|

Güzel olanı anlamak üzerine

Navid Kermani Tanrı Güzeldir-Kuran ve Estetik Deneyim adlı eserinde ilahi sözün estetik güzelliğine dikkat çekiyor. Kermani’nin eserindeki metoduna bakıldığında okuyucu Kuran’ın ne olduğunu ve Müslümanlar için ne ifade ettiğini anlamak için fenomenolojik bir okumaya davet edildiğni söyleyebiliz.

04:00 - 15/04/2022 Cuma
Güncelleme: 07:27 - 15/04/2022 Cuma
Yeni Şafak
Tanrı Güzeldir, İslam’ın yedinci yüzyıldaki yayılışını Kuran’ın edebi niteliğini merkeze koyarak açıklıyor.
Tanrı Güzeldir, İslam’ın yedinci yüzyıldaki yayılışını Kuran’ın edebi niteliğini merkeze koyarak açıklıyor.
DUYGU AKSOY

Modern çağlar söz’ün büyüsünün kaybolduğu çağlar oldu. Artık söz kendinde bir değer taşımaktan ziyade göstergesel bir araç olarak kabul ediliyor. Bu kırılmada Batı Felsefesinin linguistik/analitik dil teorilerinin etkisi oldukça büyük. Şimdilerde kelam özünde neydi unuttuk. Kuran’ın mesajını ve ahkâmını tartışmada ne kadar ilerlediysek ondaki ilahi sesi işitmede bir o kadar geri kaldık. Neyse ki ilahi sözün büyüsünü, şiirini yeniden hatırlamak için çok güzel bir fırsatımız var. Kapı Yayınları, İran asıllı Alman yazar Navid Kermani’nin aynı zamanda doktora tezi olan Tanrı Güzeldir-Kuran ve Estetik Deneyim adlı eserini Türkçe okurlarla buluşturdu. Bu buluşmaya vesile olan isim de Kemal Sayar. Kitabın takdiminde görüyoruz ki Sayar, Boston’da bir tesadüf eseri eline aldığı bu kitaptan çok etkileniyor ve yayınevi editörleriyle konuşup kitabın dilimize kazandırılmasını istiyor. Bu anlamlı tesadüf sayesinde zaten Batılı Kuran araştırmacılarını yeterince heyecanlandırmış olan bu güzel esere kavuşuyoruz.

GOETHE’DEN İBN ARABİ’YE

Navid Kermani 1967 Almanya doğumlu İran asıllı yazar ve entelektüel. Onun hem İslam’ı hem de Batı kültürünü iyi bilen bir kişilik olması eserinde Gazzâlî’den Goethe’ye, Neruda’dan İbn Arabi’ye uzanan geniş bir coğrafyadan bize seslenmesini sağlamış. Araştırmasının konusu da Batı’da son dönemde büyüyen ve gelişen bir alan: Kuran Estetiği. Bu alanda çalışmaların son yıllarda arttığı görülse de Türkiye’de bu artış çok iyi hissedilmedi. Kermani’nin eseri sayesinde yıllar içinde tıpkı Batı’daki gibi İslam ve Kuran estetiği konularına ilginin artacağını düşünüyorum. Kermani kitabına dinlerin bir estetiği olduğu önermesiyle başlıyor. Dinler mitlerle, imgelerle konuşurlar. Bu yüzden duyusal deneyime çok açıktırlar. İslam’da bu durum diğer dinlere göre daha belirgindir. Kuran metninin şiirselliği ve icâzı Müslüman gelenekte Hz. Muhammed’in en büyük mucizesi olarak kabul edilir. Kermani Kuran’ın biçimsel kusursuzluğunun Batılı İslam araştırmacıları tarafından çok fazla ciddiye alınmadığını iddia ediyor. Bu kitap elbette Batılı araştırmacılara bir cevap olarak yazılmamış. Kermani’nin araştırması daha çok Müslümanların Kuran’ı alımlama şekline (reception),bu deneyimin estetik boyutuna odaklanmış.

Tanrı Güzeldir, altı bölümden oluşan oldukça hacimli bir kitap. İlk bölüm İslam’ın yedinci yüzyıldaki yayılışını Kuran’ın edebi niteliğini merkeze koyarak açıklıyor. Ani din değiştirme vakalarına ait rivayetler (Hz. Ömer örneği), Arapların şiir soluyan bir halk olarak dille kurdukları ilişki, onların ancak sözcükler aracılığıyla ikna edilebilecek bir toplum olması Allah’ın Kuran’ı neden şiirsel bir dilde indirdiğinin açıklamasını veriyor. Bu bölüm ayrıca Kuran’ın güzellik algısının Plotinos felsefesine uygun düşer tarzda iyilik, doğruluk gibi nitelikleri de kapsadığına işaret ederek estetik deneyimin Müslüman içgörüsündeki tezahürlerini çeşitlendiriyor. Kuran’ın estetik zaferi özellikle ilk Müslümanların onu nasıl alımladığıyla ilgili mitsel ve tarihsel rivayetlerle birlikte verilirken yazar bu rivayetlerin çoğu gerçek olmasa bile kolektif hafızadaki önemine vurgu yapıyor.

