|

Ya bu balonlar patlarsa

Ekonomi dünyası küresel finansın kısa vadeli hareketleriyle uğraşa dursun özellikle Batı'da belki de sistemik risk açısından daha tehlikeli olan bazı balonlar uzun zamandır tehlike sinyalleri veriyor.

Yeni Şafak
15:24 - 16/12/2015 Çarşamba
Güncelleme: 18:18 - 16/12/2015 Çarşamba
Z Raporu

2008 Krizi'nde 'Batı' merkezli dünya finans yapısı fiilen çöktü. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkez bankası Federal Reserve (FED) para basarak sistemi kurtardı. Basılan para büyük bankalara verilerek batan bu bankalar batmamış gibi gösterildi.



Yapılan bu para basma operasyonu devasa boyuttaydı. ABD 200 küsur yıllık tarihi boyunca 2008'e gelene kadar sadece 825 milyar dolar civarında para basmıştı. Amerika'nın dev sanayi altyapısı, mega şehirler, iki tane dünya savaşı, soğuk savaş, Vietnam Savaşı, Irak Savaşı, büyük bilimsel atılımlar ve Aya İniş Projesi vs hep bu 825 milyar dolarlık parasal tabanla yapılmıştı. Oysa 2008'de krizi olmamış gibi göstermek için ABD birkaç yılda 200 yılda bastığının 4 katı yaklaşık 3.3 trilyon dolar para bastı!



FED'i izleyen diğer büyük merkez bankaları da havadan trilyonlar bastılar. Japonya merkez bankası parasal tabanını 2.72 trilyon dolara yükseltti! Avrupa Merkez Bankası ECB ise Euro Bölgesi için Mart 2015'te yeni bir parasal genişleme başlattı. ECB Eylül 2016'da bitecek bu program ile en az 1.1 trilyon euro basması bekleniyor. ECB'nin parasal tabanın şu an 1.7 trilyon euroya yaklaşmış durumda.



Tarihte görülmemiş bu devasa para basma operasyonlarının yeni balonlar oluşturması elbette şaşırtıcı değil. İlk akla gelen olağan şüpheliler de dünyanın her yerinde emlak sektörü ve borsalar.



Ama bu kadar ön planda olmayan fakat belki de sistemik risk açısından çok daha tehlikeli olan bazı balonlar özellikle 'Batı'da oluşmuş durumda.



Türkiye'nin 1.5 katı büyüklüğünde eğitim balonu


Bu balonların en önemlisi ABD'de oluşan 'Yüksek Eğitim Balonu'. 2008'de ABD'yi krize sokan bir emlak balonuydu. İşi veya herhangi bir geliri bile olmayan kişilere krediler verilip ev almaları sağlanmıştı. Çünkü ev fiyatlarının daima yükseleceği ve evin adeta kendi kendini ödeyeceği varsayılmıştı. Aynı durum şuanda Amerikan öğrenci kredilerinde yaşanıyor. Amerikalı öğrenciler mezun olduklarında yüksek maaşlı işler bulabileceklerini düşünerek çok yüksek borçlar altına girerek üniversitelere yazılıyorlar.



Fakat evdeki hesap çarşıya uymuyor. 2008 Krizi'nden sonra ABD'de işsizlik uzun süre yüksek seviyede kaldı. Bu dönemde mezun olanlar büyük borçlara rağmen iş bulamadılar. Daha sonra işsizlik oranı düştü. Ancak bu gerileme sorunu gideremedi çünkü işsizlik oranının gerilemesinde yeni yaratılan istihdam kadar birçok kişinin iş aramaktan vazgeçip işgücü havuzunu daraltması da etkili oldu. Bu arada işsizlik oranı düşerken yüksek ücretli işlerde çalışan sayısı 2008 Krizi nedeniyle geriledi. Yüksek ücretli iş ümidiyle boylarını çok aşan kredilere giren öğrenciler ve aileleri hüsrana uğramış durumda.



