|
Yoğun gündem arasında

Her hafta bir olayı diğerlerinden ayırarak ''etrafında tam tur dönülecek mesele'' haline getiriyorlar.

Kim getiriyor? Basın elbette.

Ama anlayışlı olmak lazım, bu bir tercih değil aksine mecburiyet. Her hafta yazılacak yazılar, ekranlarda ağırlanacak konuklar ve yapılacak programlar var. Bütün bunlar için de bir hazırlık dönemi gerekiyor. Gündem belirlenmeli ki herkes ne çalışacağını bilsin, öyle değil mi?

Genelde hafta sonu başlıyor bu gündemi belirleme mesaisi. Tüm hafta neyin etrafında döneceksek –aslında biraz da demokratik bir usulle- adaylar arasından tercih ediyoruz toplum olarak. Öncelikle iki-üç meselenin sunumu yapılıyor ve hangisi daha çok rating alıyorsa (tutuyorsa) o kanaldan devam ediliyor. Destek veren köşe yazarı yahut siyasi parti temsilcisine göre de ana konu diğerlerinden öne çıkıyor ve hafta boyu konuşulmayı bir diğer tabirle de eskitilmeyi hakediyor.

Geçen haftanın meselesi iki dil ve buna bağlı travmatik senaryolardı mesela. O hengamede pek anlaşılamadı ama bizzat talebi dillendirenler bu derece ciddiye alınmaktan dolayı fena halde şaşırmışlardı.

Asıl niyetlerinin ne olduğu da bilindiğinden ayrılıkçı görüşlerine prim verilmemesi üzerine geri adım atmak durumunda kaldılar. O esnada bir başka konu (villa fiyatına ton balığı, işsiz kalan madenciler) kazansaydı gündem olma yarışını, zaten hiç mesele bile olmayacaktı.

Sistem böyle çalışıyor işte. Bakıyorsunuz bir tv dizisi ve Sultan Süleyman birinci kulvarda, Hizbullah davasının tahliye edilen tutukluları ikinci kulvarda ipi göğüslemek ve haftanın gündemi olmak için yarışıyorlar. Hiç öngörülebilir bir durum değil, gündemin ne olacağını kestiremezsiniz. Bu bakımdan oldukça adil bir yarış.

İkisi de iki ay sonra birer cümleyle değerlendirilebilecek konuları hafta boyu sıtkımız sıyrılana dek mıncıklayacaklar.

Altı üstü bir tv dizisi, şikayet edelim Osmanlı''yı kurtaralım diye reklamı yapılmasa haberimiz dahi olmayacak belki de.

Hizbullah sanıkları yasa gereği (yasanın uygulaması iki defa ertelenmiş, yargı gerekli takvim düzenlemesini yapmadığından adamların tutukluluk hali sona ermiş)tahliye edilmiş. Yargıtay başkanı hükümeti eleştiriyor.

Eskiden olsa koskoca Yargıtay, herhalde bir bildiği vardır derdik. Ama istedikleri dosyayı fotokopiden nasıl görebildiklerini, telefonlarda söz verdikleri tiyatroları nasıl başarıyla uygulamaya koyup dosyalarla voleybol oynadıklarını bildiğimizden, aksi ispat edilene kadar yargıtay kusurludur diyoruz.

Ama yetmez, kararı verip dosyayı kapatamıyoruz. İlla bir hafta konuşacağız.

Bir gün de gazetelerimiz, televizyonlarımız bize samimi davransa diyorum.

''Vallahi bugün pek kaydadeğer bir şey olmadı'' deseler mesela. ''Size böyle bir haber veriyoruz ama doğrusu o kadar da üzerinde durulacak bir şey değil'' diyebilseler.

Gazetelerimiz sanatsal fotoğrafla geçiştirseler böyle günleri, tvlerimiz de batan bir güneşi izletseler bize.

Gerçek haberin değerini de bilsek, hakkını versek.

13 yıl önce
Yoğun gündem arasında
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi