|
Bulanmadan donmadan akmak

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye''de de değişen ile değişmeyenin birbirine karıştığı her alanda, büyük bir karmaşa yaşanıyor. Almanya, Pakistan ve diğer ülkelerde beklenmeyen gelişmeler, birbirini izliyor. Irak ve Afganistan''ın ekonomik yapıları yıkılırken, Malezya ve Türkiye''nin ekonomik yapıları güçleniyor. Zenginlik yoksulluğu, yoksulluk zenginliği, değişmeyen değişeni ve değişen değişmeyeni yapısında birlikte taşıyor.

*

Hayatın ekonomik, siyasal ve kültürel boyutunda, değişmeyenlerle değişenlerin birbirleriyle olan çatışmalarını kavramadan, hayatı herkes için yaşanır kılmak mümkün değildir. Çünkü değişenlerle değişmeyenlerin çatışmadığı bir hayatın, hiçbir alanında zenginleşme olmaz. Bunun için, hayatta değişmeyenle değişen bir arada bulunur. Yalnızca değişmeyene ya da yalnızca değişene odaklananlar, onların arasındaki etkileşimi görmeyenler, varoluşun kaynağını kuruturlar.

*

“Çift başlı Selçuk kartalı” gibi, hayatın başı değişmeyene, bir başı da değişene dönüktür. Değişmeyen alanın, doğruları gönül, değişen alanın doğruları da akıl gözüyle görülür. İki alan arasındaki uyum ve dengeyi yakalamak için, değişmeyen de değişeni, değişende de değişmeyeni görmek gerekir. Toplumları dönüştürenler, değişmeden değişmesini bilenlerdir. Onlar Selçuk kartalına benzerler. Hem değişmeyene, hem de değişene odaklanırlar.

*

Doğu''da, hayatın içinde olan diyalektik yapıyı Batı''da sınıf çatışmasına dönüştüren Marx, düşüncesini geliştirmede Hegel''den, Hegel de “bir ırmakta iki kere yıkanılmaz” diyen Heraklit''ten yararlanmıştır. Mesnevi''de sürekli vurgulandığı gibi, “her şey zıtlarıyla birliktedir”. Her şeyin aşırıcı bir sınırdan sonra zıddına döşünür. Bu yüzden, her tez, kaçınılmaz olarak antitezini içinde taşır. Sentez de, tez ile antitezin çalışmasından doğar.

*

Düz mantıkla, değişenle değişmeyen aynı zamanda ikisi birden olmaz, ya değişen ya da değişmeyen olur. Diyalektik mantıkla ise, değişmeyenle değişen aynı zamanda ya değişmeyen ya da değişen değil, hem değişen, hem de değişmeyendir. Hayatın bir alalnında birşey ne kadar çok değişirse, o kadar aynı kalır. Hayatın dönüştürülmesinde, önemli olan değişmeden değişmektir.

*

Değişmeyenler ve değişenler arasındaki iletişim ve etkileşim hayatın canlılığının ana kaynağını oluşturur. Ekonomik, siyasal ve kültürel alanda, değişmeyenlerle değişenlerin bir arada bulunmaları, her toplumun en büyük ve en etkili güç kaynağıdır.

*

Bütün kurum ve kuruluşlar üretkenliği, ya değişen ya da değişmeyen olmada değil, hem değişen, hem de değişmeyen olmada aramalıdırlar.

*

Bütün boyutlarıyla hayatı zenginleştiren verimlilik, birbiriyle çatışan değişmeyen ile değişeni bir arada tutabilme gücüne dayanır.

*

Her değişmeyende bir değişen, her değişende bir değişmeyen vardır.

14 yıl önce
Bulanmadan donmadan akmak
Kara dinlilerle milletin savaşı
Evde mi kalıyoruz yoksa ekrana hapis bir hayat mı yaşıyoruz?
Allah bize yeter… O ne güzel dosttur!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek