|

Pandemi dönemi öğrenci olmak zor

Pandemiyle birlikte iki yıl okulundan uzak kalan öğrenciler nihayet okullarına kavuştular. Ancak bu sefer de barınma sorunuyla karşı karşıya kaldılar. Farklı şehirlerde okuyan öğrencilerle pandemi dönemi öğrenci olmanın avantaj ve dezavantajlarını konuştuk.

04:00 - 17/10/2021 Pazar
Güncelleme: 05:09 - 17/10/2021 Pazar
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
DİLBER DURAL

Bir buçuk yıllık uzaktan eğitimin ardından tekrar okudukları şehirlere dönen üniversite öğrencileri yüze yüze eğitimle okullarına kavuştu. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 öğrencilerin eğitim-öğretim hayatını da etkilemişti. Covid-19 tedbirleri kapsamında ara verilen yüz yüze eğitime tekrar başlanıldı ve uzun bir aranın ardından üniversiteler de normalleşmeye başladı. Yaklaşık olarak bir buçuk yıldır evden öğrenim gören öğrenciler, okullarında yeni döneme de yine tedbirler çerçevesinde girdi. Öğrenciler, PCR testi ve aşı tedbirleriyle kampüslerine ve arkadaşlarına tekrardan kavuşmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşıyorlar. Öğrencilerle birlikte derslikler, kütüphaneler ve kampüsler yeniden hareketlendi. Öğrenciler bir daha okulların kapatılmaması konusunda hemfikir. Bir yanda artan kira ve yurt fiyatlarıyla kalacak yer bulamayan öğrenciler, diğer yandan da KYK ve özel yurtlarda yer bulan öğrenciler. Son zamanlarda gündem olan barınma sorununu birinci ağızdan dinlemek istedik ve öğrencilerle görüştük. Barınma sorunu sadece İstanbul’da değil Anadolu’nun pek çok şehrinde okuyan öğrencilerin ortak sorunu. Bu sorun karşısında nasıl bir yol izlediler? Yeni eğitim öğretim yılına nasıl uyum sağladılar? Yüzyüze eğitimle online eğitim arasındaki farkı, neler yaşadıklarını onlar anlattı biz dinledik. Melek Akkaya. Hakkari’de yaşıyor. Mersin Üniversitesi’nde Diş Hekimliği okuyor. Akkaya, “Salgın hayatımızda hem psikolojik hem de ekonomik olarak çok şeyi değiştirdi” yorumunu yapıyor. Barınma sorunu yaşayıp yaşamadığı sorusuna Akkaya, “Salgından önce ayrı evde kalıyordum, okulların kapatıldığı bildirilince o evden çıktım yoksa bir yıllık kira ödemek zorunda kalacaktım” diyor ve ekliyor: “Şu an artan kira fiyatlarından dolayı KYK yurdunda kalıyorum. Aslında bu yıl KYK’ya başvurdum ve yerleşemedim. Yedeklerde kaldım. Yedek sıram az sayıda olduğu için yurt yetkilileri beni misafir edeceğini söyledi. Şu an misafir olarak kaldığım KYK yurdu gayet hijyenik ve salgın kurallarına uygun bir yer. Geniş alana sahip ve her gün odalar temizleniyor” şeklinde cevaplıyor.


HER ÖĞRENCİ FARKLI KOŞULLARDA EĞİTİM GÖRÜYOR

  • Akkaya, uzaktan eğitimin de zorlu geçtiğini ve pratik bir eğitimi gerektiren bölümde okuduğu için hocalarıyla ve asistanlarıyla birlikte interaktif olarak öğrenmesi gereken derslerinden uzak kaldığını söylüyor. Hakkari’de internet altyapısında sıkıntı çektiğini belirten Akkaya, canlı derslere bağlanmada, online-eşzamanlı sınavlarda sorunlar yaşadığını dile getiriyor. Türkiye’nin her yerinde internet altyapısının aynı olmadığını vurgulayan Akkaya, her öğrencinin farklı koşullarda eğitim gördüğüne de dikkat çekiyor.

