|

Exupéry ve çeviri sorunları

Son yıllarda neredeyse bütün yayınevleri taarfından çevrilen Antoine de Saint Exupéry imzalı “Küçük Prens”in çevirisi üzerinden birçok tartışma yapıldı. Yazarın “Kale” adlı kitabı da farklı şekillerde okura ulaştı. Exupéry’in çevirilerinin izinde kısa bir yolculuk sunuyoruz.

Yeni Şafak ve
04:00 - 14/02/2018 Çarşamba
Güncelleme: 07:01 - 14/02/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
Fransız pilot ve yazar Antoine de Saint Exupéry
Fransız pilot ve yazar Antoine de Saint Exupéry
İBRAHİM DEMİRCİ

Fransız pilot ve yazar Antoine de Saint Exupéry (1900-1944) bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok Küçük Prens adlı eseriyle tanınıyor. Çocuklar kadar büyüklerin de ilgisini çeken Küçük Prens, yıllardır çok satan kitaplar listesindeki yerini koruyor. Yüzlerce dile ve lehçeye tercüme edilmiş olan eserin Türkçe çevirileri, 2015 ylından itibaren çoğaldı, onlarca yayınevi kitabı okurlarına sundu.

TEHLİKELİ CÜMLE

Küçük Prens’in Türkçe çevirilerinde başka dillerde hiç de üzerinde durulmayacak olan küçük bir ayrıntı, neredeyse merkezî bir konum ve önem kazandı. Bu durum ülkemizin siyasal, düşünsel sığlığının tarjikomik bir belirtisi oldu. Bu küçük ayrıntı, eserin dördüncü bölümünde geçen “un dictateur turc” sıfat tamlamasından ibarettir. Bu ifadenin geçtiği cümlenin asıl sözü, “halkını ölümle tehdit ederek Avrupalılar gibi giyinmeye mecbur etti”ğidir. (Fahrettin Arslan, Hece Yayınları). Bu asıl söz Cemal Süreya-Tomris Uyar çevirisinde şöyledir: “Herkes bundan böyle Avrupalılar gibi giyinecek, uymayanlar ölüm cezasına çarptırılacak.” (Can Yayınları).

Fantastik bir öykü olan Küçük Prens’te tek tarihsel bilgi, bu kılık değiştirme zorlamasıdır ve 1920 yılına ait gösterilir. “Küçük Prens Çevirilerinde Çevirmen Kararları” başlıklı hacimli ve değerli çalışmasında Necdet Neydim’in şöyle bir cümlesi var: “Eğer gerçekler yazarı ilgilendirmiş olsaydı Türkiye’de kıyafet devriminin 1924 de yapıldığını bilirdi.” Bu cümleyi okurken bir tuhaf oldum. Şapka devriminin başlangıç tarihi 27 Ağustos 1925 değil mi? Kasım 1925’te bunun için “kanun” çıkarılmadı mı? İskilipli Âtıf Hoca bu kanuna muhalefetten ötürü 4 Şubat 1926 tarihinde idam edilmedi mi?


Ahmet Muhip Dıranas’tan başlayarak Küçük Prens mütercimlerinin çoğu, Exupéry’in “diktatör” kelimesini “lider, önder, başkan, hükümdar” şeklinde değiştirmek ihtiyacını hissetmişlerdir. Kelimeyi “dediği dedik” yahut “buyurgan” şeklinde tercüme etmiş olanlar, bence daha isabetli davranmışlardır.


KÜÇÜK PRENS ARAPÇA’DA

Küçük Prens’i “El-Emîru’s-Sağîr” adıyla Arapçaya çevirmiş olan Rezzân el-Âbid el-Ahras’ın çalışması 1987 yılında Şam’da basılmış. Arka kapağında eserin milyonlar tarafından okunduğu, hem büyükler hem küçükler için dünya çapında ünlü ve değerli bir öykü olduğu belirtilmiş. Böylesine övülmüş olan eserin baskı sayısına inanamadım: 300! Çok tuhaf değil mi?

Eseri baştan sona okumadım. Dördüncü bölümdeki o cümlenin Arapçaya nasıl tercüme edildiğine baktım. Gözlerime inanamadım. Çevirmen “bir Türk diktatörü” ifadesini “halkına musallat olan Türk diktatörlerinden biri”ne çevirebilmiş. Bizdeki çeviri sapmalarına, saptırmalarına anlaşılabilir mazeretler bulabiliriz. Fakat burada yapılan iş, ancak kasıtla, kötü niyetle açıklanabilir. Yazık, çok yazık!



