|

M. Ragıp Karcı’nın ardından

Şair M.Ragıp Karcı vefat etti. Ardından nesiller boyu okunan şiirlerini bırakarak. Şiir ve müzikten hiç kopmayan Karcı ilk şiir kitabını ise Fethi Gemuhluoğlu’na ithaf etmiştir.

12:02 - 15/03/2020 Sunday
Güncelleme: 12:04 - 15/03/2020 Sunday
Yeni Şafak
Şair M.Ragıp Karcı
Şair M.Ragıp Karcı
İBRAHİM DEMİRCİ

M.Ragıp Karcı’yı fena âleminden beka yurduna uğurladık. Bu vesileyle Gökhan Özcan “Ragıp ağabey...” başlıklı bir yazı kaleme aldı. 2 Mart 2020 tarihli Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan bu yazıyı okurken sadece bir şairi, bir türkü tutkununu kaybetmediğimizi, bir iyilik ve cömertlik timsalini de yitirdiğimizi, böylece dünyamızın biraz daha yoksullaşmış olduğunu düşündüm.

Gökhan Özcan’ın yazısından bir bölümü aktarıyorum: “Ragıp ağabey anlatmamı istemezdi diyerek bugüne kadar pek kimseye anlatmadığım bir hadiseyi de bu vesileyle buraya not düşmek isterim. Sözünü ettiğim kahvaltılardan birinde “Konser var, gidip seninle biraz türkü dinleyelim” dedi Ragıp ağabey. Canıma minnet, bayıla bayıla olur dedim. Konserin olduğu gün sözleştiğimiz gibi Kızılay’da buluştuk. Beni şöyle baştan ayağa bir süzdü. “Böyle olmaz” dedi. Anlamadım o da hiç izah etmeye çalışmadı. “Gel benimle” dedi, ben de peşine takıldım. Bulvar’daki büyük mağazalardan birine girdik. “Seç bakalım” dedi, elbiseleri göstererek. Mahcup olmuştum, ne yapacağımı bilemedim. “Anlaşıldı, beraber yapacağız bu işi” diyerek koyu hardal rengi bir ceketle başladı, sonra ona kahverengi bir pantolon ekledi, krem bir gömlek, kravat, çorap ve ayakkabı... Hepsini sonra kim bilir ne kadar zaman taksitlerini ödeyeceği hesabına yazdırdı, çıktık mağazadan. Yarım saatte baştan aşağı donanmış, konsere gitmeye müsait hale gelmiştim. Meğer konsere protokolden de epeyce gelen olacakmış, bizim delikanlı hırpaniliğimiz de orada tabiatıyla sırıtacakmış. Merak ettim yıllarca ama hiç soramadım; gerçekten konser için miydi bütün bu alışveriş, yoksa punduna getirip genç bir yazarın fiyakasını düzelterek bir hayır mı işlemişti Ragıp ağabey.”

Gökhan Özcan’ın merak edip de soramadığı sorunun muhtemel iki cevabından biri yahut öteki veya ikisi birden doğru olabilir ve bunların her birinin bir anlamı ve değeri vardır. Belki bunlara dördüncü bir seçenek de eklenebilir: “İçimden geldi!”

HEDİYE ETTİĞİ MESNEVİ

Ragıp Karcı içli bir insandı ve o içte birikmiş olan pek çok iyilik, güzellik, gözlem, deneyim, muhabbet, hicran, hasret, ümit, şikâyet, öfke, merhamet; letafet, zarafet, hikmet, iştiyak, inkisar, intizar ve nihayet tevekkül ve rıza kıvılcımları, bazen şuleleri hâlinde tezahür ederdi ve belki bu hâllerin hepsini bir çeşit melâmet tülü yahut perdesi bazen gölgeler bazen gösterirdi.

16 Mart 2006 tarihinde kırmızı mürekkeple ve Farsça yazıp imzaladığı, “bâ muhabbet takdîm” ettiği “Mesnevî-i Ma’nevî”yi içinden öyle geldiği için hediye etmiş olmalı bana.

