|

Pandeminin fendi modayı yendi

Pandemi çoğu insanın yaşamında görülen en büyük küresel değişimin itici gücü haline geliyor ve yeni tüketici tutumlarını oluşturuyor. Tüm endüstriler gibi moda endüstrisi de esneklik ve her şeyden önce yaratıcılık isteyen yeni bir geleceğe uyum sağlamak zorunda. Saint Laurent ve Tory Burch gibi ünlü moda evleri defileleri iptal edilirken; indirim, fuar ve moda haftaları takvimleri yeniden güncellenmeyi bekliyor.

Serap Cebeci
04:00 - 17/05/2020 Pazar
Güncelleme: 12:56 - 15/05/2020 Cuma
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Kısmen normalleşme sürecine girme hazırlıklarının yapıldığı şu günlerde AVM’ ler açılmalı mı açılmamalı mı tartışmaları süre dursun, alışveriş alışkanlıklarımızdan, hangi ürünleri satın alacağımıza, fiziki mağazaların geleceğinden, moda takviminin yenilenmesine kadar moda dünyasının kodları yeniden yazılacak gibi duruyor. Savaşlar, ekonomik krizler, salgın hastalıklar gibi olağan dışı durumlar insan davranışları ve endüstrilerin alışılagelmiş işleyişi üzerinde her zaman kalıcı değişiklikler yapmıştır. Koronovirüs pandemisi de çoğu insanın yaşamında görülen en büyük küresel değişimin itici gücü haline geliyor ve yeni tüketici tutumlarını oluşturuyor. Tüm endüstriler gibi moda endüstrisi de esneklik ve her şeyden önce yaratıcılık isteyen yeni bir geleceğe uyum sağlamak zorunda. Saint Laurent ve Tory Burch gibi ünlü moda evleri defileleri iptal edilirken; indirim, fuar ve moda haftaları takvimleri yeniden güncellenmeyi bekliyor.


ONLİNE ALIŞVERİŞİN YÜKSELİŞİ

Son 20 yılda teknolojinin akıl almaz hızıyla beraber hayatımıza giren .com alış veriş trendine birde korona kısıtlamalarının eklenmesi ile online alışveriş yüzde 30’larda artarken fiziki mağazacılık ise zor bir sürece girdi. Karantina sonrası dönemde de alış veriş ağırlıklı olarak bir e-ticaret etkinliği haline gelecek gibi duruyor. AVM’ler ve mağazalar online alışveriş ile mücadele ederken Corona Virüs önlemleri kapsamında alınan tedbirlerle bu ortamlar yeniden şekillenecek. Her yerde sosyal mesafe işaretleri olurken, maskeli satış elamanları ve kasiyerler, ortak alanların kapanması, mağazalara sınırlı sayıda ziyaretçi alınmasına kadar bir dizi önlem bu mekanların eski cazibesini kaybettirebilir.

Sadece alışveriş için değil sosyalleşmek, kalabalığın tadını çıkarmak, vitrin gezmek ve hafta sonu aktivitesi adına gidilen AVM’ ler yeni kısıtlamalarla beraber en azından Pandemi tamamen bitene kadar eski popüler günlerine kavuşamayacak gibi görünüyor. Uzmanlar Fiziki mağazacılığın tamamen yok olmasını yakın gelecekte ön görmezken, hayatta kalabilmeleri ve insanları mağazaya çekmek için online mağazacılıkta olamayan, daha uzmanlaşmış hizmetler sunmaları gerektiğini dile getiriyorlar.

Ürünlerin bütün özelliklerini, fonksiyonlarını üzerimizde görebildiğimiz akıllı aynalar, online ve offline’ın bir arada olduğu mağaza tasarımları, pratik mobil uygulamalar ve virtual showroom’lar da bu geleceğin parçası olacak. Fahiş kira fiyatları ve yüksek işletme bedelleri ile beraber fiziki mağazacılığın ayakta kalabilmesi için, çok kanallı, entegre bir parakendeye ağırlık vermek gerekebilir. Lüks ve özel ürün yapan markalarla beraber consept mağazaların, dokunmak ve fiziki olarak denemek isteyen tüketiciler açısından tercih edileceği belirtiliyor.. Buna rağmen yakın gelecekte online alışveriş kanalları olmayan markaların hayatta kalması çok olası gözükmüyor. Nitekim bu krizin kaybedeni de fiziksel mağazacılığa bel bağlamış, B planı olmayan geleneksel markalarken, kazananı Amazon, Alibaba gibi büyük online alışveriş platformları ve moda e-ticaret kanalları oldu.


