|
Tanklar, bir kalkınma modelini de ezdi geçti

28 Şubat post-modern darbesinin üzerinden onca yıl geçmiş ama izleri hala hissediliyor.

Günlerdir basında, 28 Şubat sürecinin ülkede açtığı yaralar, sebep olduğu siyasi ve ekonomik krizler yazılıp/konuşulup duruyor.

Geriye dönüp baktığımızda şunu açık bir şekilde kabul etmek gerekiyor; 28 Şubat''ta tasfiye edilen siyasi hareketin içerisinden gelen isimler, Türk Milleti tarafından ezici bir çoğunlukla iktidara getirildi. Buna karşılık, 28 Şubat''ta demokrasinin karşısında yer alan isimler ise birer birer silinip gitmiş durumda.

Hangi dönemde olursa olsun, hangi kurumda olursa olsun, insanları, sermayeleri renklere büründürürseniz, bu renklerden ötürü yok etmeye çalışırsanız, bilin ki en büyük zararı içerisinde bulunduğunuz ülkeye, topluma, kuruma vermiş olursunuz.

28 Şubat süreci ve sonrasında yaşadığımız krizlerin basit özeti bu aslında...

Hatırlayalım; o süreçte iş dünyasında neler yaşandı?

Genelkurmay Başkanlığı''nın ihale ya da ticaret yasağı getirdiği şirketler ''yeşil sermaye'' adı altında listelenerek, baskı oluşturulmaya çalışıldı.

Sivil toplum kuruluşlarının açtığı dava sonrasında Genelkurmay, “Biz böyle bir liste yayınlamadık” dedi ama ok yaydan çıkmıştı...

O listede yer alan firmalar, yalnızlaştırıldılar.

Kimler yoktu ki o listede; Ülker Grubu, Emin Otomotiv, Uzay Gıda, Huzur Giyim, Saray Muhallebicileri gibi muhafazakâr kesimin sahip olduğu çok sayıda şirket, katılım bankaları (o dönemki adlarıyla Özel Finans Kuruluşları), Anadolu illerindeki çok ortaklı şirketler...

O firmalarla ilişkiler kesildi, ihale verilmedi, iş verilmedi, ürün verilmedi. Bankalar kredileri kestiler, teminat mektubu vermediler.

Tam bir sindirme hareketi yürütüldü diyebiliriz.

MÜSİAD, ASKON gibi derneklere üye şirketlerden bazıları, hayatta kalabilme adına bu örgütlerle yollarını ayırdılar.

Baskılar nedeniyle kaç firma kapandı, kaç kişi işsiz kaldı, kaç ailenin ocağı söndü, tahmin etmek zor. Ama bugün 28 Şubat sürecinin yol açtığı ekonomik kayıp için 300 milyar dolarlık bir rakamdan bahsediliyor.

Ben bu rakamın çok daha fazla olabileceği kanaatindeyim.

Çünkü, 28 Şubat''ın yaşandığı yıllar Anadolu sermayesinin çok ortaklı şirketler yoluyla ekonomiye akmaya başladığı dönemdi. Kombassan Holding, Yimpaş Holding, İttifak Holding ve yüzlercesi...

28 Şubat yaşanmasa ve o süreç iyi yönetilse, milyarlarca dolarlık halk sermayesi yitip gitmeyecek, belki de Türkiye ekonomisinin tetikleyici gücü olacaktı.

Maalesef, o baskı ortamında kötü yönetimlerin ve suistimallerin de etkisiyle Türkiye çok önemli bir kalkınma modelini de başlamadan bitirmiş oldu. Demokrasinin üzerinden geçen tanklar, ortaklık kültürü açısından örnek olabilecek bir modeli de ezip geçti.

Bütün bunlara rağmen, o listede yer alan firmaların çoğu bugün dimdik ayakta. Baskılara direnip, ayakta kalmayı başaranlar 2002 sonrasında müthiş bir büyüme performansı gösterdiler.

Sakın yanlış anlaşılmasın; bu dönemde sadece 28 Şubat''ta ''yeşil sermaye'' diye etiketlenen muhafazakâr şirketler büyümedi.

28 Şubat sürecinde 5''li Çete diye tabir edilen silahsız kuvvetler arasında yer alan TÜSİAD''ın üyeleri de oluşan siyasi ve ekonomik istikrar ortamında paralarına para, güçlerine güç kattılar.

Çünkü, 28 Şubat''taki gibi paranın rengine bakılmadı, kara listeler tutulmadı.

12 yıl önce
Tanklar, bir kalkınma modelini de ezdi geçti
Araftan boşluğa düşmek
X’e kısıtlama an meselesi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’