Tüm alternatif hayatların eşzamanlı gerçekleştiği bir eser. Schrödinger’in Kedisinin Kitabı diye isimlendirmek istiyorum bu romanı. Gece Yarısı Kütüphanesi, Goodreads 2020 yılının en iyi romanı ödülünü almış çok satanlar listenin başlarında bir eser. Zaten yazarı Matt Haig de oldukça ünlü. Popüler eserlere belirli bir önyargıyla yaklaşmaktaki gerekçelerimde haklı olsam da bu durumu kırmaya çalışıyorum uzun süredir. Özellikle gençlerin, bilhassa lise çağındaki, tercih ettiği romanların içerikleri hakkında bilgi sahip olmak istemem de etkili bu durumda. Wattpad garabetlerini bir yana koyuyorum elbette. Gece Yarısı Kütüphanesi bu bağlamda başarılı bir eser. Kuantum fiziğiyle örülmüş ve basit bulduğumuz seçimlerimizin bile hayatımızı ne kadar değiştirdiğini anlatıyor.
ARAF DİYE BİR YER
Karakter Nora Seed, hayatının zor bir evresinden geçerken intihar kararı alıyor ve yaşam ile ölüm arasında Araf diye niteleyebileceğimiz bir yere düşüyor. Burası saatin daima gece yarısı 00:00 olduğu bir kütüphane ve içerisinde sonsuz sayıda kitap var. Bu kitapların tümü de Nora’nın olası hayat senaryolarını içeriyor. Bir de gri renkli ve epey ağır bir Pişmanlıklar Kitabı var ki, işte kurmacadaki düğümler burada çözülüyor. Fantastik bir evrende bambaşka yaşamlar arasında yapılan serüvenlerle sürükleyici bir roman kurgulamış yazar. Son noktada da olası her hayatta farklı başlıklarda bambaşka sorunlar meydana geleceği ve hiçbir şeyin hiçbir zaman mükemmel olmayacağını gösteriyor. Bunu yaparken asla didaktik bir dil kullanmıyor ya da kişisel gelişim kitabı atmosferi yok. “Mutlu olmak için üzüm yetiştirip şarap üretmesi ya da gün batımını California’da izlemesi gerekmiyordu. Büyük bir evinin ve mükemmel bir ailesinin olması da gerekmiyordu. Yalnızca potansiyele ihtiyacı vardı ve potansiyelden bol bir şeyi yoktu.” Nora, babasının, ağabeyinin ya da nişanlısının hayallerini yaşayınca mutlu olacağını sanmış fakat kimsenin izin kağıdına ihtiyacı olmadığını kütüphane sayesinde öğrenmiştir. Kendi kaynaklarına güvenerek içinde bir orman büyütebilir pekâlâ. Kitabın, kendini kabule dair barındırdığı psikolojik alt metinlerle de okura farkındalık yarattığı ortada.
FİLM TADINDA BİR KİTAP
Roman hızla okunabilecek bir dile sahip. Metroda, otobüste ya da iş/okul sonrası düşünmek zorunda kalmadan rahatlıkla okumak isteyenler için bire bir. Roman olmasının yanında bir film izliyor tadı veriyor. Muhakkak beyaz perdeye uyarlanacağını ya da dizi sektöründe değerlendirileceğini düşündüm. Son olarak şunu da belirtmeliyim, kitap içerisinde merkezde olmasa da eşcinsel unsurlar bulunmakta.
