|

Çağrılan ve çağıran bir roman: KarsH

Sadık Yemni’nin yeni romanı Çağrılan – KarsH Ketebe Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Yazar, bu yeni romanında başta “yapay zeka” olmak üzere, modern teknolojinin birçok özgül ve manipülatif “alan”ına ilişkin meraklarımızı kışkırtıyor.

Sadık Yalsızuçanlar
00:04 - 15/04/2019 Pazartesi
Güncelleme: 17:02 - 13/04/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Modern Türk romancılığının en özgün yazarlarından Sadık Yemni, yine dikkatle okunması, üzerinde çokça düşünülmesi, konuşulması gereken bir kitapla geldi : KarsH.

Dünyanın emperyal güç merkezlerinin modern teknolojileri hangi amaçla, nasıl kullandıklarına ilişkin merakları bakımından da modern romancı/hikâyecilerimiz arasında en seçkin yerin sahibi olan yazar, bu yeni romanında başta “yapay zeka” olmak üzere, modern teknolojinin birçok özgül ve manipülatif “alan”ına ilişkin meraklarımızı kışkırtıyor.

Yazar, bizi bu kez Kars’a götürüyor.

Dünyanın birçok ülkesinin güvenlik, İstihbarat ve algı odaklarının iştahını çekmiş olan bir şehre.

Ebul Hasan Harakanî üzerinden de bir bakıma Türkiye’nin hatta bilgelik dünyasının merkezlerinden birine.

Kars modern Türkiye’nin “sınır”larından ve aynı zamanda etnik/dinî/kültürel çeşitliliğin sinir uçları bakımından en duyarlı bölgesi.

BİZE ÖZGÜ, KENDİNE HAS

Sadık Yemni’yi Muska’sından beri ilgiyle okuyorum. Bu denli özgün eserlere imza atmış bir yazar için, okur ve eleştirmen katından doğrusu daha fazla ilgi, merak ve emek bekliyor insan. Gerçi Yemni, okur açısından şanssız sayılmaz. Bazı kitaplarının Hollanda’da da yayımlanmış olması, özellikle iki kuşaktır gençleri etkileyebilmesi, meraklarını diri tutabilmesi bunun bir göstergesi. Fakat, böylesi bir yazar için, eleştiri dünyasının ve edebî kamunun daha fazla emek sarf etmesi gerekirdi. Bu kaydı düştükten sonra yazarın yeni eserine nasıl bir güzergâhtan geldiğine bakalım. Dediğim gibi Muska’sıyla bizi bir anda romanda bireysel perspektifin kırıldığı, bu dilin ilgi alanı içerisine kolektif bilinçdışının, mitik, mito-poetik malzemenin girdiği bir süreçle daha yakından tanıştırdı. Latin Amerika romanında özellikle belirginleşen bu dil ve anlayışın giderek bütün dünyada ilgi devşireceği günler uzak değildi. Fakat Yemni, kendi kozasında, bunu o engin sezgisiyle, çabasıyla, okumaları ve gözlemleriyle yine kendisi örgüledi. Amsterdam’ın Gülü, ismiyle müsemma bir kitaptı, sonrasında Muska’daki damarı sürdüren yazar, İzmir’den itibaren heybesinde birikenleri, Amsterdam’da artırarak, her birini tematik bakımdan heybenin ayrı bir bölmesinde saklayarak, yeri-zamanı geldiğinde kaleminin o büyülü dokunuşuyla anlatılara dönüştürdü. Bu arada dünyanın gidişatını, özellikle modern teknolojinin istihbarat, güvenlik, diplomasi, tıp, biyoloji ve kültür alanlarındaki kullanım biçimleriyle ilgilendi. Bize özgü, son derece kendine has bir gerilim, polisiye, fantazma, büyülü şiirsellik, gizem, şiirsel gerçekçilik boyutları olan kitaplar yazdı. Romanlarına öyküler, sinema yazıları, çizgi novellalar, masalcı metinler eşlik etti. Türkçe sözlüğe özgün katkılarda bulundu, yeni, cümbüşlü kelimeler icat etti. Düşünme ortamları oluşturdu, bunları yönetti, domine etti, geliştirdi, insanların zihin tavanlarındaki çengellere sürekli yeni sorular taktı. Bu yorgunluğa değen çabalarını halen sürdürüyor. KarsH, bu son derece dinamik, zengin ve çok yönlü dil/anlam yolculuğunun gerçekten de ileri bir aşamasında doğan hikâyedir.

