Mekke’ye hacca gitmek amacıyla, doğum yerim Tanca’yı 2 Recep 725 Perşembe günü terk ettim. Yalnızdım, yanımda herhangi bir yol arkadaşı yoktu. Herhangi bir kervana da dâhil olmamıştım. Hedefime ulaşmak için duyduğum güçlü arzuya odaklanmıştım sadece. O zaman, sadece 22 yaşındaydım. Bu cümleler tarih boyunca yaşamış en büyük gezgin olarak anılan İbn Batûta’ya ait. Faslı gezgin, gezilerine nasıl başladığını böyle anlatıyordu. Onun henüz 22 yaşında başladığı bu gezileri, kilometrelerce sürmüş ve Çin’e kadar uzanmıştı. 23 yıl süren maceralarının ardından Fas’a dönen ve yaşadıklarını yazmaya başlayan İbn Batûta’yı bize hatırlatan ise Taha Kılınç oldu. Kılınç’ın yeni kitabı Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar, Ketebe Yayınları etiketiyle geçtiğimiz günlerde raflardaki yerini aldı. Yazar, kitap boyunca genç bir Müslümanın mutlaka seyahat etmesi gereken beş gezi noktasını, Kudüs, Kahire, Balkanlar, Endülüs ve Buhara-Semerkand’ı anlatıyor. Bu noktaları gezmenin genç bir Müslümanın hayatı üzerinde büyük bir etkisi olacağını da tespitlerine ekliyor.
Peki neden gezelim, gezmek bize neler sağlar? Kılınç bu soruların cevapları etrafında dolaşıyor satırlar boyunca. Ona göre, ufkumuzun açılması için, taassup ve önyargılarımızdan arınmamız için, bir yere saplanıp kalarak körleşmememiz için, bilgimizin ve görgümüzün artması için, yanlışlarımızı fark etmemiz için, doğrularımıza daha güzel sahip çıkmamız için seyahat etmemiz şart. Kılınç, bu beş lokasyonun da oldukça önemli olduğunu vurgulayarak anlatıyor bunları. Üstelik, kitap boyunca da özellikle gençlerin, küçük sayılacak birikimlerle bu gezileri 10 yılda tamamlayabileceğini de söylüyor. Niyeti bu yönde bir özendiricilik sağlamak. Bu durumu tetiklemek için seyahat kumbarası gibi bir öneri sunuyor. Kılınç, dar gelirlerle hayatlarını sürdüren öğrencilerin bile günde birkaç lirayı bu kumbaraya atarak bir yılın sonunda en azından bir Balkan ülkesini ziyaret edecek paraya ulaşabileceğine dikkat çekiyor. Yeterki isteyelim, yeterki merak edelim...
Kılınç’ın okuruna aktarmak istediği başka bir noktada seyahat etmenin, sadece seyahat etmek olmadığı. Klınç bunu üstüne basa basa vurguluyor. Bunu yaparken Kur’an-ı Kerim’den de örnekler vererek, “Yeryüzünü gezip dolaşın...” şeklinde verilen emirlerin, “Namazı kılın”, “Zekâtı verin”, “Cihad edin” emirlerinin olduğu ayetlerle aynı gramer özelliklerini taşıdığını belirtiyor. Gezmenin, yeryüzünü tanımanın Müslüman bir bireye yönelik ilah bir direktif olduğunu da cümlelerine ekliyor. Genç bir msülümanın 40 yaşına kadar bu 5 gezi rotasına gidip, buradaki yaşamları deneyimlemesinin ruhta bırakacağı izler önemli olduğu zaten aşikar.
