|

Çanakkale Savaşı’na kalbî hazırlık

Wilma Elles “Mendilim Kekik Kokuyor” filminde hemşire rolünde. ‘Rolümü kalbimle anladım, aklımla kabul ettim’ diyen oyuncu, Çanakkale Savaşı’nı kitaplardan okuyup belgesellerden seyrederek rolüne hazırlandığını söylüyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 15/03/2020 Sunday
Güncelleme: 21:45 - 14/03/2020 Saturday
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Çanakkale Savaşı’na gönüllü katılan askerlerin hikayesini anlatan ‘Mendilim Kekik Kokuyor’ seyirciyle buluştu. Zaferin 105. yılında savaşın psikolojik ve duygusal etkilerine odaklanan yapımda Wilma Elles Mehmet Çevik, Devrim Yakut, Mike Mitchell, Çetin Büyükakın rol alıyor. ‘Çanakkale Savaşları’nın 100. Yılı Senaryo Yarışması’nda Kadir Bozkurt’a birincilik ödülü kazandıran yapımın yönetmen koltuğunda Hüseyin Özden ve Hakan Kurşun var. Çekimler Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile Türk Kızılayı’nın desteğiyle yapıldı.


İNSANLAR DEĞİL EMPERYALİZM DÜŞMAN

“Savaş övünülecek bir durum olmasa da haksızlık karşısında da susmamak, bir toplumun geleceğini yok etmemek için gerektiğinde yapılmalıdır” diyen yönetmen Hüseyin Özden insana odaklanan, vicdanı önceleyen bir film yaptıklarını ve asıl düşmanın cephedeki bireyler değil emperyalizm olduğunu söylüyor. Sette kurulan yapay savaş ortamının empati kurmalarında etkili olduğunu belirten Özden, “Bu savaş ortamı seyircinin algısını canlandıracaktır. Cephede gerçek mermilere göğüs geren ve var olma mücadelesi veren askerlerimizin kahramanlıkları için ne söylesek az. Filme hazırlanırken gerçek savaş mekanlarını ve şehitlikleri ziyaret ettik. Onların her birine minnet borçluyuz. Bu borcumuzu ne yapsak ödeyemeyiz. Ancak bu şekilde onların hatıralarını yâd ediyoruz ve onlara saygımızı gösterebiliyoruz. Çanakkale Savaşı gibi tarihimizin önemli kırılma anlarını ve bu vatan için kendilerini feda eden kahramanları bizler diri tutmalıyız” ifadelerini kullanıyor.

GELECEĞİ KURTARMAK İÇİN GİTTİLER

Çanakkale Savaşı hakkındaki yapımların farklı açılardan cepheye baktıklarını belirten Özden, “Biz de bu kaotik duruma bambaşka bir bakış açısı ile bakıp tüm dünyanın dikkatini çekmek istedik” diyor ve şöyle devam ediyor: “Çanakkale Savaşlarında farklı milletlerden oluşmuş iki ayrı güç karşı karşıya gelmişti. Saldıran ve savunanlar karşı karşıya idi. İngiltere liderliğindeki saldıran güç için Çanakkale’nin geçilmesi bir prestij mücadelesi idi. Çanakkale’yi geçecekler, İstanbul’u alacaklar, Anadolu’yu istedikleri gibi dizayn edecekler ve Ortadoğu Petrollerine sahip olacaklardı. Biz onların saldırı amacını böyle yorumladık. Savunan kesim yani Türkler, bir var olma mücadelesi veriyorlardı. Bu savaşın kaybedilmesi durumunda yaşam alanlarını, geleceklerini hatta geçmişlerini kaybedeceklerini biliyorlardı. Onun için bütün güçlerini cepheye göndermişlerdi. Cepheye gidenler dönmeyeceklerini, geride kalanlar da uğurladıkları fidanlarına bir daha kavuşamayacaklarını biliyorlardı. Ama içlerindeki aşk onları dik tutuyordu. Biz bu inanç ve aşka ‘kekik kokusu’ dedik ve öyle işlemeye çalıştık.”

