Ramazan ayının manevi ruhu, nerede olsak içimizi kaplar. Ancak şehrin de canlı olduğunu, yapıların, ağaçların tarihten parçalar hatırlattığını biliriz. Kutsal toprak Kudüs'te yaşanan Ramazan ve iftarın huzur veren atmosferi, TvNet'te yayınlanan “Kudüs'te Ramazan" programıyla evlerimize taşınıyor. Program boyunca etkileyici Kubbetüs Sahra manzarası, sokakları, Osmanlı emaneti mimarisiyle Kudüs'teki Ramazan atmosferi gözler önüne serilirken hem ülke tarihi hem de Filistinlilerin hüzün yüklü hikayesi konuklar tarafından anlatılıyor.
Türk televizyonlarında bir ilk olan bu yayın sayesinde Kudüs'teki Ramazan ruhundan haberdar oluyoruz. İftar saatinde yanan Aksa ışıkları, top ve ezan seslerinin İstanbul'daki ezan seslerine karışmasına şahit oluyoruz. Kudüs'te iftar vakti atılan top geleneğinin Osmanlı'dan kaldığını ve bu görevin bir aileye verilerek silsile halinde devam ettiğini öğreniyoruz. Program bir Ermeni Kilisesi'nde çekiliyor. Bir yanda ezan diğer yanda çan sesleri şehre hakim olan hoşgörü duygusunu gösteriyor. Şair Ahmet Murat Kudüs, yazar Senai Demirci ise Üsküdar'daki programda konuklarını ağırlıyor.
Kudüs'le ilgili yaptığı araştırmalarda her şeyi okumaya çalıştığını belirten Ahmet Murat, “Dilimizdeki, Kudüs hakkında en esaslı kitapların, en çok emek ürünü olan eserlerin çoğunun yazarı maalesef biz Müslümanlar ve Türkler değiliz. Adamlar Kudüs arşivlerinde çalışmışlar, Kudüs mahkemesinin Osmanlı dönemi kayıtlarını didik didik etmişler, Kudüs'ü enine boyuna okumuşlar" diyor.
Ramazan'da her şeyin merkezinde Mescid-i Aksa'nın olduğunu söyleyen Ahmet Murat, izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Bütün yollar, her vakitte oraya çıkıyor. Sabah namazından itibaren başlayan hareketlilik, hatimle kılınan teravih namazı sebebiyle gece yarısına kadar sürüyor. Çoğu kıdemli ehli namaz ise, öğlen vakitlerinde girdikleri Mescid'den akşama kadar çıkmıyor. Aralarda kestiriyor, sohbet ediyor, hatimlerini bitirmeye çalışıyorlar ama hep o civarda kalmayı sürdürüyorlar. Kudüs'ün taşa bir övgü olan sokakları da aynı şekilde hareketli. Sokaklar ışıklı, tatlıcılar coşmuş, gençler neşeli. Yüz kırk dört dönümlük Harem, yani Mescidi Aksa'nın merkezde olduğu o mübarek arazi, sayıları zaman zaman yüz bini geçen bir cemaatle doluyor. Yardımsever gençler, mutlu çocuklar, güngörmüş yaşlılar ve mutlaka kadınlar... Bizde Ramazanlarda akşam kamusal eğlenceler düzenleniyor ya, sahneler, beledi etkinlikler filan; buradaki “kamusal eğlence" teravih kılmak, Harem'de kalmak, Kur'an-ı Kerim okumak." Kudüslüler ile Anadolu Ajansı, TİKA gibi kurumların uyumuna dikkat çeken Ahmet Murat, “Türk olmanın keyfini süreceğiniz başlıca yerlerden biri burası. Osmanlı'nın burada bıraktığı eser sayısı üç binin üzerindedir. Filistinliler çoğunlukla bunun farkında ve derin bir saygı duyuyorlar. Allah utandırmasın" diyor.