Gökhan Özcan’ın otuz beş yıldan aşkın zaman geçmesine rağmen ayrıntılarıyla hatırladığı o hadisede sözü edilen “Koyu hardal rengi ceket” seçimi de şu menkıbeyi hatırlattı bana: Mevlâna Celâleddin Rumi, aşk yoluna düşüp zevahirperestleri rahatsız etmeye başladığında onu zor duruma düşürmek maksadıyla şöyle bir soru sormuşlar ona: “Efendim, ashab-ı kehfin köpeği Kıtmir’in rengi nasıldı acaba?” Hazret, hiç tereddüt etmeden şu cevabı vermiş: “Elbette sarıydı, âşıkların benzi sarı olur!”

SOYADINI NEREDEN ALMIŞ?

M. Ragıp Karcı’nın “Karcı” soyadı, vaktiyle ailesinin Siverek’te “kar emini” olmasından geliyormuş. Kar eminliği, soğuk doruklardan kar getirmek, onu kuyulamak, korumak ve sıcak günlerde insanları serinletmek üzere dağıtmak gibi güzel bir görevin adı. Bunu öğrendiğimde Ragıp Karcı ile bir nehir söyleşi yapılmamış, yapılamamış olmasına hayıflandım. (Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü’nde “karhane” maddesi var ama “kar emini” yok. Kendimizi ve değerlerimizi tanımakta ne kadar ihmalkâr davranıyoruz!)

M. Ragıp Karcı’nın şiirleri Yeni Bir Sevda Süleyman’ı (Yazı, 1988), Bir Başkasının Kitabı (Esra, 1996), Yakarış Temrinleri (Öncü, 2006) adlarıyla kitaplaştı. Bu üç kitap yeni bir düzenlemeyle Tut Elimden Düşmeyelim Toplu Şiirler (1988-2006) (Hece, 2016, ) içinde yer aldı.

Kitaba da adını veren Yeni Bir Sevda Süleyman’ı şiiri, ilk yayımında “Fethi Gemuhluoğlu için” ithafını taşır, sonra bu ithaf, “Fethi Gemuhluoğlu’nun aziz hatırasına” şeklini almıştır. Çünkü bu arada Fethi Gemuhluoğlu aramızdan ayrılmış, “aziz hatırası” kalmıştır. Şiirlerde yapılan isimlendirme ve tertip değişiklikleri özel ve titiz bir araştırmayı gerektirecek niteliktedir.

DÜZELTİLEN MISRALAR

Bu değişikliklerden birini nakletmek isterim. Şair, “Kâinatın Efendisine” şiirine şu dizelerle başlamıştır: “Senin bir tek hatırana / bütün aşklarımı bağışlayabilirim.” (s. 33). Ragıp Karcı, toplu şiirlerinde bu şiirin başına “zorunlu bir açıklama” koymuştur. Bu açıklamada “şiirin başında bir edep hatasına düşüldüğü”nü, bunu kimsenin fark etmediğini yahut rikkatle fark etmez göründüğünü söyler, “dikkatli ve ferasetli bir gencin uyarması”ndan söz eder. Zorunlu açıklamanın son cümlesi şöyledir: “Uyarıcılara selâm, dua ve minnet.”

Şair “düşülen edep hatası”ndan sözünü şöyle tashih ederek kurtulmuştur: “Senin bir tek hatırana / geçmeliyim bütün aşklarımdan” (s. 33).

Ragıp Karcı’nın yayımlanan son eseri Türkü Dinleme Temrinleri’nden bir alıntıyla bitireyim: “Soru şu: insan gerçekte yalnız mıdır? Bence insanın yalnızlığını hissetmesi kendini kendi aynasının içine atmasıdır. Kendi aynasının içine girince insan içindeki ben’i dışarıda bırakır. Bu ben aslında ikidir: biri ruh, biri de nefis. Biraz vaaz gibi oldu. Olsun. Özellikle şairlerde ve şiirlerinde görülen bu his insanı aynasından çıkmadan bırakmaz, yahut aynasından çıkarmadan. Çıkınca bu defa önüne bir elma ve iki ayna konur ki bu defa binlerce nefis ve ruhtan hangisine döneceğini şaşırır. İşte bu şaşkınlığa yalnızlık deniyor gibime geliyor.” (Hece Y., s. 79-80)

#Şair M.Ragıp Karcı
4 years ago