Çanakkale üzerine bir şeyler yapmaya 1984 yılında karar verdiğini, ciddi araştırmalar yaparak Çanakkale’yi dimağımında yaşamaya başladığını anlatan Özden filmin çekim hikayesini şu sözlerle anlatıyor: “2015 yılında senaryo tamamlandı.Teknik hazırlıklara 2018’de başladık. Dönem işi yapmak istiyorduk ve uzman ekibe ihtiyaç vardı. Mekan tespitleri ve platoların kurulması da çekimlerden 6 ay önce başladı. Dönemi yansıtan doğal dekorları, yerel yöneticilerin destekleri ve yöre halkının ilgisi dikkate alınarak Antalya’nın Kemer ve Akseki ilçelerinde karar kıldık. Filmin adı ise farklı duygular uyandırıyor. Anadolu kültüründe önemli bir yeri olan mendil, aşk, ayrılık, buluşma, haber, gibi derin manalar taşıyordu. Konu Çanakkale olunca mendil birdenbire Anadolu coğrafyasının bütünü oluvermişti. Filmde cepheye giden “mendil” ile bütün varını yoğunu cepheye gönderen Anadolu aynı manada buluşuyordu. Kekik kokusu da Anadolu’nun binlerce yıllık kadim kültürünü, inancını ve kararlılığını simgeliyordu.

Duygusal sahnelerde yardımlaştılar


Çanakkale ruhunu yansıtan, duygusal olarak ağır sahneleri canlandırmak için tiyatroculardan seçme yaptıklarına değinen yönetmen Hüseyin Özden, “Devlet Tiyatroları, Şehir Tiyatroları, Özel Tiyatrolar ve Üniversitelerin tiyatro bölümlerinden oyuncular filmimizde oyuncu olarak görev aldılar. Bu arkadaşlar kendi sahnelerindeki duyguyu yansıtırken yeni yüzlere de bir nevi oyuncu koçu olup destek verdiler. Yeni yüzlerden seçtiğimiz genç gönüllülerin hazırlanmasında oyuncularımız Mehmet Çevik ve Abdullah Sürekli’nin katkıları oldu. Filmde yönetmenliği paylaştığımız Hakan Kurşun’un da oyuncu yönetiminde katkıları olduğunu belirtmek isterim” diyor.

Hepsi kalbiyle vedalaştı


  • Oynadığı dizi ve filmlerde gösterdiği performansla halkın sevgisini kazanan Wilma Elles, filmde Hemşire Beatrice’i canlandırıyor. Karakterinin yaralılar için umut ışığı olduğunu belirten Elles, “Filmde dost düşman ayırt etmeden herkesi hastanede tedavi ediyorum. Senaryoyu okuduğumdan çekimlerin bitimine kadar heyecanımı korudum. Belgeseller ve kitaplar sayesinde role hazırlandım. Öğrendiklerimi, yönetmenimiz Hüseyin Özden’in bakış açısıyla birleştirdim. Savaş ortamında insanlığın içindeki düşmanı yenme macerasını göstermek istedik” diyor.
  • BOMBALAR ALTINDA UMUT
  • ‘Rolümü kalbimle anladım, aklımla kabul ettim’ diyen oyuncu, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Hemşire Beatrice bomba atılan yerlere bile gidip yerde yatan insanlarla ilgileniyor. Bombalar altında umut arıyor. Bu sahneler beni çok zorladı. Film bizi savaşın acı gerçekleriyle yüzleştiriyor. Allah kimseye göstermesin öyle bir ortamı. Düşündükçe rahatsız oluyorum.” Kadınların savaştan büyük oranda etkilendiğine dikkat çeken Wilma Elles, “Filmdeki bütün kadınlar sevdiklerini savaşa gönderiyorlar. İki taraf da kalbiyle vedalaşıyor. Bazıları geri gelmiyor. Kadın çocuğuyla birlikte hayat mücadelesi veriyor” diyor.
#Çanakkale
#Wilma Elles
#Mendilim Kekik Kokuyor
4 years ago