Tehlikenin boyutu çok büyük. ABD öğrenci kredilerinin miktarı 1999-2015 arasından yüzde 507 artışla 1.19 trilyon dolara çıktı! Türkiye'nin 1 yıllık toplam üretiminin 850 milyar dolar ABD'nin senelik üretiminin yaklaşık 17 trilyon dolar olduğunu düşünürsek sorun çok ciddi. Öğrenci kredisi taksitlerini 1 yıldır ödeyemeyen Amerikalıların sayısı Temmuz 2015 itibariyle 7 milyona ulaştı. Bu toplam borçluların yüzde 17'si demek. 2009 yılında bu oran sadece yüzde 8'di. Borcunu 1 yıldan daha az süredir ödeyemeyenlerin de olduğunu düşünürsek problem burada görünenin de çok ötesinde.



Tıpkı geçmişte ev fiyatlarının hızla artması ve ev satanların çılgın paralar kazanması gibi bu balonda da aynı durum yaşanıyor. 1980'lerden itibaren 2008 krizine gelirken ev fiyatları 4 kat artmıştı oysa okul ücretleri aynı dönemde ve sonrasında 10 kat artmış durumda.



Okullar öğrencilerden topladıkları bu muazzam paralar ile yöneticilerine milyon dolarlık maaşlar veriyorlar. Tıpkı zamanında ev kredilerini işsiz müşterilere satan bankacıların ödüllendirildiği gibi. Üniversiteler düşük faiz ve bol para döneminde ele geçirdikleri büyük kaynaklarla çılgın projeler de yapıyorlar. Berkeley 321 milyon dolara stadyum inşa ederken, Ohio State Üniversitesi 1200'den fazla inşaat projesine 243 milyon dolardan fazla para akıtıyor. Texas Eyaleti'nde yer alan Tarant County College ise 3'te 1 fiyata bitirebileceği bir tesise 192 milyon harcaması ile konuşuluyor.



Ağır öğrenci kredisi ödemeleri doğru dürüst yüksek ücretli iş bulamayıp freelance işlerle ömür dolduran ABD'li gençlerin bellerini büküyor. Gençler evlenemiyor, ev ya da araba gibi başka borçlara giremiyor; gelir getirebilecek başka ciddi iş yatırımları yapamıyorlar. Böylece trilyon dolarlık 'Yüksek Eğitim Balonu' şimdiden ABD ekonomisinin yavaş gitmesine sebep oluyor. Öğrenci kredileri ödenemediği gün ise üniversitelerin çoğu batacak. Yüz binlerce öğretim görevlisi ve üniversite idari çalışanı işsiz kalacak. 2008 krizinden ofislerini boşaltan bankacıları hatırlayın. Böylece zaten basılan 3.3 trilyon dolara rağmen bir türlü düze çıkamayan ABD ekonomisi yeni bir deflasyonist darbe alacak ve belki de domino etkisi ile sistemik bir krizin tetiği çekilmiş olacak.





Elit sanat balonu


Dünya çapında havadan basılan trilyonlarca dolar fakirlerin değil özellikle ultra zenginlerin eline geçiyor. Böylece elit kesimin ilgi duyduğu alanlarda da varlık balonları oluşuyor. Bu balonlar 1630'larda Hollanda'da görülen 'Lale Çılgılığı'nı hatırlatıyor. Finans tarihine geçen bu balonun tepe noktasında tek bir lale soğanı için 5 hektar arazi teklif edilebiliyordu.



Günümüzde ise deli gibi basılan para pahalı zevklere akıyor. Klasik araba ya da şarap koleksiyoncuları 10 milyonlarca doları düşünmeden tek bir parçayı koleksiyonlarına eklemek için harcıyorlar. En büyük balon ise sanat eserlerinde ve özellikle tablolarda şişiyor. 2015 yılı resim sanatı için rekorların kırıldığı bir yıl oldu. Fransız ressam Paul Gauguin'in Tahitili iki kızı resmettiği 1892 tarihli tablosu 'Ne Zaman Evleneceksin' isimli tablosu, Şubat 2015'te 300 milyon dolara (yaklaşık 741 milyon TL) satılarak 'en pahalı sanat eseri' rekorunu ele geçirdi. Bunu Mayıs ayında Pablo Picasso'nun "Cezayirli Kadınlar" adlı tablosunun New York'ta bir açık arttırmada 179 milyon dolara satışı izledi. Bu satış tek bir sanat eseri için bir açık arttırmada verilmiş en yüksek fiyat olarak tarihe geçti. Kasım ayında ise İtalyan ressam ve heykeltıraş Amedeo Modigliani'nin bir nü tablosu yine New York'ta düzenlenen bir müzayedede 170 milyon dolara satıldı.





