|

Cambazlıkla bulduğum evler

Almanya’da mimarlık eğitimi alan Tezcan Sağlam, çizimlerini suluboya ile renklendirmeye başlar. İstanbul ve Anadolu’daki tarihi yapıları resmeden sanatçının “Eski Evler ve Sokaklar” sergisi Zeytinburnu Kültür Merkezi’nde açıldı. Tezcan, “Ben bu evleri ararken türlü cambazlıklar yapıyorum. Neredeyse gökdelenlerin, avm’leri kaldırıp onların altında arayacağım bu evleri. Bulup çıkarabildiklerim bunlar” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 23/02/2020 Pazar
Güncelleme: 23:58 - 22/02/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Mimarlık için hazırladığı çizimleri 50 yaşından sonra fırçayla boyamaya başlayan Tezcan Sağlam, “Akademi kökenli değilim. Neyle neyi karıştırmak lazım, tiner nasıl kullanılır bilmiyorum. Yağlı boya için atölye, önlük lazım. Suluboya öyle değil, kahve içerken bir yandan da resim yapabiliyorum. Genelde ev ortamında yapıyorum. Çok konforlu bir ortam gerekiyor. Sokakta da bir iki defa yaptım ama kalabalık oluyor” diyor.
Mimarlık için hazırladığı çizimleri 50 yaşından sonra fırçayla boyamaya başlayan Tezcan Sağlam, “Akademi kökenli değilim. Neyle neyi karıştırmak lazım, tiner nasıl kullanılır bilmiyorum. Yağlı boya için atölye, önlük lazım. Suluboya öyle değil, kahve içerken bir yandan da resim yapabiliyorum. Genelde ev ortamında yapıyorum. Çok konforlu bir ortam gerekiyor. Sokakta da bir iki defa yaptım ama kalabalık oluyor” diyor.

Yanından yöresinden fark etmeden geçtiğimiz onlarca yapı, ressam ve mimar Tezcan Sağlam’ın gözünde kağıda aktarılmayı bekleyen birer hazine gibidir. İstanbul’da, Adalar’da, Anadolu’da bulunan tarihi evlerin resmini çizen 85 yaşındaki Sağlam’ın Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen “Eski Evler ve Sokaklar” adlı suluboya sergisi Zeytinburnu Kültür Merkezi’nde 10 Mart’a kadar görülebilir. Ressam Hoca Ali Rıza’yı örnek aldığını belirten Sağlam, “Suluboyayı benim gibi çalışan yoktur. Çoğu cami minaresi, kubbe yapıp gerisini sisle kapatır. Böyle detaylı yapmak için boyaya guaj tekniğini de ekliyorum. Fırçamı kalem gibi kullanıyorum. Hoca Ali Rıza’lar çok şanslıymış, o dönemde İstanbul benim hayal ettiğim gibiymiş. Bu evlerde yaşamışlar. Ben bu evleri ararken türlü cambazlıklar yapıyorum. Neredeyse gökdelenleri, avm’leri kaldırıp onların altında arayacağım bu evleri. Bulup çıkarabildiklerim bunlar” diyor.


PORTAKAL ÇİZEMEM EV ÇİZERİM

Ressamlık Tezcan Sağlam’ın gençlik döneminde revaçta değildir. 80’lerden sonra resim yapmaya başlar. Küçük yaşlardan itibaren duvarlara yaptığı çizimlerle yeteneğini belli eden sanatçı, resim sanatının hayatındaki kıymetini şöyle ifade ediyor: “Resim sanatı hakkında ahkam kesemem, ben mimarım. Resimlerim sokaklarla, evlerle yani yapıyla ilgili. Portakal, mandalina, çiçek verseniz çizemem. Mimarlığın verdiği perspektif avantajı ve Allah vergisi kabiliyetle oluşmuş şeyler bunlar. İnşaatın nasıl yapıldığını bildiğim için çizebiliyorum. Burada ne demek istedi acaba diye üzerine konuşulacak şeyler değil bunlar. Boş zamanlarımı değerlendirmek için resim yaptım. Maksadım, yok olan değerlerimizi, gelecek kuşaklara belgesel niteliğinde takdim etmek.”


İSTANBUL BENİ ÇOK ÜZÜYOR

Gün geçtikçe büyüyen ve değişen İstanbul hakkında Tezcan Sağlam, şunları söylüyor: “İstanbul’un bugünkü hali, mimar olarak beni çok üzüyor. Gözlerim rahatsız olmasaydı, herhalde bundan sonraki sergimin adı “Gökdelenler ve avm’ler” olurdu. Gelecek kuşaklara İstanbul’u bir de böyle tanıtmak isterdim. Geçmişe baktığımızda nasıl yaşandığını görüyoruz. Şurada Ataköy sahildeki binaları çiz deseler, kabul etmem, elimi bile sürmem.”

Konfor gerekli


  • Mimarlık için hazırladığı çizimleri 50 yaşından sonra fırçayla boyamaya başlayan Tezcan Sağlam, “Akademi kökenli değilim. Neyle neyi karıştırmak lazım, tiner nasıl kullanılır bilmiyorum. Yağlı boya için atölye, önlük lazım. Suluboya öyle değil, kahve içerken bir yandan da resim yapabiliyorum. Genelde ev ortamında yapıyorum. Çok konforlu bir ortam gerekiyor. Sokakta da bir iki defa yaptım ama kalabalık oluyor” diyor.

#Tezcan Sağlam
#İstanbul
#Almanya
4 yıl önce
default-profile-img