıştır.

*

Güllerin sultanı Türk-Macar Dostluk Anıtı''dır.

13 yıl önce
Budapeşte"nin toprağı güldür taşı gül
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…