Teknoloji de balon yapar


Dünya hızla para ekonomisinden bilgi ekonomisine geçiş yapıyor. Teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Üretim her geçen gün para ile değil bilgi ile organize eden bir yapıya daha fazla yaklaşıyor. Ama para ile üretim hala ekonominin hakim imalat biçimi olduğundan teknoloji firmaları da merkez bankalarının yarattığı para dağlarının çekim alanında önemli yer tutuyor. Üniversite mezunu bile olmayan gençlerin garajlarda kurduğu şirketlerin milyarlarca dolar değerle satılması efsanesi para babalarını yıllardır yeni Google, Facebook ve Twitter'ları aramaya itti.



Bazı alt sektörler özellikle şişti. Örneğin ABD'li biyo-teknoloji firmaları. Bu şirketlerin hisseleri sadece 2011-2015 döneminde ortalama yüzde 340 değer kazandı. Ama yaz aylarında FED'in faiz arttıracağı beklentileri biyo-teknoloji hisselerinin yüzde 22 düşmesine neden oldu. Bir balonun patlamadan önce vereceği en önemli sinyal böylece verilmiş oldu.



ABD Borsası teknoloji endeksi NASDAQ biyo-teknoloji şirketleri gibi hisseleri bol ve ucuz para ile şişirilmiş, henüz gerçek anlamda bir teknolojik gelişme ya da herhangi bir karlı iş modeli ortaya koymamış, sadece potansiyellerine 100 milyonlarca dolar yatırılmış şirketlerle dolu. FED'in faiz arttırmasının dedikodusu bile bu balonların dalgalanmasına neden oluyor.





Kaya gazı hava gazı


Petrol fiyatları 120 dolarlardan 40 dolarlara düşmeden önce medya ABD'nin kaya petrolü ve kaya gazı üretim teknolojisi sayesinde enerjide dışa bağımlılıktan kurtulacağını anlatan haberlerle doluydu. Bu nedenle Orta Doğu'ya müdahaleler son bulacak hatta ABD büyük bir enerji ihracatçısı haline gelecekti.



Oysa kaya petrolü ve gazı çıkarmak pahalı bir işti. Aslında bu kadar yayılması sıfır faiz ve devasa parasal genişleme ortamı sayesinde gerçekleşmişti. Petrol fiyatları çakıldığında ise kaya petrolü ve gazı üretimi bir anda bıçak gibi kesildi. Sırf bu iş için kurulan tesisler, kasabalar ve karavan parkları boşaldı. Petrol pahalı iken bir sürü borç alıp yatırım yapan firmalar fiyatlar düşünce satış gelirlerinin hızla azaldığını fakat borç ödemelerinin devam ettiğini gördüler. Böylece 100 binlerce kişi işini kaybetti ve binlerce firma battı. Büyük üreticiler hala ayakta ve sermayeye erişim imkanları var. Ancak yılda yaklaşık 250 milyar dolar krediye ihtiyacı olan bu sektör her geçen gün borçlanma imkanlarını kaybediyor. Ne ABD ne de dünya ekonomisinde ciddi bir büyüme işareti olmadığından petrol fiyatlarının marjinal çıkarma maliyetlerine yani kimi uzmanlara göre 7 ila 12 dolarlara düşeceği bile tahmin ediliyor. Bu gerçekleşirse kaya petrolü ve gazı balonunun asıl patlamasına şahit olacağız demektir.














#Derin Ekonomi Dergisi
#balon
#dünya ekonomisi
8 yıl önce