Saldırılar, ABD'nin "yenilmez tek süper güç" imajını sarstı. Uzmanlar, facianın bu tür şiddete karşı ABD'nin müttefikleriyle işbirliğini teşvik edebileceğini, ancak dünya başkentlerinde, Washington'ın diplomatik ve güvenlik politikalarında diyaloga girse bile, sonunda tek başına hareket edeceği konusunda kuşkuların artacağı yorumunda bulunuyor. Hindistan Express gazetesi, "Kosova'da, Beyrut'ta ya da Batı Şeria'da olabilirdi. Ancak bu, New York kenti ve Washington'da demokrasinin kalesinin kalbinde oldu. Dünyanın en güçlü, dünyayı birkaç kez yıkabilecek silahlara sahip ülkesi, birkaç teröristin en kutsal Amerikan kuruluşlarını, binlerce kişiyi vururken dehşetle izledi, bir şey yapamadı" diye yazdı.
Amerikan istihbaratının geçen hafta Güney Kore ve Japonya'daki ABD çıkarlarına yönelik olası tehdit konusunda yönetimi uyarırken, ülkesinde nasıl "körleştiği" şaşkınlık yarattı. ABD Başkanı Bush'un "K. Kore, Irak ve İran gibi ülkelerden gelebilecek füze tehditlerine" karşı olduğunu söylediği füze kalkanı planına ve giderek belirginleşen tek taraflı diplomasisine ilişkin şüphe ve tartışmaların da artacağı kaydediliyor. South China Morning Post gazetesi, "Bu saldırılar, diğer tehditlerin daha gerçek olduğunu ve pahalı füze savunma sistemlerinin konuyla ilgisinin olmadığını kanıtladı" diye yazdı. Japonya'daki Keio Üniversitesi öğretim üyelerinden Masao Okonogi, "Füze savunma planına ilişkin güven zayıflayacak, ancak gerekliliği konusundaki tez de güçlenebilir. Bu paradoks böyle büyüyecek. Bush sürpriz saldırıları önlemek için caydırıcılığını güçlendirmeye hevesli olacak, ancak diğer ülkeler daha çok diyalog isteyecek. Böylece, politikalarının çok haşin olduğu eleştirileri ortaya çıkacak" yorumunda bulundu.