KALE ÇEVİRİLERİ

Exupéry’nin tamamlayamadığı ve ölümünden çok sonra 1948’de ve daha düzgün bir metin hâlinde 1958’de kitaplaşabilen Kale’den bazı bölümler, 1970 yılında Yankı Yayınları’nca okura sunulmuştur. Yayınevi, 235 sayfalık kitabın başına koyduğu açıklamada “olanakları ölçüsünde bir seçme yap”tığını belirtmiştir. Bu seçme işini “yayınevi” üstlenmiş olduğuna göre çevirmen Tahsin Yücel’in “Kale”nin tümünü çevirmiş olduğunu düşünebilir miyiz? 2016’da aramızdan ayrılan Tahsin Yücel’i ve “Kale”yi önemseyenler bu sorunun cevabını bulsalar fena olmaz. Kaknüs Yayınları, Tahsin Yücel çevirisi “Kale”yi yeniden yayımladı (3. baskı 2015).

Kale’nin tam metin çevirisi İsmail Yerguz’un Türkçesiyle 2016 yılında Zeplin Yayınları “düşünce” dizisinde yayımlandı. “Fransızca basıma önsöz”ün de yer aldığı çalışma, 569 sayfa. Dedalus Yayınları Kale’yi “roman” dizisinin kırk dördüncü kitabı olarak 2017 başında okura sundu. İlkay Atay’ın “Çevirmenin Önsözü”nde dile getirdikleri (s.7-20) yazara ve eserine nasıl ilgiyle ve sevgiyle yaklaştığını gösteriyor. Kitap 672 sayfa.

İki çeviri arasındaki sayfa farklılığının sebebi, seçilen yazı karakteri, punto ve sayfa düzenidir. İki çevirinin de tartışmaya açık, doğruluğundan kuşku uyandıran yönleri bulunmakla birlikte, Exupéry sevenler için değerli olduğunu düşünüyorum.

ÇEVİRİDEKİ FARKLAR

Çeviriler arasındaki farkları ne kadar anlatsak aşağıdaki örnekler kadar anlaşılır olmayacaktır. İşte Kale’nin 71. bölümünden bir pasaj:

* Tahsin Yücel çevirisi:

Satıcıların mallarını gereğinden fazla övmelerini yasakladım. Çünkü çabucak öğretici oluverir ve özüyle bir araçtan başka bir şey olmayanı bir erek diye belletirler sana, böylece izlenecek yol konusunda seni aldatır, çabucak çaptan düşürürler, çünkü musikileri bayağı olunca, onu sana satabilmek için, bayağı bir ruh uyduruverirler sana. Nesnelerin insanlara hizmet etsinler diye kurulması iyiyse de, insanların nesnelere çöp tenekesi olmak üzere kurulmaları canavarca bir şey. (s. 108)

* İsmail Yerguz çevirisi:

Tüccarlara mallarını çok fazla övmelerini yasaklıyorum. Çünkü bu insanlar hemen öğretmen oluyorlar, sana aslında sadece bir araç olan şeyin bir amaç olduğunu öğretiyorlar ve seni izleyeceğin yol konusunda aldatıyorlar. Ve seni çok çabuk geriletiyorlar, çünkü eğer müzikleri ilkelse, bu demektir ki onu sana sıradan bir ruhu satmak için üretiyorlar. Oysa nesneler insanlara yararlı olmaları için üretilmiş olsa da insanların nesnelere çöp tenekeleri olmaları için yaratılmış olmaları iğrenç bir şeydir. (s. 208)

* İlkay Atay çevirisi:

Tüccarlara mallarını abartarak övmeyi yasaklıyorum. Çünkü onlar hızla çocuk terbiyecisi kesilirler ve aslında bir araçtan ibaret olan şeyi sana amaç olarak benimsetirler, böylece gidilecek yol konusunda seni yanıltırlar, öyle ki çok geçmeden kendini alçaltıcı durumlara düşürürsün. Eğer çıkardıkları müzik ilkel ise, bu sana ilkel bir ruh satmaya çalıştıkları içindir. Her ne kadar nesnelerin insanlara hizmet için tasarlanmış olması iyi bir şeyse de, insanların nesnelere hizmet etmek üzere tasarlanması canavarca bir şey olurdu. (s. 246-247)

#Küçük .prens
#Çeviri
6 yıl önce