|

Petır Mateev’in Osmanlı topraklarındaki anıları

Petır Mateev’in anıları Bulgaristan’da 2017 yılında yayımlandı. Mateev’in hatıraları arasında İstanbul ve Anadolu önemli bir yerde bulunuyor. Bulgar bir aydın olan Petır Mateev’in hatıraları eşliğinde İstanbul’a oradan Anadolu’ya doğru uzun bir yolculuğa çıkıyoruz.

04:00 - 15/01/2021 Cuma
Güncelleme: 13:24 - 15/01/2021 Cuma
Yeni Şafak
Petır Mateev
Petır Mateev
R. RUVEYDA OKUMUŞ

Bulgarca’dan çok sayıda çeviri eseri bulunan Hüseyin Mevsim, bu defa Bulgar aydın Petır Mateev’in (1850-1943) anılarını Türkçeye kazandırdı. Petır Mateev, hayatının son yıllarında kaleme aldığı ve 2017’de Bulgarca olarak Sofya’da yayımlanan hatıraları, -1860’lardan 1904’e Osmanlı topraklarında geçen yılları- bu kitabın konusunu oluşturuyor. Kitapta Mateev’in Malta Adası’ndaki İngiliz Protestan Koleji’nden Robert Koleji’ne uzanan öğrencilik yıllarına, İstanbul’da aldığı resmî görevlerden doğuya yaptığı ilginç seyahatlere, Osmanlı idaresinde önemli mevkilere gelen Bogoridi sülalesi ve Aleko Paşa’dan Edirne’deki faaliyetlerine kadar pek çok önemli başlık yer alıyor. Petır Mateev’in sade ve akıcı bir üslupla Türkçemize aktarılan hatıraları okuyucuyu 19. yüzyıl Osmanlı dünyasına götürüyor.

Petır Mateev, 1850’de Kazan’da tüccar bir ailede dünyaya gelir. Dedesi ve babası İstanbul’da Bulgar ticaret erbabının yer aldığı Balkapan Han’da ticaretle uğraşmaktaydı. 1861’de henüz 11 yaşında, babası onu Malta adasındaki İngiliz Protestan Koleji’ne gönderir. Burada kaldığı dört yıl boyunca İngilizceyi ana dili gibi öğrenir. 1864’de Kolej’in kapanması üzerine Petır Mateev İstanbul’a dönmek ister. O esnada Malta Adası’nda kolera salgını baş gösterince Çanakkale açıklarında vapurda on gün karantinada kalır. İstanbul’da da koleranın tesiri şiddetle devam ederken Petır Mateev iki dayısını koleradan kaybeder. Mateev, İstanbul’a gelince Robert Kolej’de eğitimine devam eder. Talebelik yıllarında Amerikan Protestan misyonerlerinin faaliyetlerinden etkilenen Mateev’in onlarla yakın ilişkisi uzun yıllar sürecektir. 1869’da Robert Kolej’den mezun olduktan sonra Dr. Albert Long’un referansıyla İstanbul’daki İngiliz Posta İdaresi’nde çalışma hayatına atılır ve Pera’da bir İngiliz ailenin yanında kalmaya başlar.

MATAEEV ANADOLU’DA


Maceracı bir ruha sahip olan Petır Mateev, İngiliz Posta İdaresi’nde çalışırken uzak ülkelere seyahat etme ve yeni yerler görme arzusundadır. Nihayet 1875’de bu isteğini gerçekleştirme fırsatını yakalar. İstanbul’dan Bağdat’a atla bir seyahate çıkmak için yanına yol arkadaşı arayan bir İngiliz asilzade kadına refakat etmeyi kabul eder. Petır Mateev ve İngiliz madam İzmit, Ankara, Eskişehir, Afyon, Kütahya, Konya’ya kadar yardımcısız ve kılavuzsuz oldukça zorlu bir yolculuk geçirir. Bu arada Anadolu’daki kıtlık, kimi zaman yol güvenliğinin olmaması seyahatlerini olumsuz etkileyen faktörlerdendir. Konya’dan itibaren yolcuklarına bir Ermeni kılavuz ile devam ederek Karaman’a oradan da Mersin’e ulaştıklarını anlatan Mateev, birkaç gün Beyrut’a gidecekleri vapuru beklerken Kıbrıs Adası’nı görme imkânı bulduklarını aktarır. Kıbrıs Adası’nda kiliseden camiye çevrilmiş olan Ayasofya’yı ve liman şehri Larnaka’yı gezdikten sonra buradan vapurla Beyrut’a ulaşırlar. Petır Mateev, Beyrut’ta yol arkadaşı madamla ayrılır ve tekrar İstanbul’a döner.

