|

Said Halim Paşa Külliyatı yeniden

Bugüne kadar defalarca basılan Said Halim Paşa Külliyatı ilk defa hem Arap hurufatıyla hem de Latin harfleriyle bir arada yayımlandı. Vahdettin Işık’ın yayına hazırladığı, lügat ve kısmen notlar eklediği kitap İttihat ve Terakki içerisinde bir devlet adamının mensup olduğu dünyaya getirdiği eleştiri ve teklifleri yeniden görmemize imkân sağlıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 15/03/2019 Cuma
Güncelleme: 10:23 - 14/03/2019 Perşembe
Yeni Şafak
Said Halim Paşa
Said Halim Paşa
YAKUP ÖZTÜRK

Dedeleri, Konya’dan Kavala’ya nakledilen bir Türk ailesinin ferdi olarak 1864’te Kahire’de doğan Said Halim Paşa, Prens Halim Paşa’nın en büyük oğludur. İsviçre’de uzun yıllar kalarak siyaset tahsili görmüş, İstanbul’a dönerek II. Abdülhamid tarafından Şûrâ-yı Devlet azalığına görevlendirilmiştir. Rumeli Beylerbeyliği rütbesiyle devlete hizmetler ettiği sırada yalısında zararlı evrak ve silah bulundurduğu iddiası ile saraya jurnallenmiş, bu hadise üzerine kendi içerisine kapanarak kitap okumakla, eski İslam ve Osmanlı eserlerini tetkik etmekle meşgul olmuştur. 1903’te Jön Türklerle ilişkisi olduğu ileri sürülerek İstanbul’dan uzaklaştırılmış, İngiliz ve Fransız elçilerinin himayet tekliflerini reddederek kardeşi Abbas Halim Paşa ile birlikte Mısır’a gitmiştir. 1905’te, Paris’te Jön Türklerle irtibata geçmiş, onlara maddî ve fikrî yardımda bulunmuştur. Meşrutiyet’in ilanının ardından çeşitli kademelerde görev yaparak Hariciye Nazırı olmuştur. Mahmud Şevket Paşa suikastından sonra kendisine sadrazamlık makamı tevdi edilmiştir. İttihat ve Terakki’nin kongrelerinde iki defa teşkilatın genel başkanlığına seçilmiştir. Ancak Talat Bey’le aralarının açılmasından dolayı daha erken tarihlerde istemesine rağmen sadaret makamından rahatsızlığını sebep göstererek ayrılmıştır. Edirne’nin geri alınmasında önemli adımlar atmış, kapitülasyonların gittikçe ağırlaşan tesirini görerek asırların sorununu ortadan kaldırmış, buna son vermiştir. I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin ittifak anlaşması onun yalısında imzalanmıştır. Fakat, savaşa Osmanlı Devleti’nin dâhil olmasını gerektirecek hadiselerin ve savaşa girme kararının kendi iradesi dışında olmasından dolayı istifa etmiş, padişahın ısrarı ile istifasını geri çekmek durumunda kalmıştır. Mondros Mütarekesi’nden sonra “Ermeni kırımı” sorumlusu gösterilerek divanda sorgulanmış, 1919 Mayıs’ında İngilizler tarafından önce Mondros’a sonra Malta’ya sürülmüştür. 1921’de serbest kalan Paşa, sakıncalı olduğu gerekçesiyle İstanbul’a dönememiş, Roma’da bir konak kiralayarak İtalya’ya yerleşmiştir. 6 Aralık 1921’de konağın önünde Ermeni Arşavir Şıracıyan tarafından “şehit” edilmiştir. Naaşı İstanbul’da, II. Mahmud haziresinde, babasının kabri yanında toprağa verilmiştir.

İTC’NİN BATICI
KARARLARINA ENGEL OLDU

Said Halim Paşa Meşrutiyet yılları içerisinde İttihat ve Terakki’nin idareciliği gibi üst kademelerde vazife almış olsa da daima hayırla yâd edilmiş, devrin ağır havasında İslam temelli tekliflerle devletin bekasını mesele görmüş bir devlet adamıdır. Vahdettin Işık’ın vurguladığı üzere o, İTC’nin batıcı kanadının laik reformlarını engelleyen bir isimdir. Bu reformların hayata geçirilmesinin önündeki engelin Paşa olduğunu gösteren iki önemli yasal düzenleme vardır. Şeriat mahkemelerinin usulleri üzerine kararnâme, yargı organlarının birleştirilmesine yöneliktir. Diğeri, Osmanlı aile hayatında şeriatın hükümlerini ciddi ölçülerde azaltmayı hedefleyen Yeni Aile Kanunu’dur. Bu kararnâmeler, Paşa, sadaretten ayrıldıktan sonra ancak hayata geçirilebilmiştir.

Osmanlı Devleti Tanzimat’ı ilan ederek batı halkasına dâhil olduğunu iddia ettiğinden bu yana batılılaşmanın biçimi ve usulü hakkında birtakım düşünce hareketleri meydana gelmiştir. Osmanlı kalmak, batıcı olmak, İslam medeniyetini esas ittihaz etmek, Türkçülük inşası gibi birbirinden farklı, kimi zaman iç içe geçen adımlar atılmıştır. Said Halim Paşa da meşrutiyetin idarecilerinden biri olmasının yanında ortaya koyduğu eserleriyle mütefekkir kimliğe sahip bir isimdir. Batıyı bilen, İslam terbiyesiyle yetişmiş devri içinde nadir kimselerdendir. Buhranlarımız adıyla yaygınlık kazanan külliyatında devletin idamesi için derinlikli bir harita tesis etmiştir.


ÇÖZÜM: İSLAMLAŞMAK

Vahdettin Işık’ın, paşanın düşünce dünyasını hülasa ettiği giriş yazısından da takip edileceği üzere Said Halim Paşa, batının tecrübesini aynen ikame etmeyi düşünenlerin tamiri imkânsız hatalara düşeceği görüşündedir. Çözümü, İslamlaşmakta gören paşa, bunu yürürlüğe koyarken zamanın ve muhitin ihtiyaçları doğrultusunda İslam’ın tefsir edilmesi gerektiğini iddia eder. Bu tefsir içerisinde maddî bozukluğu giderecek ilim ve fenden beslenmek de vardır. İlmin milliyeti olmadığını düşünerek ondan istifa etmenin zaruretinden söz açar. Her meseleyi batılı bir bakışla gidermeye çalışanlara ıslahı değil, tadilatı gösterir. Fıkh-ı şerif, buhrana saplanan devletin kurtuluşu için bir reçetedir. Devleti esas ittihaz eden Said Halim Paşa, onu yöneten bir aklın olması gerektiğini ancak bu aklın şeriata uygun hareket etmesini, halkının hürriyet ve eşitliğine saygı duymasını, yardımlaşma ve dayanışmayı yaygınlaştırmasını gerekli görür. Tıpkıbasım ve çeviriyazı ile Said Halim Paşa Külliyatı, ilim dünyasına sunulmuş bir çalışmadır. Vahdettin Işık, paşanın sair eserleri hakkında da malumat vererek yeni çalışmaların gerekliliğine işaret etmektedir.

#​Said Halim Paşa
5 yıl önce