FARKLI HOCALARDAN DERS ALABİLİYORDUK

Akkaya, “Bölümüm her yerde bulunmayan malzemeler gerektiriyor, bunun için internetten siparişler veriyordum ama büyükşehirde yaşayan arkadaşlarıma herhangi bir malzememiz üç günde ulaşırken, bana iki-üç haftada ulaşıyordu ve bu süresi sınırlı bazı ödevlerimde aksama yaşattı. İleride hastalarım geldiğinde yeterince pratik yapmamışsam onlarla nasıl ilgilenebilirim ki diye endişelendirdi beni açıkçası. Bunların yüz yüze telafi edileceğini düşünüyorum artık. Bunlar dışında teorik derslerimiz vardı. Ders işlenirken kayıt alınıyordu, bunlara istediğimiz zaman ulaşabilmemiz bir artıydı. Başka üniversitelerden hocalarla, uzmanlarla online eğitim sayesinde ders almak iyiydi. Dersine giremeyeceğimiz uzmanlardan bilgi alabildik, aynı platformlarda bulunduk, bu geliştirici bir deneyimdi” diyor.


Özel yurtlar çok pahalı

Sıla Evmez:
Konya’dan İstanbul’a bu yıl okumaya gelmiş. Ancak yurt sorununu çözemeyince kuzeninin tanıdığı bir arkadaşının evine yerleşmiş. Ayrıntıları Sıla Evmez’den dinleyelim: “Ben Sıla Evmez. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü 1. sınıf öğrencisiyim. Konya’dan İstanbul’a geliyorum. Çoğu öğrenci gibi ben de okul açılmadan önce barınacağım yeri araştırmaya başladım. İlk önce KYK yurtlarına ve okulumun kendi yurduna başvurdum. Maalesef ikisi de bana çıkmadı. Ben de özel yurtları araştırmaya başladım. Özel yurtların fiyatı çok pahalıydı bu yüzden özel yurdu sonraya bıraktım. Devlet yurtları ve özel yurtlar arasında ne yazık ki çok fazla fiyat farkı var. Okulun online eğitim mi yoksa yüzyüze eğitim mi olacağı tam belli olmadığı için özel yurda kayıt olup boşuna bir sürü para vermek istemedim. Okulun hibrit eğitim olduğunu öğrendikten sonra özel yurtları telefonla aramaya başladım. Hepsi yurtlarda yer olmadığını söyledi. Ben de ne yapacağımı düşünmeye başladım. Kuzenimin aracılığı ile birisi ile tanıştım ve kendisi evinde onunla beraber kalabileceğimi söyledi. Evini bana açtı. Ben de barınma sorunumu böylece çözmüş oldum. Özlem abla zor bir süreçte hızır gibi yetişti. İyi ki iyi insanlar var. Şu an da KYK da yedeklerdeyim. Yedek sayısı belli zamanlarda açıklanıyor, her açıklandığında yedek sıram düşmüş oluyor. Eğer KYK çıkarsa kayıt olmayı düşünüyorum. Benim yaşadığım sıkıntıyı yaşayan öğrenciler oldu. Herkes bir şekilde çözüm bulmaya çalıştı. Bazıları zor durumda kaldı. Umarım özel yurt fiyatları düşer, devlet yurtlarında daha fazla kontenjan olur. Böyle sıkıntılar yaşanmaz. Herkesin güzel bir eğitim hayatı olur.”

İki kişi kalırız diyorduk 6 kişi aynı eve çıktık

  • Esmanur Ateş:
    2020 Artuklu Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne giren Esmanur Ateş ise Pandemi nedeniyle iki yılını evde geçirmiş daha sonra yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: “Pandemiden dolayı 2. seneme geçmeme rağmen ilk üniversite deneyimi yaşıyorum. Nerde kalayım düşüncesi pek olmadı açıkçası. Yurda hiç başvuru yapmadım. Ortama güvendiğimi pek söyleyemem. Bu yüzden 6 kişilik bir arkadaş grubuyla ev kiraladık. Hep 2 kişi kalmak istemiştim, çok kişiyle kalamam diye düşünüyordum. Fakat 1+1 ev fiyatlarına bile bakmaya gözümüz korkarken 2 kişi altından kalkamazdık. Başlarda böyle düşünen ben, şimdi gelen olursa alırız diyebiliyorum. Çünkü öğrenciysen pek de rahatını düşünemezsin. Yine öğrencinin kitap, ulaşım vs. masraf sorunlarından bahsetmeme gerek yok sanırım. Üniversiteye yeni yerleşen arkadaşlarımdan bazıları yedeklerden KYK’ya yerleşti. Bazıları benim gibi evde, bazıları da hiçbir yere yerleşemeyip geçici misafirhanelerde kalıyor... Onlara tavsiyem: Yine de her şeyi negatif diye düşünmesinler. Kendi ayaklarınızın üzerinde durmayı işte bu yıllarda öğreniyorsunuz. Ailenizi anlıyorsunuz. mesela. Başarabilirseniz güzel arkadaşlıklar ediniyorsunuz. Yeni yerler keşfedip, yeni anılar ekliyorsunuz hafızanıza. Velhasıl istersek her güçlüğün altından kendimiz kalkabiliriz. Bir yeri güzelleştirecek olan yine kendimiziz.”