ŞİİR DİLİ ÜZERİNE

İkinci bölümde Kuran’ın bir şiir olup olmadığı tartışması var. Kuran metni şiirselliğine rağmen asla şiir olarak görülmemeli diyor yazar. Onun tarzı Süyûtî’nin ifadeleriyle “Bütün tarzların güzelliklerini birleştiriyor ama hiçbirine denk gelmiyor.” Dolayısıyla Kuran’a şiir gözüyle bakamayız, çünkü onun amaçladığı devrim sanatsal değil, ideolojik, dini ve sosyal bir devrimdir. İslam geleneğinde şiir düşmanlığını işaret eden bazı rivayetlerin de ideoloji ve güç kaynaklı olduğunu görüyoruz. Eğer şiire hoş bakılmadığına dair rivayetler doğru ise bu durum sanat düşmanlığından değil şairlerin Araplar arasındaki otoritesine meydan okunduğundandır.

Bana göre eserin en çekici iddiası dördüncü bölümde ele alınmış. Dokuzuncu yüzyılın sonunda Kuran’ın biçimsel olarak taklit edilemezliğini ifade eden icâz terimi, İslam mucizesini Kuran’ın kendisinde görenlerin de temel argümanıydı. Bu bölüm Cürcânî’nin kapsamlı ve sistematik bir şekilde ortaya koyduğu “Nazm Nazariyesi’ni içeriyor.Cürcânî’nin nazariyesinde form ve içeriğin ayrılmaz doğası irdeleniyor. Ona göre form ve içerik hiçbiri birbirine üstün değildir. Onun ifadeleriyle “bütün insanlar Kuran’ın dilbilimsel düzeni ve uyumu, derûnî kusursuzluğu ve kompozisyonunun tutarlılığı karşısında taşlaştı.” (Cürcânî, Delâil, 249 vd./385 vd.) Bu tarz ifadeler Kuran’ın “icâz”ının onun bir insan tarafından indirilemeyeceğine dair önemli bir kanıt olduğunu gösteriyor.

Beşinci bölümde yazar Avrupa Sanatı’ndaki deha konseptinin ortak temalarını peygamberin yaşadığı “rüya”,“vahiy alma”,“melekle karşılaşma” gibi durumlarla karşılaştırmalı olarak işlemiş. Bu bölüm Kierkegard’ın vahye estetik yaklaşmanın tehlikesi olarak gördüğü peygamberi ya da havariyi sıradan bir şair veya ilham alan bir sanatçı gibi görme tehlikesini tüm yönleriyle kritik etmesi açısından oldukça önemli. Bu bölümü okumadan önce sıklıkla atıfta bulunulan idealist filozof Schelling’in aşkın idealizmini ve deha estetiğini araştırmak faydalı olabilir.

Kermani nihayet son bölümde sözü sûfilere veriyor. Altıncı bölüm sûfilerin Kuran metnine verdikleri kimi zaman aşırı ve coşkulu tepkilerin bir çerçevesini sunuyor.Kuran’ın okunmak ve dinlenmek için indirildiği görüşüne yakın duran yazar, sûfilerin Kuran dinlemedeki hassasiyetlerinin doğasını araştırıyor ve İlahi ses’i duymaya yatkın kişilikler olarak onlardaki estetik tecrübenin derinlerine inmemizi sağlıyor.

Kermani’nin eserindeki metoduna bakıldığında okuyucu Kuran’ın ne olduğunu ve Müslümanlar için ne ifade ettiğini anlamak için fenomenolojik bir okumaya davet edilmiş. Bu okuma ve anlama tarzında Müslüman gelenekte kabul görmüş mitsel veya gerçek tarihsel tüm rivayetleri ciddiye alarak Kuran’ı anlamada yeni bir bakış kazanabiliriz. Müslümanlar için Peygamber’in en büyük mucizesi olan Kuran’ın estetik boyutunu böyle şiirsel, böyle ikna edici bir yolla anlatan bir eser çok farklı bir deneyimi idrak etmemizi sağlayabilir. Tanrı Güzeldir, İslam estetiği ile ilgilenen herkes için başucu kitabı olabilecek türde bir eser olarak okuyucularını bekliyor.

#Tanrı Güzeldir
#Navid Kermani
#Barış Tanyeri
2 yıl önce