|

Kudüs’e kör kalmayın

Kudüs çalışmalarıyla tanınan Kudüs Platformu, “Zamanın Kudüs’ü, Kudüs’ün Zamanı” adlı tiyatro oyunuyla 26 Aralık'ta ilk büyük sahne gösterisini sunmaya hazırlanıyor. Kudüs meselesini daha çok insana ulaştırmak için çalıştıklarını ifade eden platform kurucu başkanı Belkıs İbrahimhakkıoğlu “Bu yüzyılın görsel bir yüzyıl olduğunun farkındayız. Çalışmalarımızı da bu doğrultuda sürdürüyoruz, Kudüs’ü görmezden gelemeyiz” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 24/12/2017 Pazar
Güncelleme: 14:43 - 24/12/2017 Pazar
Yeni Şafak
Platform kurucu başkanı Belkıs İbrahimhakkıoğlu
Platform kurucu başkanı Belkıs İbrahimhakkıoğlu

ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacağını açıklaması hem ülkemizde hem de dünyanın pek çok ülkesinde tepkiyle karşılandı. Sıcak gündemle birlikte Kudüs konuşulmaya başlandı. Kudüs’e siyaset üstü bir bakışla yaklaşılması gerektiğini düşünenler de var kuşkusuz. Zira politik gündem değiştiğinde unutulacak, geçiştirilecek bir mesele değil Filistin’de yaşananlar ve Kudüs’ün başına gelenler. Kudüs Platformu tam da böylesi bir bakışla 2015’ten bu yana ecdad mirası, Peygamber emaneti bu topraklar için çalışmalar yürütüyor. Yeni bir oluşum olmasına rağmen alanında uzman isimlerin katılımıyla uluslararası sempozyumlar, paneller gerçekleştiren platform, şimdilerde “Zamanın Kudüs’ü, Kudüs’ün Zamanı” adlı tiyatro oyunuyla ilk büyük sahne gösterisini sunmaya hazırlanıyor. Salı günü Haliç Kongre Merkezi’nde sahnelenecek oyunda, devlet tiyatro sanatçıları yer alıyor. Tiyatro dışında sinema alanında da çalışmalar yapıp festivaller düzenleyeceklerini söyleyen platform kurucularından Belkıs İbrahimhakkıoğlu “Bu yüzyılın görsel bir yüzyıl olduğunun farkındayız. Çalışmalarımızı da bu doğrultuda sürdürüyoruz” diyor.

Uzun süredir Kudüs ile ilgili çalışmalar yürütüyorsunuz. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasıyla birlikte mesele dünya gündemin sıkça yer almaya başladı. Kudüs sizin gündeminize ne zaman girdi?

Kudüs biz Müslümanlar için, mukaddesliği gerek Kur’an-ı Kerim’de gerek Hadis-i Şeriflerde yani Hakk katında tescil edilmiş mübarek bir şehir. O yüzden manevi dünyamızda yeri elbette her zaman çok özeldir. Medya mensubu bir grup genç hanımla birlikte 2015’in Kasım ayında ziyarete gittiğimizde, ki grubumuzdan ben dahil beş kişinin ilk ziyaretiydi, üzerimizde Kudüs’ün sanki insanlığımızı ve Müslümanlığımızı sorgulayan uyarıcı etkisini hissettik. Daha önceleri gitmemiş olduğumuza hayıflandık. Döndüğümüzde şu soruyu da beraberimizde getirdik; “Kudüs için ne yapabiliriz?” Kudüs Platformu, bu sorunun hayata geçirildiği bir oluşumdur. Düşüncelerimizdeki ve gayretimizdeki samimiyet, İslam ülkelerinin çıkmazları konusunda ciddi şekilde kafa yoran Cumhurbaşkanı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın beyefendiyle yaptığımız görüşmeler neticesinde karşılık buldu. Aynı şekilde, Kudüs hususundaki hassasiyetiyle bilinen Sayın Cumhurbaşkanımızın nezdinde de kabul gördü ve himayeleri hem bizi hem Kudüs’e gönül veren herkesi yüreklendirdi.

KARARLAR KAĞIT ÜZERİNDE KALIYOR
2017 yılı Kudüs açısından neden bu kadar önemliydi?

2017 yılı hem bizim hem Filistin’in tarihi itibariyle yuvarlak sayıları içeren yıl dönümlerine denk geliyor. Tabii bu yıldönümlerin bir kısmı Kudüs’ün yüzünü güldüren diğer bir kısmı da ışığını karartan tarihler. Kudüs’ün Osmanlı idaresinin eline geçmesinin 500. yılı, emperyal güçler tarafından işgal edilmesinin 100. yılı, Kudüs’ün İsrailli işgalcilere terk edilişinin 50. yıldönümü. Son gelinen durumlarda bizim bu tarihlere geri dönüp derin bir analiz içinde tarihi her yönüyle irdelememiz gerektiğini açıkça gösteriyor. Çünkü her geçen günde işgalci İsrail hukuk tanımaz bir şekilde ve tamamen makyevelist bir ahlâk ahlayışıyla şiddetini arttırıyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın son aldığı kararı nasıl değerlendiriyorsunuz? İslam ülkelerinin liderlerinden ziyade halklarına nasıl sorumluluklar düşüyor?

Bu tarz kararlar ancak yaptırım güçleriyle anlam kazanır. Kudüs ve Filistin hususunda uluslararası arenadaki uygulamalara baktığımızda kağıt üzerinde İsrail aleyhinde ve Filistin lehinde onlarca karar bulunuyor. Fakat bu kararların ne kadar etkili olduğu ortada. 1948’den bu güne İsrail’in Filistin topraklarına saldırısının günden güne genişlediğini haritalarda görmek mümkün. Aslında İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da varlık sebebi Kudüs. Dünya üzerindeki Müslüman ülkelerin kurduğu en büyük teşkilat. Ve Kudüs gündemiyle yıllar içinde defalarca toplanarak çeşitli sorunlarla ilgili farklı kararlar aldılar. Lakin bu kararların yaptırım gücü ve uygulanması hususunda sıkıntılar hep yaşandı. Son olaylar gösterdi ki liderler katında sağlanamayan birliğin, halklar arasında gerçekleşmesi en acil ve zaruri bir mesele olarak önümüzde durmaktadır. Ancak bunun için çok büyük çaba, gayret ve çalışmaya ihtiyaç var. Birliği hedefe koyarak tali meselelerde dağılmamaya gayret göstermek zorundayız.

ARAŞTIRMA MERKEZİ KURACAĞIZ
Bir yıldan bu yana bir dizi etkinlik gerçekleştirdiniz, birçok çalışma içinde öncülük ettiniz.
Kudüs Platformu meseleyi hep sıcak tutmak adına neler yaptı?

Öncelikle biz Kudüs’ün manasını anlamaya, ruhunu hissetmeye çalıştık. Bu yolda okumalar, görüşmeler yaptık. Filistin kardeşlerimizle irtibat halinde olduk. Mesela akademik alanda bir bütün olarak Kudüs üzerine yoğun çalışmaların olmadığını gördük. Bunun için başlangıç olarak, “Osmanlı Döneminde Kudüs” başlığı altında uluslararası bir sempozyum düzenledik. Alanında uzman isimlerle söyleşiler, paneller, konferanslar tertip ettik. Ulusal medyada ve basılı yayınlarda konuya dair dikkat çekebilecek söyleşiler ve makaleler yayınladık. Sempozyum bildirileri ve aylık söyleşilerin kitaplaştırma çalışmaları devam ediyor. Ayrıca Kudüs hakkında yanlış bilgileri düzeltmek ve tarihi gelişimini özetleyen “101 soruda Kudüs” kitapçığını yayınladık. Geçtiğimiz Ramazan ayında Beyazıt meydanında günde bine yakın ziyaretçinin istifade ettiği “Ortak Miras Kudüs” isimli geniş kapsamlı sergiyi açtık. Aya İrini’de yerli ve yabancı seçkin simaların katıldığı, dünyaca ünlü tanınmış sanatkârımız Tuluyhan Uğurlu ve Kudüs’ün önemli müzik topluluğu Mizaç grubunun birlikte sahne aldığı “Zamanın Kudüs’ü, Kudüsün Zamanı” adlı konseri organize ettik.

Bundan sonra ne gibi çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Kendini barışa adamış önemli isimlere sembol olarak çeşitli dallarda “Zeytin Dağı Uluslararası Kudüs Barış Ödülleri” adı altında ödül töreni düzenleyeceğiz. Bu ayın 26’sında Haliç Kongre Merkezi’nde Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Kültür Bakanlığı desteğiyle devlet tiyatrolarının sanatçılarının sahneye koyacağı “Zamanın Kudüs’ü, Kudüs’ün Zamanı” adlı konusunda ilk büyük sahne gösterisini gerçekleştireceğiz. Çünkü bu yüzyılın görsel bir yüzyıl olduğunun farkındayız. Çalışmalarımızı da bu doğrultuda sürdüyoruz. Ayrıca ve en mühim konulardan biri olan “Kudüs Kitaplığı ve Araştırmaları Merkezi”nin kurulması için kolları sıvadık. Çünkü Türkiye’de sıcak bir gündem olarak Kudüs’e ilgi büyük ama zemini besleyecek bilgi ve arşiv ağırlıklı araştırmaların bir araya getirildiği ortam henüz oluşturulmamış. Biz bunu gündeme getirdik, akademik çevrelerin ilgisini çeksin istedik. Biraz zahmetli, maliyetli yüksek, uzun vadeli ve ciddi çalışmaları gerektiren bir proje bu. Konjonktüre göre ayaküstü halledilecek bir mesele değil. Bununla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor, henüz netleşmedi. Bir de arkadaşlarımızın “Son Muhafız” isminde üzerinde çok çalıştığı bir film projemiz vardı.