MUAZZAM DENİZİN DERİNLİKLERİ

Roman, New York’ta başlıyor. İyi resmedilmiş Alan Waters’la. Amerikan Gizli Servisleri hesabına çalışan, aslen Halep’li Sabah El-Cemal’le sürüyor. Amsterdam’a bağlanıyor. Taksim’e geliyor. Kars’a gidiyor. Akıl Fikir Odası’ndan geçiyor. İstanbul’a uğruyor. Yapay zekâ destekli reklamların algoritmik düzenine dalıyor. Can’ın nefesinden çıkıyor. Auton Pupil Four’a bakıyor. Kaf’ta Türk kahvesi içiyor. “Yapay zekadan değil, yapay zekadan korkanlardan korkuyor. Tanrı’yı icat edecek bir makineyi icat edenleri görüyor. “Sabık hacker Amerikalı Ajan Nicolas Walston’a, Kars’ta tek başına ne yaptığını” soruyor. Mit’in Siber Güvenlik ve Bilişim Suçları şubesini gözetliyor. Üsküdar’da, Selman-ı Pak’ın yakınındaki Akisfer’de duruyor. Mavi Balina’yı ihmal etmiyor. Tekrar Kars’a gidiyor, Yavuz Selim Hoca’nın iklimine giriyor. Oradan civanmertliğe, Harakanî’nin, “dergâhımıza gelene ekmeğini suyunu verin, sakın dinini, inancını sormayın” öğretisine dalıyor. Sufinin gayr-ı mahluk oluşunu duyuyor, dimağı kamaşıyor. Kiss Kiss Bang Bang’i bir kez daha dinliyor. Ankesörlü telefonların da denetlendiğini öğreniyor. Sübliminal mesajları keşfetme tutkusuyla kıvranıyor. The Thing filmini seyrediyor. İnsan-ı kâmilin bir dinozor fosili olmadığını anlıyor. Sümenat’a, Rey’e yollanıyor. İbn Sina’dan, Mahmud Gaznevî’den geçiyor. Dünü, bugünle ve yarınla aynı anda idrak ediyor.

En nihayet başdöndürcü bir kadroyla ve bir o kadar sarhoş edici coğrafî çeşitlilik içinde o büyük fotoğrafı pozlayabiliyor. Roman -en yeni kurgu ve diliyle- biraz da böyle bir şey değil midir? Bize bütünü gösterebilmek için en mikro ayrıntıyı da ayrı ayrı yansıtabilen bir mercek. Orada hem balık gözü hem mikro ölçek söz konusudur. Yemni, o denli zekice bir yapı kurmuş ki, sanki dersiniz kırk yıldır Kars’ta yaşıyor. Kars’a fonlar akıtan bilmem ne Vakfı’nın geriden domine ettiği sözümona kültürel, çevreci vs etkinlikler yapıyor sanılan ajanların cirit attığı bu sınır şehrine bitişik bir zamanların teb’a-i sâdıkasından bile pek çok kişinin emperyal çıkarlara hizmet ettiği bu krizli kentin, sürekli göç veren şehrin hiç de göründüğü gibi sıradan bir kırsal olmadığını pek güzel anlatıyor. Bazen şaşırtıcı bir sürprizle adeta bize yumruk atıyor bazen bizi şehrin yüzeyi bir atlas gibi olan o durgun, muazzam denizinin derinliklerine çekiyor. Anlatacağı şeye hakim olmanın rahatlığına, yaşamın dinamikliğini ve karmaşıklığını doğru keşfedip yansıtabilme endişesi eşlik ediyor. Bu yolculuk, görkemli bir final ile taçlanıyor.

Sâdık Yemni yine yapacağını yapmış. Büyülü kalemiyle bize kusursuz denebilecek bir anlatı sunmuş.

KarsH, modern romancılığımızda gerçekten bir pırlanta gibi, ileride kıymeti daha da artacak bir anlatı.


#Kitap eki
#Sadık Yalnızuçanlar
#KArsH
#Sadık Yemni
5 yıl önce