
CHP eski Genel Başkan Yardımcısı ve Emekli Büyükelçi Murat Özçelik, yolsuzluktan tutuklanan Ekrem İmamoğlu'nun 'partililer arasında dahi sorgulanan yanlışlarının üstünün örtüldüğünü' belirtip partisinden istifa etti. "Parti kaynaklarının halk için çözümler üretmek yerine tek bir ismin etrafında şekillenen bir anlayışla seferber edilmesi, kabul edilemez bir tablo yaratmaktadır." diyen Çelik, "Son kurultay sürecinde iç işleyişe ve demokratik ilkelere gölge düşüren bazı usulsüzlüklerin yaşandığı kanaatindeyim." ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere CHP yönetimindeki belediyelerde yaşanan yolsuzluklar, her geçen gün gündemi sarsıyor.
Son olarak İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de tutuklanan isimler arasına girdi.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere halen gözaltında.
Tüm bu yaşananların üzerine şaibeli kurultay davasının yankıları da sürüyor.
CHP’de İmamoğlu istifası
CHP eski Genel Başkan Yardımcısı ve Emekli Büyükelçi Murat Özçelik, yaşananların akabinde, İmamoğlu'nun 'partililer arasında dahi sorgulanan yanlışlarının üstünün örtüldüğünü' belirtip partisinden istifa etti.
"CHP'nin mevcut yönetim anlayışına inancım kalmamıştır"
"Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emaneti olan Cumhuriyet Halk Partisi'nde uzun yıllar boyunca farklı görevlerde bulunmuş bir partili olarak, özellikle 38. Olağan Kurultay'ın ardından yaşanan gelişmeler karşısında derin bir hayal kırıklığı içerisinde olduğumu üzülerek ifade etmek isterim.
Parti içinde giderek derinleşen hizipleşmelerin, halkın ihtiyaçlarından çok kişisel menfaatlerin öne çıkmasının ve kamuoyunun eleştirilerine rağmen sürdürülen iletişim politikalarının; hem partinin kurucu değerlerine hem de Türkiye'nin bugün ihtiyaç duyduğu vizyoner muhalefet anlayışına zarar verdiğini düşünmekteyim.
Türkiye bugün, ekonomik krizden hukukun üstünlüğüne, toplumsal kutuplaşmadan dış politikadaki yalnızlaşmaya kadar çok katmanlı bir sorunlar yumağı ile karşı karşıyadır. İktidar tarafından derinleştirilen bu yapısal kriz ortamından çıkış; ancak samimi, kararlı ve halkla bağ kurabilen, şahsi değil milli menfaatleri önceleyen bir siyaset anlayışıyla mümkündür.











