|
Din ve istismar

Herşeyin istismarı yapıldığı gibi şüphesiz dinin de istismarı yapılabilir. Nasıl ki lâiklik istismar ediliyor, Atatürk istismar ediliyor, dinsizlik istismar ediliyorsa, din de istismar edilebilir. Ama şu bir gerçektir ki, bir şeye gönülden bağlı olanlar, onu asla istismar edemezler. Çünkü istismar, sahtekâr ve samimiyetsiz kişilerin işidir. 1980 öncesinin militan komünistlerinin, bugün "Atatürk!..." diye mangalda kül bırakmamaları, samimi bir Atatürkçülüğü değil, devletin önemli noktalarını ele geçirme arzusunu yansıtan ve dürüstlükle kabili telif olmayan bir sahtekârlıktır, gerçek bir istismardır. Burada garip olan bir husus da, Atatürk''ün istismar edilmesine pirim vermemiz, hatta teşvik edip itibar göstermemizdir.

Aslında herşeyin istismarına tepki göstermek gerekir. Gerek Atatürk''ü, gerek lâikliği istismar edenler de iyi niyetli kişiler değildir. Bunları kendi iktidarına, siyasî veya ekonomik rantına payanda yapmak isteyen samimiyetsiz kişilerdir onlar.

Din istismarı da böyledir. Dini de ancak sahtekâr ve samimiyetsiz kişiler istismar eder. Çünkü samimi bir mü''min, dini istismarın nifak olduğunu ve nifakın da insanı cehennemin dibine yollayacağını bilir ve inanır. Dolayısıyla onu siyasî veya maddî çıkarlarına âlet edemez. Amma, dinle-diyânetle hiç alâkası olmayan kişiler, dini olduğu gibi, bütün mukaddes değerleri her vesile ile istismar etmişlerdir. Bunu en çok yapanlar da, bugün din istismarı lafını dillerine dolayanlardır. Asıl istismar ve sahtekârlık, miting meydanlarında Kur''ân''ı öpüp başına koyanların yaptığıdır.

Şimdi de kız öğrencilerin başlarını örtmeleri, hep din istismarı ve siyasî simge iddialarıyla mahkûm ediliyor. Bunlara bazı siyasîlerin sahip çıkmaları da, bu istismarın delili olarak gösteriliyor. Muhafazakâr patentli bazı siyasîler de, RP başörtülülere sahip çıkarak dini istismar ettiği için kendilerinin bu gençlere destek vermediklerini söylüyorlardı. Uzun zamandır Bursa''da bir trajedi yaşanıyor. Aynı trajedi, şimdilerde diğer illerimize de sıçrama eğilimine girdi. Dikkat ettik, FP''den hiç kimse bu gençlere destek vermedi. Dolayısıyla muhafazakâr patentli siyasîlerin şikâyet ettiği FP istismarı çıkmadı ortaya. Bu durumda o muhafazakâr patentli siyasîlerin bu gençlere sahip çıkacağını bekledik durduk. Ama boşuna beklemişiz. Anladık ki, istismar lafı bahane imiş. Maksat bu gençleri tamamen desteksiz bırakmak ve bir kaşık suda kolayca boğuvermekmiş!

İstismar, inanmayan samimiyetsizlerin işidir dedik. Eğer bu gençlerin başlarını örtmek istemeleri dini istismar olarak görülüyorsa, niçin inanmadıkları bir dini istismar için bu kadar eziyete katlandıklarını da sormak gerekir. Doğrusu böyle bir deli saçmasını tekrarlayıp durmak, artık mide bulandırmaya başladı.

Bütün İslâm tarihi boyunca Müslüman kadınlar başlarını hep örttüler; hepsi de sahtekâr ve istismarcı mı idi bu kadınların? Hanım sahabilerden Ümmü Hallâd''a, oğlunun şehîd olduğu haber verilince, kadın yırtınıp dövünmeye başlamadan önce başörtüsünü düzeltiyor. Kendisine;

"-Oğlun Hallâd öldü, sen hâlâ başörtüsü ile uğraşıyorsun" denince de;

"-Oğlumu kaybettimse, hayâmı da kaybetmedim ya!" cevabını veriyor.

Acaba Hz. Peygamber''in sahâbesi Ümmü Hallâd da mı, dini istismar ettiği için felaket halinde bile başını örtmeye çalışıyordu? 1400 yıl boyunca gelip geçen bütün başörtülü kadınlar, başörtüsünü siyasi simge olarak mı taktılar?

Utanın biraz, utanın!..


25 yıl önce
Din ve istismar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset