
Dünkü yazımda, Osmanlı''nın bitmediğini, bitirilemediğini, durdurulduğunu; yaşadığımız bölgesel sorunların nedenlerinin burada gizli olduğunu söylemiştim.
Türkiye''deki metamorfoz yemiş entelijansiyanın anlamakta zorlandığı çarpıcı gerçek şu: Neo-Osmanlıcılık projesi, bizim zavallı entelijansiyamızın zannettiği gibi, Osmanlı''yı diriltme projesi değil, Osmanlı''nın diriltilmesini önleme projesidir.
Amerikalılar -veya Avrupalılar-, niçin Osmanlı''yı diriltmek istesinler ki? Tarihî gerçeklerin de açıkça gösterdiği üzere, Batılıların önündeki en büyük engeli diriltmek, Batılılar açısından kendi ayaklarına kurşun sıkmaktan başka nedir ki?
Amerikalıların neo-Osmanlıcılık projesiyle yapmak istedikleri iki temel şey var: Birincisi, Amerikalılar, Osmanlı medeniyet fikrini diriltmeyi değil, rehin almayı, büsbütün bitirmeyi hedefliyorlar. Yani, Amerikalıların neo-Osmanlıcılık projesi, Osmanlı medeniyet fikrini bizim elimizden almayı ve işlerini görünceye kadar -bizi de kullanarak- yok etmeyi amaçlayan tehlikeli bir projedir.
İkincisi de, Osmanlı medeniyet fikrini bizim sahiplenmemizin önüne geçmek ve bunun için de bölgenin ve hatta kürenin sorunlarını çözebilecek tek medeniyet tecrübesinin şifrelerini kullanarak küre üzerindeki hâkimiyetlerini garantiye almak.
Peki, nedir bu Osmanlı medeniyet fikri?
Kısaca şudur: Her şeyden önce, Abdülhamid döneminde kristalize olan bir İslâm birliği fikridir.
İkincisi, ulus-devletlerin çöktüğü bir zaman diliminde, adem-i merkeziyetçi, yerinden yönetimci, herkese hak, hukuk, adalet sunmayı hedefleyen, orta ve uzun vadede bölgedeki bütün etnik çatışmaları, medeniyet fikri çerçevesinde halledebilecek ve siyasî, ekonomik ve kültürel sınırların anlamsızlaştığı küresel bir zaman diliminde herkesin kendince söz sahibi olabileceği ulus-ötesi, sınır-ötesi, etnisite-ötesi, sömürgecilik-ötesi ve herkesi kendi olarak kucaklayıcı bir yanıyla en lokal, bir yanıyla en global tek insanî, evrensel çıkış yoludur.
Bu gerçeği, Batılı tarih felsefecileri ve düşünürler de, sayıları çok az da olsa Türkiye''nin yetkin tarihçileri de görmüştür. Sözgelişi, çağımızın Braudel''le birlikte iki büyük tarih felsefecisinden biri olarak kabul edilen Toynbee''nin dün, günümüzün yaşayan parlak düşünürlerinden Zizek''in bugün, açıkça telaffuz ettikleri gerçek budur.
Yine Türkiye''de Osmanlı tarihi, özellikle de iktisat sistemi konusunda dünya çapındaki en muazzam çalışmanın sahibi Mehmet Genç Hoca''nın özenle vurguladığı gerçek de, dünyanın sorunlarını çözebilecek yegâne medeniyet fikrinin Osmanlı medeniyet fikri olduğu gerçeğidir.
Bu sözünü ettiğim şey, hayal değildir. Her şeyden önce, bu bölge homojen, birbirine bitişik bir bölgedir.
İkincisi, yaşanan köklü medeniyet krizinin yol açtığı büyük sorunlara rağmen, Osmanlı coğrafyası, hâlâ farklılıkları barındırabilen, farklılıkları -bütün nevzuhûr sorunlara rağmen- gettolaştırmadan bir arada yaşatabilen tek coğrafyadır.
Üçüncüsü, dünya tarihi, burada olmasa bile, buradan yapılıyor hâlâ: Amerikalılar ve Avrupalılar, günümüzde, tarihi yapan tek büyük aktör olmalarını, büyük ölçüde Osmanlı''nın durdurulmuş olmasına ve dolayısıyla Osmanlı coğrafyasına hâkim olmalarına borçlular.
Bu fikrin hayata geçmesini engelleyen temel sorunlar, icat edilmiş sorunlardır: Meselâ diktatörlükler ve yol açtığı travmatik, nevzuhûr sorunlar gibi!
Belirsizlikler denizinde yüzen bir dünyada, son on yıllık süreçte, Türkiye, Osmanlı medeniyet tecrübesinin, dünyanın yörüngesini tayin edebilecek tarihî derinliğin, kolektif hafızanın ve siyasî tecrübenin yalnızca kendisinde ve kendisine ait olduğunu fark etti ve bu muazzam tecrübeyi yavaş yavaş harekete geçirmeye niyetli olduğunu gösterdi.
İşte o zaman, birdenbire önümüz kesildi; etrafımız ateş çemberiyle çevrildi.
Dolayısıyla Türkiye''ye, kendi başına bir medeniyet fikri geliştirmeye kalkışmasının faturasının pahalıya patlayacağı hatırlatıldı ve Amerikalıların geliştirdikleri, Osmanlı medeniyet fikrini bitirmeyi amaçlayan neo-Osmanlıcılık fikri dayatıldı.
Türkiye, kendi medeniyet fikrini kısa, orta ve uzun vadeli stratejilerle adım adım hayata geçirmek yerine, Amerikalıların neo-Osmanlıcılık fikrini benimser gibi hareket etmeye başlayınca, "gemi" delindi ve su almaya başladı...
Biz, Amerikalıların ne yapmak istediklerini fark edinceye ve kendi yolumuzu kendimiz tayin edinceye kadar "gemi" su almaya, artçı depremler art arda gelmeye devam edecek...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.