|

Eski tarım takvimi artık işlevsiz

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu başkanlığında “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik” raporu hazırlandı. İklim değişirken tarım ve gıda sektörlerimizin de doğru yönde değişmesi gerektiğini söyleyen Kadıoğlu, "Tarım havzalarımız koruma altına alınmalı ve sıcaklık artışından dolayı erken ekim yapılmalı" diyor.

Haber Merkezi ve
04:00 - 22/10/2017 Pazar
Güncelleme: 13:08 - 26/08/2019 Pazartesi
Yeni Şafak
“Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda  Sürdürülebilirlik” raporu hazırlandı.
“Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik” raporu hazırlandı.

İklim değişikliği, tüm dünya ülkelerinin ortak sorunu. Küresel ısınma ile tarım sektörü de maalesef sekteye uğruyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu başkanlığında “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik” raporu hazırlandı. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu öncülüğünde hazırlanan bu rapor ile tarım ve gıda üretiminin iklim değişikliği ile karşı karşıya kalacağı tehdidin boyutları ortaya konuluyor. Çözüm önerileri de bulunan raporda sürdürülebilir tarım ve gıda güvencesini Kadıoğlu ile değerlendirdik. İklim değişirken tarım ve gıda sektörlerimizin de doğru yönde değişmesi gerektiğini söyleyen Kadıoğlu, "Tarım havzalarımız koruma altına alınmalı ya da iklim değişikliğine uyum sağlayamayacak, artık tarımla kalkınamayacak olan bölgelerimizi geç kalınmadan tarım dışı yatırımlar ile başka sektörlere kaydırılmalı" diyor.

EKİM TARİHLERİ ÖNCE ÇEKİLECEK

İklim değişikliğinin sadece kutuplarda yaşayan ayıların problemi olmadığının altına çizen Kadıoğlu, "Fosil yakıtları, araba egzozlarını iklim değişikliği için suçluyoruz ama tarımda iklim değişikliğinin sebeplerinden biri. Toprağı işleme yöntemleri geliştirilmeliyiz. Çünkü toprağı kazdıkça derinlerdeki karbonu yukarı salıyoruz. Tıpkı kömürü, petrolü, doğalgazı büyük bir hızla kullanıp atmosfere yaydığımız gibi. İklim değişikliği ile bizde değişmeliyiz. Tarım ve gıda alanında üretimimizi devam ettirebilmeliyiz. 2050 ve 2100 yıllarında sıcaklık artışları en fazla Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşanacak. Yaklaşık 4 ve 7 derece arasında sıcaklık artışı olacak. Bu az görülebilir ama genele bakıldığında büyük bir değişim. Çünkü don tarihleri değişiyor. Günümüzde son don ilkbaharda yaşandıktan sonra ekim yapılıyor. Sıcaklıktaki artış ile son don tarihi Mart hatta Şubat ayına doğru kayıyor. Böylece daha önce ekim yapmak mümkün olabilecek ama yıl boyunca bitkinin bağlı kalacığı sıcaklık fazla olacağından hızlı büyüyecek" şeklinde konuşuyor.

BUHARLAŞMAYI SULAMADA KULLANMALIYIZ

Tarım ürünlerinin yüksek sıcaklık dolayısıyla hızlıca büyürken suya maruz kalması gerektiğini de belirten Kadıoğlu, "Bitkiler büyürken yağış eksikliği olursa verim düşecektir. Bu yüzden suyu doğru kullanmak gerekiyor. Yağışları depolamak gerekiyor. Doğru bitkiyi doğru yere ekilmeli. Su isteyen bitkilerin yerini değiştirilebiliriz. Türkiye'nin bulunduğu enlemlerde yağışlarda azalma olacak. Isınma ve yağış paralellik göstermediği için çölleşeceğiz. Azalan yağışlarda yağmuru depolayamazsak boşuna enerji harcayacağız. Çünkü tarım arazileri şehirleştiği için yağan yağmurlar barajlar yerine kanalizasyona, denizlere gidiyor. Biz bunu arıtmakla uğraşacağız. Gelecekte buharlaşma yağmurdan daha fazla olacak. Bu yüzden buharlaşmayı bile tarım alanlarında değerlendirmeliyiz. Dünyada bunun örnekleri yok değil" ifadelerini kullanıyor.

TARIM HAVZALARI KORUNMALI

Metorolojik afetlerde son yıllarda artış olduğunu hatırlatan Kadıoğlu, bu afetlerin gelecekte daha fazla olacağını belirterek şöyle anlatıyor: "Kurak dönemler, sıcak hava dalgaları, orman yangınları, boranlar, ani seller, hortum ve dolu yağışı gibi meteorolojik afetler artış gösterecek. Bu Türkiye’de güvenli gıdaya ulaşma imkanlarını azaltacak. Tarım üstü açık bir fabrika. Bu yüzden büyük afetlerde büyük yıkımların olmasını bekliyoruz. Tarım ve gıda sektörü ile ilgili yatırım ve teşviklere mutlaka o bölgenin değişen iklimine göre karar verilmeli. İklim değişikliğine uyum sağlayamayacak ve artık tarımla kalkınamayacak olan bölgelerimiz tarım dışı yatırımlara kaydırılmalı. Meteorolojik afetlerden korunmak için meteoroloji mühendisliği, meteorolojik okur yazarlık, tarımsal meteoroloji, tarıma yönelik erken uyarı ve daha kapsamlı sigorta uygulamaları ülkemizde yerel risklere özgün olarak geliştirilip çeşitlendirilerek yaygınlaştırılmalı. İklim değişikliğine göre acilen Ulusal Arazi Kullanımı Planlaması yapılarak gelecekte öne çıkacak olan tarım alanları ve su havzaları gecikmeden ve tam anlamda koruma altına alınmalı. Tarım havzalarını yerleşim yeri yapmaktan vazgeçmeliyiz. Tarım alanlarını yapılaşmaya kapatmalıyız" diyor.

  • Trump küresel ısınmayı askıya aldı
  • İklim değişikliğiyle müdahale etmenin 2 yolu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mithad Kadıoğlu, "İlk yol verdiğimiz zararı hafifletmek. İkincisi ise uyum sağlamak. Önümüzdeki yıllarda bir iki derece ısınacağız dedik. Ya bunun etkisini hafifletmeliyiz ya da uyum sağlamalıyız. Bu hafifletme işi Donalt Trump'tan sonra hafifledi. Bize artık buna uyum sağlamak kaldı. Trump, ABD'yi Paris Anlaşması'ndan çekerek bu işi sıkıntıya soktu. Bu anlaşma iklim değişikliğini hafifletmekle alakalı prosedürler içeriyordu. Doğaya verdiğimiz zararları azaltmak üzerine hedefler koymuştu. En büyük kirletici de ABD. Onlar bu işten çekilince hedeflerimiz zarar görüyor" diyor.
#Küresel Isınma
#Mikdat Kadıoğlu
6 yıl önce