DEĞİŞEN MODA RİTÜELLERİ

Moda fütüristleri pandemi sonrası her türlü trend ve veriyi analiz edip türlü senaryolar inşa etseler de moda endüstrisinin ne pahasına olursa olsun kazanma hırsı değişmediği sürece tüketicilerin farkındalıkları tek başına alışveriş alışkanlıklarımız da kalıcı değişiklikler oluşturmayacağı yönünde. Virüsün Çin’de oluşturduğu felaket haberlerine rağmen Batıda moda haftaları eksikliklerine rağmen maskeli katılımcıları ile şaşasından pek de bir şey kaybetmeden devam etti. Salgının başta İtalya’da modanın lüks moda merkezin olmak üzere Batıyı’da vurmasıyla, sektör mecburi bir yöne girmek zorunda kaldı. Milyon dolarlar harcanan 20 dakikalık show’lar, ekolojiye verilen zararlar ve daha nicesi salgınla beraber moda haftalarının sürdürülebilirliğini tekrar gündeme getirdi. Amerikan Voque’un editörü Anna Wintour’un dediği gibi “ her büyük kriz bizlere sistemi yeniden düşünme ve başlatma şansı verir.” Öngörülen değişimlerin tasarım aşamasından satış platformlarına kadar her aşamada görülmesi büyük olası. Günün her saati giyilen zamansız ve mevsimsel kriterlerden uzak tasarımlar, değişimin tasarım boyutunu yansıtacak. Moda Show’larının yerine ise markalar dijital sunumları ve tasarımcılarla canlı etkileşimleri deneyecek. Sonuç olarak markalar ve koleksiyonlar hakkında hikaye anlatımı gelişecektir. Showroomda misafir ağırlamaya bütçe ayıramayan markalar daha iyi showroom yazılımlarına yatırım yapacak. Daha önce online satışı reddeden lüks markaların, dijital alışveriş deneyimleri, rekabetçi servis kolaylıkları, kişiselleştirilmiş online stil danışmanlığı, online basın sunumları gibi başlıklar moda perakendesinin uzun zamandır konuşulan ama artık ertelenemeyecek geleceğini oluşturuyor.


20 MİLYAR GİYSİ ÇÖPE

Toplumsal tecrit, bize sadece tüketim alışkanlıklarımızı değil, satın alımlarımızın gezegen ve insanlık üzerindeki etkilerini değerlendirmek için de zaman verdi. Moda endüstrisi her yıl 100 milyar giysi üretiyor ve yaklaşık 80 milyarı satılıyor. Kalan 20 milyarı ise imha ediliyor ya da çöpe dönüşüyor. Ekolojiye daha az zarar veren, tekstil işçisinin refahını sağlayan, hızlı tüketimin dünyaya verdiği zararlara daha duyarlı, sürdürülebilirliği esas alan 2.7 Trilyon dolarlık bir endüstrinin temelleri pandemi döneminde daha da sağlamlaşacak gibi duruyor. Salgınla beraber gelen ekonomik yavaşlama cüzdanlarımızı da etkiledi. Daha sıkı bütçelere nasıl daha iyi giyinebilirim? Değerini kaybetmeyen kaliteli zamansız parçalar neler olmalıdır? soruları bütün moda severlerin aklını kurcalıyor. 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre, ortalama giyim eşyası elden çıkarılmadan önce sadece yedi kez giyiliyor. Bunca zaman sahip olduğumuz ve belki 1-2 kez giydiğimiz giysilerimizi elden çıkarmak yerine, farklı kombinler ve aksesuarlarla nasıl güncelleyebiliriz sorusuna kafa yorabiliriz.

ANTİ-MİKROBİYEL GİYSİLER

Bir çok amaca hizmet eden, yeniden satılabilen, dayanıklı, sağlıklı, kullanışlı ve en önemlisi sürdürülebilir ürünler modanın yeni trend topikleri. Pandemi ile gelen hijyen, sağlık ve sağlıklı yaşam konusunda ki yüksek farkındalık ile; anti-mikrobiyal, anti-kirlilik, kendi kendini temizleme ve iyileştirme özelliklerine sahip kumaş araştırmaları AR-GE bütçelerinden en büyük payı alacak. Vücut ısımızı, kalp atışlarımız ve kan şekerimizi düzenli olarak kontrol eden ve bunu doktorunuza bildiren çok çeşitli fonksiyonlara sahip nanoteknolojik giysiler görsel trendlerin önüne geçecek gibi duruyor. Yumuşak doğal yün, pamuk veya tensel kumaşlar sağlamlık ve konforu bir araya getirirken, yüzü koruyan maskeli tasarımlar da korunma iç güdüsünü tatmin eden yaklaşımlar olarak tasarımcı eğilimlerini şekillendirecek. Tabir yerindeyse gören, duyan, hisseden, komut veren ve enerji üreten elbiseler tüketici seçimlerini sağlık ibresi yönüne çevirecek.
#Moda
#Pandemi
#Koronavirüs
4 yıl önce