|

Kanaması hiç durmayan bir yara

Funda Özsoy Erdoğan’ın Tahakkum adlı romanı bir kadının yakın çevresi üzerinden anlatılan hikayesi. Roman, Nalan adlı kahramanın çocukluğundan ilk gençliğine oradan bugünkü hayatına uzanırken kadınların karşılaştıkları şiddet ve sıkıntılar, toplumun din algısı da enine boyuna tartışmaya açılıyor.

12:46 - 15/03/2020 Pazar
Güncelleme: 12:49 - 15/03/2020 Pazar
Yeni Şafak
Tahakküm
Tahakküm
ERHAN GENÇ

Okurda üzerinde uzun yıllar düşünülmüş, her bir sahnesi tek tek kurgulanmış ve çalışılmış hissi uyandıran Tahakküm’ü, fazlalıklardan arındırılmış sıkı bir roman olarak niteleyebiliriz.

Peki ne anlatıyor Tahakküm? Ana karakter Nalan’ın üzerinden bir kadının annesi, kız kardeşi, eşi ve kızı arasında geçip giden hayatını görüyoruz. Yazar bunu, zaman zaman Nalan’ın küçüklüğünde yazdığı bir günlük sayesinde veriyor okura. Günlüğün yanı sıra hiç yerinde durmayan bir anlatıcı zihin mevcut romanda. Bu anlatıcı zihin, sürekli bir yerlere sıçrayıp duruyor. Kimi zaman Nalan’ın fakültede geçen öğrencilik yıllarına kimi zaman çocukluğuna, kimi zaman da evli ve çocuklu bir anne olduğu zamanlara. Nalan, bilinci yaralanmış, sürekli kanayan, hep kanayan, hatta kanaması hiç durmayan bir karakter. Romanın üslubu da tıpkı onun bilinci gibi yaralı, kesik kesik, oradan oraya sıçrayan bir üslup.

“İsmini dahi unutmuşken, nasıl da seviniyor gelişine, pencereyi tıklatışına. Aynı koltuğunda hep, televizyonun karşısı; kucağında, omuzunda, ayaklarının dibinde her gün sayısı değişen kediler. Tıklattığında pencereyi, mine teyzeciğim, ben geldim, gözlerinde sevinç pırıltıları, iki elini de sallayarak…”

Bu üslubu, romanın tamamına başarılı ve okuru sıkmayacak şekilde yayıyor Erdoğan. Benzer bir üslubun, yazarın Öğrenilmiş Çaresizlik kitabında da olduğunu hatırlıyorum. Bilinçakışı, daldırma, sıçrama.

OLİMPİYAT HALKALARI

Romanda Nalan’ın gençlik hevesleri, aşkları, hayatında iz bırakan hocası, pişmanlıkları ve komşuları da var. Komşuları derken, ana karakterin komşusu Mine Hanım, yazarın Gülümsemeyi Unutma adlı kitabında hikâyesi anlatılan bir karakter aynı zamanda. Mine Hanım, romanda ana karakter kadar olmasa da baştan sona kadar varlığı hissettiriyor. Erdoğan’ın, hikâye kitabındaki bir karakteri, farklı bir bakış açısından romanın içine yerleştirmekle kendi metinlerarasılığını, Orhan Pamuk’vari bir şekilde kurduğunu söyleyebiliriz.

Tahakküm, mesele edindiği konular bakımından da dikkate değer. Kadınların karşılaştıkları şiddet ve sıkıntılar ile toplumun din algısı romanda enine boyuna tartışılıyor. Bu kısım okura Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı’ndaki uzun imam sahnesini hatırlatıyor. Ayrıca yazarın, tartışmaların her iki tarafına da söz hakkı vererek romanı, objektif bir şekilde kurduğunu söyleyebiliriz.

Roman boyunca karakterlerin farkında olarak ya da olmadan birbirleri üzerine tahakküm kurduğunu görüyoruz. Öyle ki üzerine tahakküm kurulan herkes, ilk fırsatta bir başkasının üzerinde tahakküm kurmaya kalkıyor. Bu durum, karakterleri olimpiyat halkaları gibi birbirine bağlıyor. Her halka, hem bir halkanın altında hem de bir diğer halkanın üzerinde.

Tahakküm, kendini ve varlığı sorgulayan metinlerin çokça yazıldığı günümüzde varoluş sorgulamasının insana dokunarak da yapılabileceğini gösteriyor.

#Tahakküm
4 yıl önce