İlk hafta Ömer Lekesiz'i ağırlayan programda, adeta Kudüs dersleri verildi, şehrin binlerce yıllık serüvenine ilişkin unutulmaz bilgiler ve önemli metinler paylaşıldı. Ömer Lekesiz Kudüs hakkında şu ifadeleri kullandı: “Gelmenin çok kolay olduğu ayrılmanın zor olduğu bir şehirdir. Buraya gelmek, Kudüs'le dolu olmak, yazmanın çok ötesinde. Kudüs'ü yaşamak bütün ilgilerin önünde gelir." Lekesiz'in yanı sıra Mescidi Aksa İmamı Nureddin İshak, Mescidi Aksa Müdürü Ömer El Kisvani, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı H. Kamil Yılmaz, Kudüs Başkonsolosu Mustafa Sarnıç, yazarlar; İhsan Şenocak, Mustafa Armağan, Ali Ayçil ve bölgedeki gazeteciler de konuklar arasında.
Ramazan ayı için bambaşka planları olan Ahmet Murat, program için gelen teklife düşünmeden evet demiş. Murat, Kudüs hakkında şunları söylüyor: “Kudüs'te ne yaparsanız yapın, bu dünyanın başka yerindeki yaptığınız bir şeye benzemez. Uzak Doğu'dan, Afrika'dan en Batı'ya kadar bir çok etkileyici şehir görmüş birisi olarak bunu söylüyorum. Kudüs, kafanızın her gün yeniden karışacağı, ölçülerinin bu dünya dışında şekillendiğini sık sık hissedeceğiniz bir şehir. Kudüs, bir kainat. Mescid-i Aksa'yı daha üç beş saat önce teravih vaktinde görmüştüm. Şimdi yine orada olmak için can atıyorum. Mescid-i Aksa, bir peygamber gibidir. Mümini için doğal olarak mübarektir. Parlak bir şeyler yapmasına, olağan dışılıklarla sizi cezbetmesine gerek yoktur. Orada durur ve sizi kendisine bağlar."
TvNet, yaptığı yayınlar, haber klipleri, öncü isimleri anımsattığı kısa belgesellerle sadece Türkiye değil, Mekke, Medine, Kudüs, Kerkük, Taşkent, Mogadişu, Bosna, Üsküp, Doğu Türkistan'ı da önemsediğini gösteriyor. TvNet yayın müdürü İsmail Halis, “Ümmet kavramını önceliyoruz, yeryüzü, nizamı alem kavramını önceliyoruz. Bütün bunları bir estetikle, gerçek bir televizyon gazeteciliği, küresel televizyoncu refleksiyle yapıyoruz" diyor. Şimdiye kadarki geri dönüşlerin olumlu olduğunu ve bunu beklediklerine değinen Halis, “Geçtiğimiz yıl Kudüs'te Bayram programını Zeytindağı'nda yapmıştık. Gördük ki bazı şeylerin yapılabilmesi için adım atmak gerekiyormuş. Bu yıl daha iddialı, değerli bir şey yapabilir miyiz diye niyetlendik, 'Kudüs'te Ramazan' yıllardır aynı kişilerle aynı mekanlarda çekilen iftar programlarından farklı olarak izleyiciye .
İsmail Halis, Anadolu Ajansı Kudüs temsilcisi Turgut Alp Boyraz'ın anlattığı bir hikayeyi paylaşıyor: “Filistinli bir çocuğa nasılsın diye sorar. 'Nablus'un tadı yok' cevabını alır. Neden yok diye tekrar sorduğunda ise karşısındaki çocuk 80 yaşındaki bir adam gibi şöyle der: Dünyanın tadı yok." Halis sözlerine şöyle devam ediyor: “'Kudüs'te Ramazan' Nablus'taki bu çocuğun ufku için var. Bir kalbimiz daha olduğunu göstermemiz için... İnsanlar, 'Bugün buradasınız, biz burada sizlerin dönüşünüzü bekliyoruz' diyorlar. Kudüs bizlerin. Burası, her gün dünyaya hayretle bakmamızı sağlıyor"
