|

Kanı yerde cenazesi ise ortada yok

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda katledilmesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Cinayetin ‘baş şüphelisi’ Prens bin Selman, geçen sürede “Cinayet benim sorumluluğumda işlendi” demekten öteye gitmedi. BM dahil uluslararası camia ise katliamı klişe laflarla geçiştirdi. Cinayetin aydınlatılması için bir tek Türkiye somut adımlar attı.

Mustafa Sait Özkan
04:00 - 2/10/2019 Çarşamba
Güncelleme: 04:18 - 2/10/2019 Çarşamba
Yeni Şafak
Cemal Kaşıkçı'yı anma töreni
Cemal Kaşıkçı'yı anma töreni

Washington Post yazarı ünlü Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018’de girdiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda organize şekilde katledilmesinin üzerinden bir yıl geçti. Cinayetin üzerinden geçen 12 aylık sürede Kaşıkçı’nın ne zaman, nerede ve nasıl öldürüldüğüyle ilgili bilgiler ortaya çıkarken, cesedinin nerede olduğu konusunda şu ana kadar herhangi bir resmi açıklama yapılmadı. Kaşıkçı’nın öldürülmesinin hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çabasının yanısıra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının titiz soruşturmasıyla ortaya çıkartılan deliller ve uluslararası alanda yürütülen etkin diplomasi sayesinde oluşturulan baskıyla Riyad yönetimi, ilk başlarda inkar yolunu seçtikleri vahşi cinayeti dünya kamuoyuna itiraf etmek zorunda kaldı. Olaya karışanların Türkiye’de yargılanmasına yönelik taleplere olumsuz yanıt veren Suudi Arabistan, Kaşıkçı cinayetiyle ilgileri olduğu gerekçesiyle 5’i idam talepli 11 kişi hakkında dava açtı ama bu soruşturma göstermelik olmaktan öteye geçemedi.


15 KİŞİLİK İNFAZ TİMİ

2 Ekim tarihinde Suudi Başkonsolosluğu’na canlı olarak giren Cemal Kaşıkçı’dan bir daha haber alınamadı. Olay günü konsolosluğun kapısında Kaşıkçı’yı bekleyen birisi vardı. O isim Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz’di. Kaşıkçı içeri girmeden önce cep telefonlarını Cengiz’e emanet ederek, herhangi bir problem olması halinde AK Parti’li Yasin Aktay’a haber vermesini söyleyerek içeri girdi. Hatice Cengiz, Kaşıkçı’nın saatler geçmesine rağmen dışarı çıkmaması üzerine Yasin Aktay’ı aradı. Tüm dünyanın gözünün İstanbul’daki Suudi Başkonsolosluğu’na çevrildiği olaylar silsilesi bu aşamada başladı. Kaşıkçı’nın katledildiğini belirleyen Türk güvenlik birimleri, Suudi Arabistan’dan aralarında ekip lideri Mahir Abdülaziz Mutreb ile Kaşıkçı’nın cesedini parçalayan adli tıpçı Salah Muhammed Tubeyki’nin de arasında bulunduğu 15 kişilik bir infaz timinin cinayeti işlemek için İstanbul’a geldiğini belirledi.

BANA KAFASINI GETİRİN


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, suikast timini Riyad’dan yöneten dönemin Suudi İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed el-Asiri ve Prens Muhammed’in danışmanı Suud el-Kahtani hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı. Cinayet timi de dahil 18 şüphelinin iadesi için hazırlanan talepname Riyad’a gönderildi ancak Suudi yönetimi bunlardan hiçbirini Türkiye’ye vermedi. Kaşıkçı cinayetine ilişkin ülke içinde soruşturma açıldığını savunan Riyad, Prens Muhammed’in sağ kolu Kahtani’yi dosyanın dışında tuttu. Suikast ekibini yöneten Kahtani’nin İstanbul’daki infaz timine “Bana o köpeğin kafasını getirin” dediği biliniyor. Kahtani, cinayet skandalının patlak vermesi üzerine görevden alınmış ve hakkında yurtdışına çıkış yasağı getirilmişti.

SORUMSUZ SORUMLU

Cinayeti örtbas etme tavrını bugüne dek sürdüren Suud Veliaht Prensi Muhammed’in ilginç bir itirafı geçtiğimiz günlerde basına yansıdı. ABD’li gazeteci Martin Smith, Prens’in Aralık 2018’de kendisine “Bu olay benim sorumluluğum altında oldu. Tüm sorumluluğu üstleniyorum çünkü benim sorumluluğum altına oldu” dediğini söyledi. Smith, “Sizin bilginiz olmadan nasıl böyle bir şey olabilir?” sorusunu Prens’in, “Suudi Arabistan’da 20 milyon insan yaşıyor. 3 milyon devlet çalışanı var.” diyerek cevapladığını belirtti. Smith ayrıca Prens’in “Peki onlar sizin uçaklarınızdan birini alabilirler mi?” sorusuna da “İşlerimi takip eden görevliler, bakanlar var. Bu onların sorumluluğu. Onların bunu yapmaya yetkisi var” cevabını verdiğini aktardı.

