Ankara’nın dünya diplomasi edevatının üzerine çıkarak Tahıl Anlaşması’nı ikinci kez kurtarması, krizlere “açlığın” eklenmesini bozması, uluslararası ilgi ve tabii kıskançlıkları da Türkiye’ye çekmiş görünüyor…
Normal.
8 Kasım yaklaşırken, Amerikan sandıklarından ne çıkabileceğine ilişkin kimi Batı başkentlerinde/mahfillerinde güçlü öngörüler ve politika pratiğinde ayarlamalar gözlemleyebiliyoruz…
Ne kadar işlevsel veya güçlüdür bu hamleler şimdiden bilmek zor ama.. Mesela, Tahıl Anlaşması’nın kurtulduğuna ilişkin müjdenin Ankara’dan duyurulduğu akşam ayrıca bir söyleşiye katılan Cumhurbaşkanı, krizin aşılması için yaptığı görüşmeler içinde Berlin’e-ilk bakışta pek dikkat çekmeyen-özel yer ayırdı…
***
Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları içinden bunu çekip çıkarmasını ‘yerli medyadan’ beklemeyin. O meziyetlerini kaybedeli çok oldu. Bu yüzden olsa gerek, Anadolu Ajansı İngilizce sayfaları, belki de, ‘bizimkiler anlamadı bari dışarısı görsün’ diyerek, konuşmanın içindeki bu bölüme özel bir yer açtı. Cumhurbaşkanı’nın Almanya üzerine sarf ettiği yukarıdaki sözlerinin altını çizdi. (“German chancellor has changed his stance, wants ‘common ground’ with Russia, says Turkish President”, 03/11, AA.)
Az-buz gelişmeden bahsetmiyoruz. Nihayetinde bahsedilen, AB’nin çekirdeğini tutan ülkedir. Fakat belli ki çekirdek artık tutulamayacak denli ısınmış halde. Yakıyor. Berlin’in Ukrayna savaşı ve getirdiklerinden memnuniyetsizliği hissediliyor da, Amerikan kapanından kurtulup kurtulamayacağı, hatta buna cesaret edip-edemeyeceği, kısaca itirazın rengi ve tonu bilinmiyor…
Belki biz biraz ileri götürebiliriz…
Ziyaret, Erdoğan’ın bahsettiği “fark”ın delillerinden olabilir mi?..
Scholz Çin’e hareket etmeden evvel bir makale kaleme aldı ve
***
Peki ama Almanya’daki Amerika?..
Bugüne kadar ABD/NATO’nun en az Türkiye kadar nüfuz ettiği bir ülke olarak tarif edilen Almanya’daki bu farklılık ‘tehlike’ oluşturmuyor mu?
Nitekim, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock-malûm, Yeşildir kendisi-Çin ziyaretine şiddetle itiraz etti ve karşısında durmayı sürdürüyor…
“Almanya, Rusya ile ekonomik bağımlılık ilişkisinin Ukrayna Savaşı’nın ardından yol açtığı sorunlardan dersler çıkararak aynı hataları Çin ile ilişkisinde tekrarlamaması gerekiyor”…
Biliyoruz ve kendisi de söylüyor; onlara göre Almanya için Rusya ve Çin yoktur. Amerika vardır. Bu tip Avrupa kafası özeldir. Krizlerde sebep-sonuç ilişkisi kuramaz ve ne yazık ki bizdeki AB’cileri de bu şekilde eğittiler. Şartlı refleksleri ondandır…
Bu halde Berlin ne yapacak? Yeşiller koalisyonun önemli parçası ve iktidar da onlara bağlı?..
Tabii siyasette bu tür kulisler çok olur ve Amerika’da oyun bitmez. Yine de Berlin’de bir haller var, orası kesin…