Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi, uluslararası topluma İsrail'in ihlalleri karşısında Kudüs ve bu kadim kentte yaşayanların korunması çağrısında bulundu.
ABD'nin Aralık 2017'de Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıma kararının ardından İsrail politikasının nicelik ve nitelik olarak artığı kaydedilen raporda, bu kararın Kudüs başta olmak üzere Filistinlilere yönelik ihlallerini tırmandırma konusunda İsrail'e yeşil ışık yaktığı belirtildi.
İsrail'in Kudüs'te izlediği politikanın öne çıkan özelliğinin ırkçılık olduğuna işaret edilen raporda işgal altındaki bölge sakinlerinin temel haklarının açıkça ihlal edildiği vurgulandı.
Gözlemevi ayrıca, İsrail politikasının, yıkım, topraklarını ele geçirme ve inşa girişimlerini önleme yoluyla Filistinlileri topraklarından tehcir etmeyi amaçladığını kaydetti.
İşgal güçlerinin, yasal bir gerekçe olmaksızın toplu cezalandırma sistemini uyguladığı belirtilen raporda, İsrail makamlarının, idari gözaltı sistemiyle gerçek bir suçlama olmadan şüphelinin tutukluluk dönemini bir yıla kadar uzatabildiği aktarıldı.
Kudüs'teki yarım asırlık işgal
Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkenti" ilan etti.
BMGK kararı çerçevesinde, ABD dahil uluslararası toplum Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv'de bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor.
ABD, Başkan Donald Trump'ın hamlesiyle Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ilk ülke oldu. Trump'un Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığı 6 Aralık 2017'den birkaç ay sonra ABD'nin Tel Aviv'deki Büyükelçiliği törenle işgal altındaki Kudüs'e taşındı.