DNA’sı kül oldu

  • Türkiye’ye gelerek cinayete ilişkin güvenlik birimlerinin elde ettiği kayıtları dinleyen ve Cemal Kaşıkçı olayına ilişkin kapsamlı bir rapor hazırlayan BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, Riyad yönetiminin “Haklarında soruşturma açtık” dediği isimlerden bazıları hakkında hiçbir işlem yapılmadığını ortaya koydu. Cinayetin planlanması ve işlenmesinde parmağı olan ve cinayet öncesi Riyad’dan gelen infaz timi için hazırlık yapan Suud eski İstanbul Başkonsolosu Muhammed el-Uteybi de yargılanmayan isimler arasında. Riyad şimdiye dek sadece, infaz timindeki Saad el-Zahrani’nin, Kaşıkçı’nın parçalanmış bedenini poşetlere koyarak cesedi İstanbul dışına götürmesi için ‘yerli işbirlikçiye teslim ettikleri’ şeklindeki mahkeme ifadesini kamuoyuna sızdırdı. Ancak hedef saptırma amaçlı bu ifadeye de şüpheyle bakılıyor. Çünkü Riyad o işbirlikçinin kim olduğunu henüz Ankara ile paylaşmadı. Üstelik cinayet sonrası konsolosluk binasından çıkarılan siyah poşetlerin 300 metre yakındaki konsolos rezidansına taşınması güvenlik kamerası görüntülerine yansımıştı.
  • TANDIRDA YAKTILAR MI
  • İstanbul Başsavcılığının “Maktul Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018’de (...) başkonsolosluk binasına girer girmez boğularak öldürülmüştür. Maktul Kaşıkçı’nın cesedi, boğularak öldürülmesini müteakip, yine önceden yapılan planlama doğrultusunda, parçalanarak yok edilmiştir” şeklinde anlattığı cinayette cesedin nasıl yok edilmiş olabileceğine ise İstanbul Emniyeti’nin 2018 Faaliyet Raporunda yer verildi. Cinayet sonrası konsolos konutuna ünlü bir restorandan 32 porsiyon ‘pişmemiş et siparişi verildiğine’ dikkat çeken İstanbul Emniyeti, ‘ziyafet’ görüntüsü vermek için konut bahçesindeki tandırı yakan suikast ekibinin Kaşıkçı’nın parçalanmış bedenini de burada yakıp yok etmiş olabileceğine dikkat çekti. Rapora göre, 1000 derece sıcaklıktaki tandırda küle çevrilmiş cesedin DNA’ları da kayboluyor.

Böyle katlettiler

Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı’nın infaz anlarına ilişkin ses kayıt dökümlerinden bazıları Yeni Şafak’ın da aralarında bulunduğu basın organlarında yayınlandı. İnfaz ekibindeki Mahir Abdülaziz Mutreb ile Kaşıkçı’nın cesedini parçalayan adli tıpçı Salah Muhammed Tubeyki arasında gerçekleşen konuşmanın ses kaydında, Mutreb’in, “Gövdeyi bir torbaya koymak mümkün mü?” sorusuna Tubeyki, şu cevabı veriyor: “Hayır. Çok ağır, boyu da uzun. Aslında hep kadavralar üzerinde çalıştım. Kesmeyi iyi bilirim. Hiç sıcak bir beden üzerinde çalışmadım ama onu da kolayca hallederim. Normalde kadavra keserken kulaklığımı takar müzik dinlerim. Bir yandan da kahvemi sigaramı içerim. Ben parçaladıktan sonra siz de poşete sarıp bavullara koyar ve çıkarırsınız.”

YENİ ŞAFAK YAZMIŞTI

  • ***
  • ***
  • ***
  • ***

Konsolosluğa girdikten sonra infaz edileceği odaya alınan Kaşıkçı’ya, Mutreb’in, “Gelin oturun. Sizi (Riyad’a) geri götürmek zorundayız. Interpol’den gelen emir var. Interpol geri gönderilmenizi talep etti. Sizi almaya geldik” dediği, Kaşıkçı’nın da “Benimle ilgili bir dava yok. Dışarıda beni bekleyen nişanlım var” dediği belirtiliyor. Mutreb’in, “Oğlunuza bir mesaj gönderin” talebini reddeden Kaşıkçı’nın, bir süre sonra kendisine ilaç verilmesinin ardından “Ağzımı kapatmayın. Astımım var. Yapmayın, beni boğacaksınız” dediği kaydediliyor. Ses kayıtlarına göre bunun ardından boğuşma sesleri ve boğuşma sırasında infaz timi üyelerinin “Uyudu mu?”, “Kafasını kaldırıyor”, “İtmeye devam et”, “Bastır iyice” şeklindeki konuşmalarının duyulduğu belirtiliyor. Yeni Şafak, cinayet sırasında Başkonsolos Muhammed Uteybi’nin, infaz ekibine “Bu olayı dışarıda yapın. Başımı belaya sokacaksınız” dediğini, buna mukabil ekipten birinin onu “Arabistan’a geldiğinde yaşamak istiyorsan sus” diye tehdit ettiğini de yazmıştı.


#Cemal Kaşıkçı
#Cinayet
#İnfaz
#Muhammed bin Selman
5 yıl önce