YAKINDOĞU’DA ARKEOLOJİK GEZİLER

Matev’in Anadolu’nun bir ucundan diğer ucuna çıktığı bu ilk ve zorlu seyahat tecrübesi belki de farkına bile varmadan onu başka maceralara sürükleyecektir. Ertesi yıl 1876’da British Museum’dan meşhur arkeolog Dr. George Smith İstanbul’a geldiğini öğrenir. George Smith’e Musul’daki Ninova harabelerinde yapmayı düşündüğü kazı faaliyetlerinde kendisine yardımcı olacak kişi Petır Mateev’den başkası değildir. Yeni yerler görmek ve bilmediği ülkelere seyahat etmek arzusunda olan Mateev, George Smith ile Mart 1876’da İstanbul’dan İzmir’e oradan da vapurla İskenderun’a geçer. Bu arada Petır Mateev’a, yerel idare nezdinde bir İngiliz olarak daha kolay hareket edeceği İngiliz konsolosluğunca tavsiye edilmesi üzerine, kendisi Peter Mathewson adını benimser.

Fırat boyunda yol alırken eski Hitit başkenti Karkamış’ta Hitit harabelerini ve kadim Ur şehrinde British Museum adına yapılan kazıları inceleme imkânı bulurlar. Ardından Mateev, Harun Reşid’in ve bin bir gecenin şehri dediği Bağdat’ta, Babil medeniyetine ait çivi yazılı tabletleri bir antikacıdan satın alınarak Londra’ya British Museum’a gönderirler. Ardından Ninova’da Asur medeniyetine ait harabeleri dolaşırlar. Dr. Smith’in yakalandığı dizanteri sonucu Halep’te vefat etmesi üzerine Petır Mateev İstanbul’a döner. Petır Mateev, Dr. Smith ile çıktığı bu arkeolojik seyahatle Halep’ten Karkamış’a, Bağdat’tan Kurna’ya, Musul, Mardin, Diyarbakır, Urfa ve Birecik’ kadar bütün Yakındoğu coğrafyasını görme imkânı bulmuştur.

Petır Mateev, İstanbul’a döndükten sonra İngiliz Frank Acudamore’un şefliğinde oluşturulan ilk Türk posta telgraf idaresinde çalışmaya başlar. Çok geçmeden Nisan 1877’de Osmanlı-Rus Savaşı’nın çıkması üzerine payitahtta can güvenliğinin olmadığını düşünerek posta idaresindeki görevinden ayrılıp İngiliz dostlarının yardımıyla İstanbul’dan vapurla Trieste’ye gider. Buradan da savaşta Bulgar milleti için görev almak gayesiyle Bükreş’e geçer. Ancak uzun zamandır Bulgar ortamı ve meselelerine yabancı kalması sebebiyle aceleci tavırları Rusları şüphelendirince İngiliz casusu olduğu düşünülerek tutuklanır. Bir süre Bükreş’te hapiste kaldıktan sonra bir şekilde serbest kalır. Bu arada Osmanlı- Rus Savaşı’nın da sona ermesiyle yeniden İstanbul’a gelir. 1897’da Sofya’ya konsolos tayin edilen İngiliz diplomat W. Gifford Palgrave’nin sekreteri sıfatıyla memleketine döner. Kısa bir süre sonra Sofya Posta Telgraf kurumunun şefliğine getirilir. 10 Ekim 1879’da Filibe merkezli Şarkî Rumeli vilayetinde vali Aleko Paşa’nın kançılaryasında göreve başlar. 1881’de Aleko Paşa’nın hususi kâtipliğine ve 1884’de ise özel kalem müdürlüğe getirilir. Bulgaristan’da çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1897’de Bulgar ticari temsilcisi olarak Edirne’ye tayin edilir. Mateev, sivri mizacından ötürü Edirne valisi Arif Paşa ile sık sık ihtilafa düşer. 1904’de de Bulgar hükümeti tarafından Sofya’ya alınır. Hatıralarında bu görevindeki faaliyetlerinden, Edirne’deki Ayasofya cami ve diğer tarihi eserler ile Edirne’deki Bulgarlardan etraflıca bahsetmektedir.

Petır Mateev’in Osmanlı idaresindeki görevlerini ve doğuya yaptığı maceralı seyahatlerini anlattığı hatıraları Osmanlı son dönem tarihine ışık tutması bakımından oldukça önemli bir eserdir.

#Osmanlı
#Petır Mateev
#Dr. Albert Long
3 yıl önce