Barınma sorunu yaşamadım

Havva Sena Yılmaz:
Nevşehir’de yaşıyor. İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde Okul Öncesi Öğretmenliği okuyor. Yılmaz, “Barınma sorunu yaşamadım fakat barınma yeri arama, uygun yerler bulma sürecinde oldukça streslendim ve bunaldım. Açıkta kaldığım bir durum söz konusu olmadı” diyor. Hem salgın öncesinde hem de salgın döneminde her sene üniversitelerin açılmasına yakın yurt ve ev kiralarında oldukça artış olduğunu belirten Yılmaz, “Ben hep yurtta kalıyordum ve her sene de yurt değiştirdiğim için yurtların fiyatlarını genel olarak biliyorum. Her yurdum bir öncekine göre hep pahalı olmak durumunda kaldı. Şu anda da yurtta kalıyorum. Yurt odamda da sayısı az olan odayı tercih ettim. Bunun en büyük sebebi salgın elbette ama toplu bir yerde yaşamak da kolay bir durum değil” şeklinde konuşuyor.

“Verimli bir eğitim hayatı olmasa da verimli bir psikolojik rahatlama yaşadım” diyen Yılmaz, bu süreçte ders dışında kendini toparladığını, ailesine vakit ayırdığını, daha çok sosyalleştiğini onun dışında kendisiyle vakit geçirmenin, kendisini tanımanın ne kadar keyifli olduğunu gördüğünü söylüyor. Yılmaz, “Bilgisayar başında öğrencilik hayatı diye bir şeyin çok da mümkün olmadığını görmüş olduk bu süreçte. Ben bu dönem içerisinde derslerden çok verim alamadığımı fark ettim fakat bu süreçte ders dışında oldukça öğrencilik hayatımı dolu dolu geçirdiğimi düşünüyorum. Sadece ders olarak değil birçok aktiveye katılmak olsun, okuduğum şehirde ilgimi çeken her yeri gezmek olsun, hayal ettiğimden daha güzel geçtiğini söyleyebilirim. Kendi bölümümle ilgili hem yüz yüzeyken hem de online devam ederken birçok konferans, eğitim aldım ve sertifika edindim. Bu bir buçuk yıllık süreçte okuduğum şehirde daha çok yapmak istediğim aktiviteleri yapamamanın eksikliğini çok hissediyorum ama online süreçte de birçok daldan eğitim, sertifika aldığım için bu süreci de eğitimim açısından güzel değerlendirdiğimi düşünüyorum” diyor.

ÖNLEMLER YETERLİ

Okulunda alınan tedbirlere yönelik konuşan Yılmaz, “En basitinden sınıflar ikiye ayrılmak durumunda kaldı. Kalabalık yüz yüze eğitimden kaçınıldı. Derslerin çoğu online olarak devam etmekte. Hijyene daha çok dikkat edilmeye başlandı. Giriş çıkışlarda daha ayrıntılı tedbirler arttı. Aşı kartı, PCR testi zorunlu kılındı. Ben şu anki salgın şartına göre okulun yaptığı önlemleri yeterli buluyorum. Salgın devam ettiği için tam açmak ve açmamak arasında kalmaları normal” şeklinde konuştu.



