|

Bir kurtuluş çağrısı

Temel Hazıroğlu’nun yeni eseri Yüceliş okuruyla buluştu. İz Yayıncılık etiketi taşıyan eser yazarın dördüncü kitabı. Hazıroğlu gençlik döneminden itibaren aralıksız sürdürdüğü düşünsel çabasını acele etmeksizin kıvama erdirdikten, mayaladıktan sonra gün yüzüne çıkardı.

04:00 - 15/05/2019 Çarşamba
Güncelleme: 12:57 - 14/05/2019 Salı
Yeni Şafak
​Bir kurtuluş çağrısı
​Bir kurtuluş çağrısı
AHMET MERCAN

Yüceliş, Temel Hazıroğlu’nun dört eserinin sonuncusu. Yeni Arayış ve İleri Demokrasi Fikrinin Doğuşu, İnsan ve Gerçek, Katılım Ekonomisi ve Yüceliş eserleri farklı konuları aynı iddia ve aynı perspektif bütünlüğü ile kaleme aldığı eserler. Dikkate değer gözlemleri, hedefleri ve insanlık adına kaygılarıyla farklı ve önemli bir gayret insanını yakından tanımanın ve bu bahse bağlı olarak eserin ötesine taşabilme yetkisine, birlikte yıllara yayılan dostluktan ötürü de sahip olduğumu düşünüyorum. İşte bu nedenle eser kadar ve ondan da fazla yazardan bahsetmenin önemli olacağını düşünüyorum.

GEÇMİŞ VE GELECEĞİ BAĞLAMAK

Hazıroğlu gençlik döneminden itibaren aralıksız sürdürdüğü düşünsel çabasını acele etmeksizin kıvama erdirdikten, mayaladıktan sonra gün yüzüne çıkardı. Yazar bir akademik kaygıya kapılmadan zamanın işini görecek ihtiyacın peşine düşerek okuma, anlama ve ona has bir tutum gereğince fikirlerini tartışarak, tartarak inşa etmiştir. Acelesi olmadan azami tutarlılık hassasiyetiyle ortaya çıkan eserlerin kalıcılık bahsindeki süresi de o oranda yüksek olacaktır. İlk eserinde insanın ontolojik arayışını konu alan çalışma temel referanslarla ortaya konurken ikinci çalışmada mesleki açıdan da yetkin olduğu ekonomi ve iktisat anlayışı konusunu ele alan Hazıroğlu Yüceliş eseriyle geçmişi geleceğe sağlıklı bağlamanın düşünsel yolculuğunu ele alıyor.


SÖYLEMİ EYLEMİ DE İÇERİYOR

Medeniyetimizin düşünsel durağanlığa ve akabinde zihni tembelliğe girdiği tespitinden yola çıkılarak felsefi meseleleri ihtiyaç bahsini kaçırmadan, neticede söylenecek söze mebni halde temel referansların üzerindeki örtüyü kaldırarak söylem bütünlüğü duyarlılığını bir an olsun elden bırakmıyor. Bu tutumuyla Hazıroğlu’nun söylemi düşünsel boyut kadar eylemi de içeriyor. Geçmişte ortaya konmuş düşünsel çabayı ıskalamadan, yöntemleri yadsımadan günün ve geleceğin ihtiyacını kotarma gayreti eserden öteye bir zihinsel duruşu işaret ediyor. Akış içinde Batı’nın düşünsel takibinin de ihmal edilmediğini görüyoruz.