VİCDAN SAHİPLERİNE SESLENİYORUZ
Sinema gibi anlatım gücü kuvvetli olan bir alanda Kudüs’ün meselelerini anlatan yapımlar oldukça önemli. Peki, “Son Muhafız” filmi şu anda ne aşamada?

Sinemanın çağımız iletişim yollarından maksada çabuk ulaşan bir yöntem olması dolasıyla, Kudüs gibi ciddi bir meselenin de bu yolla daha çok insana ulaştırılması elzem. İnanıyoruz ki bu uluslararası alanda da vicdan sahiplerinin meseleyle daha yakından ilgilenmesine vesile olacaktır. O yüzden etkinliklerimizin arasında bir film yapmak çok önemliydi. Bu duyarlılıkla bir film ortaya koymanın yollarını aradık. Çok anlamlı hikâyeler üzerinde durduk. Platform üyelerimizden Semanur Sönmez Yaman, rahmetli İlhan Bardakçı’nın Kudüs ziyareti sırasında yaşadığı bir hadiseyle ilgili kaleme aldığı yazıyı hatırlattı. Bu yazı, artçı birliklerinden Kudüs’te kalan Onbaşı Hasan’ın emanete olan inancının muhteşem bir ifadesiydi. Temelinde film bu hikâyeyi değil ama duygusunu öne çıkaracaktı. Projenin takibini platform üyelerinden şartları en uygun olan yapımcı bir arkadaşımız üstlendi. Diğer projelerimiz gibi Cumhurbaşkanlığı himayesinde olan film süreci fon bulma sıkıntılarından dolayı istediğimiz minval üzerine ilerlemedi. Daha sonra arkadaşımız, başka imkânlar aramaya yöneldi. Haliyle proje artık Kudüs Platformu şemsiyesinden çıkıp ticari bir alana evrildi. Dolasıyla himaye kapsamından da çıktı. Bunun üzerine biz de farklı bir film projesi üzerinde çalışmalarımızı hızlandırdık. İnşallah hepsi hayırlara vesile olur.

Sinema festivali yolda
Sinema alanında başka çalışmalarınız olacak mı?

Şu anda üzerinde çalıştığımız yeni senaryolarımız ve projelerimiz var, Allah izin verirse ilerleyen vakitlerde onları da hayata geçirmek için çabalıyoruz. Bununla ilgili de İslâm coğrafyasında her yıl bir ülkenin konuk olarak seçileceği ve karşılıklı filmlerin gösterileceği “Doğudan Batıya Kısa Film Festivali” organize edeceğiz.

Önce Müslümanlığımızı sorgulamalıyız
Platform olarak sesinizi duyurmaya başladığınızdan itibaren farklı bir dil arayışından bahsediyorsunuz. Nedir bu farklı dil arayışı?

Buna belki doğru dil arayışı demek daha yerinde olacak. İslâm’ın hayat vericiliği yalnızca bir toplum veya bir coğrafya ile sınırlı değildir. O yüzden de diline, dinine, ırkına bakmadan insanın insanla, insanın tabiatla, toplumların bir birleriyle uyum içerisinde yaşamasını esas alır. Oysa bu gün İslâm coğrafyasında ideolojilerin ve rejimlerin köleleştirdiği; izandan, irfandan, düşünceden kopmuş kalabalıkların çoğaldığını görüyoruz. Kardeşin kardeşi boğazladığı, menfaat için faziletin çiğnendiği cinneti yaşıyoruz. O yüzden bizler Kudüs fatihliğine soyunmadan önce Müslümanlığın neresinde durduğumuzu sorgulamalıyız. Övündüğümüz fatihlerin ilmine, irfanına, ahlâkî vasıflarına hangi ölçülerde yakınız? Kısacası Cenab-ı Hakk’ın, “çevresini mübarek kıldığımız” diye buyurduğu bu mukaddes toprakların bütün insanlığı birliğe davet ettiği gerçeğinden hareketle bilimsel, tarihsel ve manevi değerler üzerine temellendirilen bir Kudüs şuuru yeşertmenin dil arayışı diyelim.

#Zamanın Kudüs’ü
#Kudüs’ün Zamanı
#Belkıs İbrahimhakkıoğlu
6 yıl önce