Öğrenciye ev vermiyoruz

Emine Şule Dur:
İstanbul’da yaşıyor. Selçuk Üniversitesi’nde Reklamcılık okuyor. Salgın öncesinde KYK yurtlarında kaldığını söyleyen Dur, “Salgın sürecinde eve çıkma kararı aldım. Okulların açılma kararından sonra ev bakmaya başladığımızda emlakçıların “öğrenciye ev vermiyoruz” sözleriyle karşılaştık. Gösterdikleri evlerin birçoğu gerçekten çok kötü evlerdi ve kiraları ederinden fazlaydı. Eşyalı evlerin birçoğunda eşyaların kötü olduğunu gördük. Emlakçıyla aramıza bir tanıdık tutmasaydık büyük ihtimalle biz de ev bulamayacaktık ya da fahiş fiyatlardan bulduğumuz bir ev tutacaktık. Biz evi tuttuktan sonra ev kiralarına göz attığımız zaman ev kiralarının çok hızlı bir şekilde arttığını gördük” şeklinde ifade ediyor.
ÖZGÜVEN PROBLEMİM OLUŞTU

Uzaktan eğitim sürecinde psikolojik olarak olumsuz etkilendiğini söyleyen Dur, “Derslere kendimi çok veremedim. En çok zorlandığım dersler ise photoshop ve fotoğrafçılık dersleri oldu. Uzaktan eğitim sırasında motivasyonum iyice düştü. Çoğu zaman derslere girmek ya da ödevleri yapmak istemiyordum. Oysa bu bölümü isteyerek ve severek yazmıştım” diyor. Salgın döneminin ilk 6 ayı evden çıkmadığını belirten Dur, online şekilde kurslara katılıp kendini geliştirmeye çalıştığını ama sosyalleşemediği zaman kendini de geliştiremediğini ifade ediyor. Dur, bu durumdan dolayı da kendisinde özgüven problemi oluştuğunu dile getiriyor.


Tekrardan KYK yurdunda kalıyorum

Ahmet Çakar:
Van’da yaşıyor. İnönü Üniversitesi’nde Tıp okuyor. Salgından önce de KYK yurdunda kalan Çakar, okulunun yüz yüze eğitime geçmesiyle beraber tekrar KYK yurdunda kalmaya devam ediyor. Geçtiğimiz sene derslerinin uzaktan eğitim olmasına rağmen sınavlarının yüz yüze olduğunu belirten Çakar, “Van’dan Malatya’ya, final dahil toplam dokuz sınav için altı kere gidip geldim. Yüz yüze sınavlar için okula çağrıldığımız zamanlar yurt fiyatları zamlanmıştı. Şimdi de yurtta kalıyorum ve zamlandığını görüyorum” diyor. Çakar, uzaktan eğitim sürecinde olabildiğince dersleri takip etmeye çalıştığını ama her komitenin tüm derslerine katılamadığını belirtiyor. Çakar, “Çünkü dersler gerçek ders havasında ilerlemiyordu ki, kendi adıma benim için sosyal bir ortam bilgiyi, öğrenmeyi daha kalıcı hale getiriyor. Çünkü dijital bir ortamda ve izole bir şekilde odada tek başına ve sosyal anlamda en ufak bir şey yokken bir dersi ya da kompleks bir konuyu anlamaya çalışmanın, hem de bir buçuk sene gibi uzun bir zaman zarfında hep aynı şekilde devam etmenin insanın bilişsel fonksiyonlarına ters düştüğünü fark ettim. Burada sosyal ortamın değeri ortaya çıkıyor” yorumunu yapıyor. Yüz yüze eğitimle birlikte telafi çabası içerisinde olduğunu vurgulayan Çakar, mesleki yeterliliğini sağlamaya çalıştığının da altını çiziyor.

“Salgından dolayı zaman algım değişmişti” diyen Çakar, rutinlerin tekdüze ve sıradanlaşmış şekilde ilerlediğini söylüyor. Bu süreçte kendisine fazlasıyla vakit ayırdığını, İngilizce okuma pratikleri yaptığını ve kelime haznesini geliştirdiğini belirten Çakar, uyku ve alışkanlıklar üzerine de kitaplar okuduğunu ve birçok roman okuma şansı bulduğunu da dile getiriyor.


#Pandemi
#Ahmet Çakar
#Sıla Evmez
#Melek Akkaya
#Havva Sena Yılmaz
3 yıl önce