|

Bir şehrin hikayesi

Yazar İsmail Zorba doğup büyüdüğü şehri anlatır Kırksekiz’in Yediverenleri adlı kitabında. Muğla’nın tarihi ve doğal güzellikleri arasında okur Zorba ile birlikte geçmişe doğru bir yolculuk yapar.

04:00 - 15/08/2021 Pazar
Güncelleme: 00:30 - 15/08/2021 Pazar
Yeni Şafak
Kırksekiz’in Yediverenleri, İsmail Zorba, Çınaraltı Yayınları 2021 232 sayfa
Kırksekiz’in Yediverenleri, İsmail Zorba, Çınaraltı Yayınları 2021 232 sayfa
FUNDA ÖZSOY E.

İsmail Zorba Kırksekiz’in Yediverenleri kitabında doğup büyüdüğü ve hâlâ yaşamaya devam ettiği, o yörenin ağzı ile söyleyecek olursak “gadın Mola”yı, yani “güzel Muğla”yı anlatıyor.

Kuşkusuz insanlar gibi şehirlerin de bir ruhu vardır. Artık orada yaşayan insanlar mı şehri kendine benzetir yoksa şehir mi kendi ruhunu orada yaşayanlara sirayet ettirir bilinmez,bir şeahrin duruşu ile o şehirde doğup büyümüşlerin ruhlarında şaşılacak bir benzerlik hissedilir. Yazar da Muğla’yı tarihiyle, kültürüyle ve doğal güzelliklerini korumak adına betonlaşmaya direnen ruhuyla anlatırken bir iç yolculuğa çıkarak kendini de anlatıyor bir bakıma okurlarına bu kitapta.

İsmail Zorba, ülkemizin kırk sekizinci ili olan Muğla’yı anlatmaya şehrin atardamarı olarak kabul ettiği “arasta”sından başlıyor.Okurunu kaleminin ardına takarak arastanın kapısından içeriye buyur ediyor bizi. Geleneksel esnaf ahlakını devam ettiren küçük dükkanları, şadırvanı, bir çay içimlik soluklanılan çınar altı muhabbetleri ile tarihe tanıklık eder her şehrin arastası. Oraya özgü kokuları, renkleri geçmişten şimdiki zamana nasıl taşırsa ve zamanı bütünlerse o şehirde, işte Muğla’nın arastasının da bir nabız gibi atarak eski ve yeni Muğla’yı aynı anda yaşamayı mümkün kıldığını anlıyoruz kitabı okurken. O halde bir şehre girdiğinizde, o şehrin kimliğini görmek isterseniz önce arastasını gezmekte fayda var.

TARİHİNE YOLCULUK

Devam ediyoruz Muğla’da gezmeye, kitabın sayfalarını çevirerek. Yazar, şehri geniş bir cepheden görmemiz için bizi Asar Dağı’nın zirvesine çıkarıyor bu sefer. Şimdi bu tepede keçiler otluyor olsa da geçmiş medeniyetlerin izlerini hâlâ taşır: “Burası bir Roma karakolu olarak kullanılırken nelere şahitlik etti? Menteşe Beyliği döneminde neler gördü, neler geçirdi? Osmanlı döneminde bir sancak merkezi iken neler yaşadı? Cumhuriyet’i nasıl kucakladı?” Yazar, bu dağın zirvesinden gözlerini şehrin geçmişine çevirirken okurlarına Muğla’nın şimdiki halini; sırt sırta vermiş beyaz badanalı şehre özgü şirin evlerini, artık eskiye direnemeyerek apartmanların dizildiği sokaklarını da işaret eder.

Yazar, Asar’ın zirvesinden inip şehrin içine karışır bundan sonra, okurunu da yanına alarak. Doğduğu Hamamönü’ne, Akyol’a götürür bizi. Yıllar içinde çok şeyler değişmiştir ve aslında hiçbir şey de değişmemiştir bir anlamda; içinde taşır çünkü çocukluğunun bu mekânını yazar ve bize burada geçen çocukluk bayramlarını Muğla’nın ruhuna katarak anlatır kitapta. Daha sonra Muğla ovasının betonlaşmada son demlerini yaşadığı sokaklara doğru yol alırız yazarla beraber. Artık biraz hüzün biraz huzurdur hissettiğimiz. Ne kadar dirense de Muğla; anlıyoruz ki göçler, nüfusun artması, medeniyet algısının değişimi şehrin de yavaş yavaş ruhuna sirayet etmeye başlamıştır.

Hem eski hem yeni haliyle Muğla gezimizi tamamlamış oluyorsunuz kitabın sonuna geldiğimizde.

Kırsekiz’in Yediverenleri kitabı Muğla’yı bize bir mihmandar misali gezdirdikten sonra, yolunuzu illa ki düşürmek isteyeceksiniz bu kadim şehre.

Bekleriz efendim…

#Kırksekiz
#İsmail Zorba
#Çınaraltı Yayınları
3 yıl önce