Fransız Actes Sud Yayınevi’nin önemli figürlerin düşüncelerini, yaşantılarından önemli kesitleri okuyabileceğimiz, toplamda kırk kitaptan oluşan Hayır dizisi Alfa Yayınları tarafından ülkemizde de yayımlanmaya başladı. Yayınevi tarafından “Hayır Diyebilenlerin Hikayesi” başlığıyla sunulan dizinin ilk kitapları raflarda yerini aldı. Seri boyunca dünyanın farklı bölgelerinden seçilen önemli isimlerin mücadele süreçleri aktarılıyor. Bu seride Gandhi de var, Dreyfus Olayı hakkında yazdıklarıyla hala hatırlanan Emile Zola da...
ŞİDDET KARŞITI GANDHİ
Seride yer alan eserlerden biri Gandhi’nin hikayesine odaklanıyor. Şiddete Hayır kitabında, şiddet içermeyen direnişi, dünyadaki birçok özgürlük ve insan hakları hareketini etkileten Gandhi’nin yaşamının detayları aktarılıyor. Gandhi’nin doğum günü olan 2 Ekim, BM Genel Kurulu tarafından Dünya Şiddete Hayır Günü ilan edilmişti. Gandhi şiddetsiz mücadelesiyle, daha sonra onu örnek alacak olan Martin Luther King, Nelson Mandela ya da Aung San Suu Kyi gibi isimlerin de haksızlığa karşı başlatacakları pasif direnişlerin meşalesini yakmıştı.
Serideki bir başka kitap ise Murielle Szac’ın Ölüm Cezasına Hayır-Victor Hugo’su. Çocukluğundan beri halka açık infazlara sık sık tanık olan, sonunda ölüm cezasına isyan eden, bir insan ne suç işlemiş olursa olsun, onun yaşam hakkını elinden almaya kimsenin hakkı ve yetkisi olmadığını düşünen Victor Hugo’nun Bir İdam Mahkûmunun Son Günü isimli eserini yazarken başlayan ve Jersey’deki sürgün günlerine kadar uzanan, bir insan ve bir yazar olarak, ne yazık ki Amerika’dan Çin’e dünyanın pek çok ülkesinde halen uygulanan ölüm cezasına karşı açtığı uzun soluklu savaşa tanık oluyoruz.
DREYFUS OLAYINA BUGÜNEN BAKMAK
Adaletsizliğe Hayır isimli eserde de Emile Zola’da ise 1898 yılında bir iftira yüzünden mahkemeye çıkan, Yüzbaşı Dreyfus’u yeniden hatırlıyoruz. On dokuzuncu yüzyılın son yıllarında, Dreyfus’u savunanlar ve suçlayanlar farklı bağlamlarda birbirlerine en ağır saldırıları yapmaktaydı. Bu süreç içinde haksız yere casuslukla suçlanıp ceza almasının sebebinin Fransız ordusundaki yüksek rütbeli subayların kışkırtmaları olduğunu açıkça dile getirdiği “Suçluyorum” başlıklı açıklaması L’Aurore gazetesinde manşetten yayımlanan Zola’nın bu süreçte yaşadıklarını eşinin gözünden görüyoruz.
DRAMATİK BİR HİKÂYE
Çocukluğun Hor Görülmesine Hayır isimli kitapta Janusz Korczak hayatına, mücadelesine odaklanıyor. Korczak’ın 1910’larda açtığı iki yetimhane adeta cumhuriyet ilkeleriyle idare edilen çocuk cumhuriyeti olarak görülen; çocuklara bambaşka gözle bakan; onların toplumun büyük bir yüzdesini oluşturduğunu, bu nedenle de birer vatandaş muamelesi görmeleri gerektiğini, insanın hayatının en önemli döneminin çocukluk olduğunu ve böylesi neşeyle dolu bir zamanın bir daha gelmeyeceğini söyleyen ve 1942 yılında, yetimhanesindeki çocukları yalnız bırakmayıp onlarla Varşova’daki gettolardan Treblinka kampına giderek kendi sonunu da hazırlayan Janusz Korczak’a dramatik hikayesine odaklanıyoruz.