DİRİLİŞ EKOLÜNÜN ÖNEMİ

Yakın tarih Akif, Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Sait Halim Paşa, Aliya İzzet Begoviç ve Sezai Karakoç çizgini analiz ederek çabaları önemseyip sonuçlar çıkarırken Diriliş ekolünün önemli ve ayrıcalıklı yeri olduğu görülüyor. Bütüncül bir bakışla bir medeniyet kaygısı ile kozasını ören Karakoç’un tarihi referansları ve itidalle “orta yol” duyarlılığıyla inşa ettiği okulun mensubu ve devamını sürdürme çabasının Karakoç üstadın “Yüceliş Diriliş’e dahildir” ifadesiyle de onore edilerek yol verildiğini görüyoruz. Düşünsel temele uygun siyasi analizlerde ideal yönetime ulaşmada demokrasiyi yetmezlik bahsiyle ele almak ve adaleti insanın değerine has ve ancak inanan insanın marifetiyle yaşayacağı, yaşatılabileceğine ait vurgu insanın kainatı aşan konumunu da içeren boyutunun ifadesi olarak tebarüz ediyor.

Cennete üst bir konumdan dünyaya düşen insanın imanla şereflenerek erdem yolculuğunda aynı yere doğru yükselişe geçmesi olarak Yüceliş’i adlandıran yazar, hayatın merkezine insanı koyarken ona has adil sistemlerin ve siyasetin gerekliliği üzerinde çekinmeden ve cesaretle fikirlerini beyan etmektedir.

Şüphesiz Hazıroğlu çizgisi eksiksiz, tartışılmaz değil. Ancak, yazarın bir hareket derdi, zihinden başlayan, duruş ve davranış derdi olduğu bu yüzden bir netleşme ihtiyacı üzerinden hayatın boyutlarını işleme almış olması yadsınamaz. Bu kapsamlı bakış açısı gayreti katkıya açık bir çizgi olarak birlikte üretmeyi murat etmektedir. Bütün iddiaların kendi silahıyla vurulduğu umutsuzluk çağında umut vadeden iddialı bir sadanın sahiplenilmesi ve geleceğe taşınacak kıvamda tahkim edilmesi zamana ve mekana karşı sorumluluk duyanların işi olsa gerek.

Mahkum edilmiş, mağdurluğa boyun eğmiş bir hayatın diri olduğu iddia edilemez. Her şeyi varken, hiçbir şeyi yokmuş gibi düşmanına el açan bir medeniyetten bahsedilemez.

Yazdıklarıyla değil yazdıklarına olan bağlılığı, samimiyeti ve ona uygun yaşantısıyla farklı bir hareket adamıdır Hazıroğlu. Herkesle konuşmaya açık, gençleri bekleyen tutumuyla ve kimsenin çabasını küçümsemeden sabırla üretimini sürdürmektedir. Bilgiyi değerle yüzleştirip ihtiyaçla harmanlayan ve tartışmaya konu ederek esere dönüştürmek çok zor ama bir o kadar da sağlıklı olsa gerek. Bu yaklaşım Hazıroğlu tarzıdır. Yazar bizi beklenmedik bir şeye çağırmıyor aslında, tekrar içimize yönelerek ruhumuzu arıtıp sevdamızı kuşanmamızı ve caddeye çıkıp yürümemizi istiyor. Bu yürüyüşün koordinatlarının üzerindeki tozu silerek önümüze koyuyor. Üslupta saklı duran coşku ve iddia günümüzün bulanık algısına fazla geleceği söylenebilir. Ancak bilinmeli ki, tarihteki olayların anlatımına bakıldığında, tevhid bayrağının aşk ile dalgalandığını görürüz.

Seksenli yılların coşkusunun günümüzde realiteye dönüşmesi, yaşadığımız yıpranma, savrulma sürecinden sonra kaçınılmaz olarak karşımıza çıkıyor. Hakikatin onayını referans alan bir gerçeklik, ona uygun çoğulcu yapı ve fonksiyonel şura anlayışı, ilişkilerde adalet prensibi Yüceliş anlayışının temel özellikleri olarak tebarüz ediyor. Bu unsurlar hedefi belirginleştirmede, aşk da kolaylaştırmada göreve hazır bekliyorsa, rahatlıkla; “Adil bir dünya mümkün” diyebiliriz.

Eserle muhatap olanların, yazarla da saydığım nedenlerden dolayı, irtibat kurmaları önemlidir. Özellikle “yol” kaygısı duyan yolcuların.

#Temel Hazıroğlu
5 yıl önce