Memleketi hep böyleydi sananlar için bir hatırlatma yapmak lazım. Bazı dönemlerde yokluk ve bereketsizlikler yaşadı bu toplum. İlginç olan bu yokluk ve bereketsizlik dönemlerinin kısa siyasi tarihimizde hep solun iktidar olduğu dönemlere denk gelmesidir.

Bu o kadar böyledir ki, seneler evvel bir grup toplantısında Erbakan''dan bir mesel dinlemiştim. O da Erzurumlu bir arkadaşından naklen anlatmıştı:

''Solcular iktidar oldi. Mazot yoh. Ele üşüdüm ele üşüdüm, üsdüne yeddi sefer Arafat''a çıhdım, dalım (sırtım) ıssınmadi.''

Erzurum''da temas ve incelemelerde bulunan Kemal Kılıçdaroğlu yakında başlayacak ''Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları''na muhalif bir duruş sergilemek için çabalamış. Uğraşmış fakat olmamış. Tutmuş oyunların yapılacağı Erzurum''da kar yağmamasını Erdoğan hükümetinin bereketsizliğine bağlamış. Yapılır hata değil, hani her şeye bağlanır ama ''bereketsizlik'' gibi neredeyse CHP ile özdeş bir kelimenin seçilmesi bilinçaltına hakim olamamak herhalde.

Havuzlu evi varken havuzlu eve muhalefet etmek gibi.

Sürekli yolsuzluktan bahsetmek (ama sadece bahsetmek) gibi.

Yaklaşık olarak 600 milyon liralık yatırım yapılmış Erzurum''a bu organizasyon çerçevesinde.

56 ülkeden sporcuların katılacağı bir uluslararası organizasyonun Erzurum''a getirilmesinin şehre katkıları konusuna girmiyorum.

Sadece temizlik işi için 600 gencin istihdam edilmiş olmasına, Erzurum''a giden uçaklarda ve şehirdeki otellerde yer bulunamamasına değinmiyorum.

CHP denince akan suların durmasına, barajların kurumasına, Erdoğan''ın seçildiği gün Büyükşehir Belediye binasında kendisine sorulan ''Kalan suyun şehre kaç gün yeteceği'' sorusuna da dikkat çekmiyorum.

27 senedir sola milletvekili vermemiş Erzurum''da bereketsizlik ifadesini kullanmak nasıl bir ironidir, nasıl bir özgüvendir?

Bereket CHP ile mi gelecek?

Erzurum CHP''yi bilmediği için mi oy vermiyor yoksa iyi bildiği için mi?

Kılıçdaroğlu ''Benim adım Kemal, ben parayı bulurum'' vecizesiyle Erzurum''dan oy alabilir mi?

Tam burada, Erzurum''un nüktedan palavracısı Teyyo pehlivanı anmak herhalde hem gerekli ve hem de bu zihniyeti anlamak için yeterli olacaktır.

Adamın biri Erzurum''da bir kahvede oturmuş, palavralarıyla milleti eğlendiriyormuş. Hikayesini güzel güzel anlatırken aniden ayağa kalkmış ve ''Su geldi, teyemmüm bozuldi.'' demiş. Herkes merakla kapıya dönmüş.

Gelen Teyyo pehlivanmış. Namını tüm Erzurum''un bildiği palavra üstadı. Hemen yer açmışlar, kurulmuş baş köşeye, başlamış Muhammed Ali Clay''in nasıl müslüman olduğunu anlatmaya:

''Namımı duymuş, bene meydan okir. Bununlan maça çıhtıh. Kılay dediğin kara bir cırbağa. Dutiram dutiram yere çaliram. Ele oldi ki bu dermansız dizlerime gapandi.

- Pehlivan ben ettim sen etme, canımi bağışla.

Dedim ki, ''Ya kelimeyi şehadet getirirsen ya canıni alıram!''

O sahat müslüman oldi.''

Teyyo tam lafını bitirdiğinde aniden kalkmış, ''hah'' demiş. ''Su geldi, teyemmüm bozuldi.''

Herkes merakla kapıya dönmüş.

Evet, evet.

Bildiniz.