|
Kaseler el değiştirirken

Alevilik sadece inançlarına ilişkin kimi talepler midir?

Artık böyle olmadığına inandığımı ta geçen yıl, 12 Kasım"daki yazımda anlatmaya çalışmıştım.

"Alevilik artık aynı zamanda sosyo-ekonomik bir meseledir", diye.

O yüzden Başbakan Davutoğlu"nun Hacı Bektaş Aşure Günü"ne katılımı ve yaptığı konuşma önemliydi.

Orada yaptığı yüz yüze temaslar ve sohbetlerin de karşılıklı olarak hem güven oluşturacağı hem sorunu tanımlamakta işe yarayacağı da kuşku götürmez.

Bundan sonra önemli olacak olansa atılacak adımlar.

AK Parti hükümetlerinin çok önce tamamlayabileceği adımlar var ve halen atılamadı.

Özellikle Faruk Çelik"in Devlet Bakanlığı döneminde yapılan çalışmalarda Dedelerle kurduğu ilişkinin üzerine çok şey inşa edilebilirdi.

Bugün geldiğimiz nokta artık o aşamanın da geride kaldığı, daha somut, daha net adımlar atılmasını gerektiriyor.

Gezi Olayları ve Suriye politikasının yan etkileri nedeniyle daha zorlaştığı görülen bu meselenin tek çözümü bütün meselelerde olduğu gibi daha fazla demokrasi, açılım, empati ve işbirliği.

Umarım hükümet kısa zamanda kimi simgesel kimi pratik karşılığı olan adımları atar.

Yoksa, seneye bu sefer Ekim ayı sonlarına denk gelecek Muharrem ayında konuşmalar yapılır ve ben yeni bir yazı yazmak zorunda kalırım; geç kalındı, kalınmaya devam ediliyor... diye.

Ve evet herkes haklı.

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki normal rutin işlerini yapmaya fırsa bulamıyor genelde herkes. İktidarlar da memurlar da vatandaş da gazeteci de.

Çok önemli görülen bir çok şey de bu karambolde yapılsa da artık anlam ifade etmiyor.

Aynı heyecanı uyandırmıyor.

Paralel Yapı"yla mücadelenin kurumsal hale gelmesindeki kritik eşiğe girilirken birden bire ve tuhaf bir şekilde PKK"nın Çözüm Süreci"ni açıkça sabote etmeye başlamasına şahit oluyoruz.

Sınırlarımızın dibinde yeni projeler ortaya çıkıyor, hamle yapmak zorunda kalıyoruz.

Her istediğimizi yapacak, yaptıracak gücümüz yoksa da "bize rağmen veya bizsiz" herşeyin yapılamayacağını belli eden hamleler yapıyor, sözler sarfediyoruz.

Projeler, planlar, açıklamalar değişiyor; her birine uygun mini adımlarla pozisyonumuzu korumaya çalışıyoruz.

Biz bunları yaparken PKK bu sefer de doğrudan ABD"yi müdahil olmaya çağırıyor?

İnsan merak ediyor bütün bu olup bitenleri.

Nefret uyandıran eylemleri üstlenmeyen örgüte rağmen nasıl oluyorsa oluyor hemen her gün yeni bir saldırı yaşanıyor Güneydoğu"da.

Politik takvime bakılırsa Türkiye yaklaşan önümüzdeki seçimlerden sonra 4 uzun yıl boyunca, Anayasa değişikliği için referanduma gitmezse siyasal açıdan istikrarlı bir dönem vaat ediyor.

2019"a kadar genel, yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yok; üçü birden o yıl olacak.

Büyük ihtimal, yapılacak değişiklikle bundan sonra da erken seçim ihtimali dışında 5 yılda bir üç seçimin yapılması sağlanabilir ve bu ülke açısından son derece isabetli bir kara olur.

Ama tam da böyle bir eşiğin öncesinde örgüt adına yapılan yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı gibi Çözüm Süreci"ni baltalamanın anlamını bulmak kolay değil.

O anlamı içeride aramaksa imkansız artık bu coğrafyada.

Her şeye rağmen çok şükür bu topraklarda herkesin aynı şekilde, aynı derinlikte yüreğini sızlatmaya devam ediyor Kerbelâ.

Her şeye rağmen aşureler pişiyor şu anda bile evlerde; kimse komşusu Kürt, Türk, Sünni, Alevi demeden kapı çalıyor, kâseyi uzatıyor.

Üzerinde biraz nar, biraz fındık, belki ceviz içi olan o kâseler el değiştirirken aslında aynı millet olduğumuzu vurguluyoruz farkına bile varmadan sessizce.

İnadına.

9 yıl önce
Kaseler el değiştirirken
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset