|

10 yılda 10 öykü yazdım

Öykü yazmak için ilham bekleyenlerdenim. Şair triplerinde bir öykücü! Bu sebeple çok az yazıyorum. On yılda ancak 10 öykü çıkarabilmişim. Pardon, soru bu değildi... Bazen gece, bazen gündüz, bazen yalnızken, bazen bebelerim etrafımda oramı buramı çekiştirirken geliyor ilham ve yazıyorum.

04:00 - 15/12/2019 Pazar
Güncelleme: 00:45 - 15/12/2019 Pazar
Yeni Şafak
İrem Ertuğrul
İrem Ertuğrul

İrem Ertuğrul’un şimdiye kadar Dergâh, Hece Öykü, İtibar ve Varlık'ta öykü ve yazıları yayımlandı. Yumuşak Ge ve Post Öykü dergilerinin kurucu ekibinde yer aldı. Ketebe Yayınları’ndan çıkan Mahalledeki Hayalet ilk kitabı oldu. Ertuğrul, “Öykü yazmak için ilham bekleyenlerdenim. Şair triplerinde bir öykücü! Bu sebeple çok az yazıyorum. On yılda ancak 10 öykü çıkarabilmişim” diyor.

İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

Yıl 2009. İlk öyküm “Re-play”i yazdığımda Yumuşak Ge dergisinin mutfağındaydım. Dergi ekibindeki arkadaşlarım öykümü beğenmişlerdi ancak rüştümü ispat etmek için yakın çevremin dışına çıkıp onaylanmaya ihtiyacım vardı. Öykümü bu düşünceyle Varlık dergisine gönderdim. Bir yandan öyküme güvenmek istiyor, diğer yandan da “Neredeyse bir asırlık bir dergide ilk öykünün yayınlanması kolay mı, ağır ol,” diyordum kendime. Ayrıca çıkardığımız Yumuşak Ge dergisinin manifestosu, merkez dergilerin kemikleşmiş yapısına, genç yazarların bu dergilerce görmezden gelindiğine yönelik argümanlarla doluydu ve dergimiz onlara karşı “bir edebiyat eylemi” olarak çıkıyordu. Bu da öyküme bir ses verilmesi umudumu iyice söndürüyordu. Bu karmaşık duygularla Varlık’ın yeni sayısını beklemeye başladım. Dönemin öykü editörü Nalan Barbarosoğlu, gönderilen öykülerle ilgili yorumlarını dergideki köşesinde yazıyordu çünkü. Nihayet zamanı geldi. Fatih’teki Ağaç Kitabevi’ne gittim ve dergi standının önünden ayrılamadan merakla dergiyi açtım. İlgili sayfada öykümle ilgili kısacık ama beni o an dünyanın en mutlu insanı yapmaya yeten bir yorum vardı. O öykü bir sonraki da dergide yayımlandı. Uzun süre yüzümde, bir türlü silemediğim bir sırıtışla gezdiğimi hatırlıyorum. Bu benim, öykümle ilgili şüphelerimi gideren, beni yazmaya devam ettiren ittirici bir güç oldu. Sonra Dergâh, Hece Öykü, İtibar gibi dergilerde de yayımlandı öykülerim. Yumuşak Ge’nin manifestosunu çürütmüştüm. Sanırım o dönemki heyecanım, şimdi kitabımın çıkışından duyduğum heyecandan çok daha fazlaydı.

KİTAPTAN KORKUYORUM

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Kitabın fotoğrafını çektim ve bir teşekkür mesajı yazıp öykülerime editörlük yapma nezaketinde bulunan Cemal Şakar’a gönderdim. Sonra da hemen bıraktım elimden. Kitaptan korkuyorum ciddi ciddi. İçini açıp yazdıklarımı görme fikri beni çok utandırıyor. Birine kitap imzalayacaksam ilk sayfayı açıyor, imzalayıp hemen kapatıyorum. Kitap çıkalı neredeyse bir ay oldu, bu korku hâlâ geçmedi.

İlk kitabınızı kime imzaladınız?

Kitap imzalamak çok geriyor beni, mümkün olduğunca kaçıyorum. Çok değerli isimlere kitabımı imzasız verip azar işittiğim de oldu. Yavaş yavaş öğreniyorum raconu.

İlk imzamı ise Arda Caddesi için attım. Kitabı ithaf da ettiğim, sokaklarında büyüdüğüm Kasımpaşa’daki Arda Caddesi için… İmzalayıp kendi rafıma koydum.

Okur önce hangi öykünüzü okumalı?

İçinde, doğup büyüdüğüm mahallenin hayaletlerini bolca barındıran bir öykü olduğu için, sanırım “Cesetkaraborsacısı”.

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Öykü yazmak için ilham bekleyenlerdenim. Şair triplerinde bir öykücü! Bu sebeple çok az yazıyorum. On yılda ancak 10 öykü çıkarabilmişim. Pardon, soru bu değildi… Bazen gece, bazen gündüz, bazen yalnızken, bazen bebelerim etrafımda oramı buramı çekiştirirken geliyor ilham ve yazıyorum.

Defter mi, bilgisayar mı?

O an elimin altında ne varsa…

#İrem Ertuğrul
#Cemal Şakar
#Nalan Barbarosoğlu
4 yıl önce