|

Sekülerizm içimizde mi?

Prof. Dr. M. Fatih Andı’nın kaleme aldığı Akrebi Kuyruğundan Tutmak, toplumsal değişimi, şehrin ruhunu, Türk şiirinin nasıl okunması gerektiğini ve daha birçok konuyu, hep içimizdeki akreplerin bizleri batılılaşma uğruna güdük bıraktığı hasletlerimiz bağlamında ele alıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 12/09/2018 Çarşamba
Güncelleme: 18:27 - 11/09/2018 Salı
Yeni Şafak
Prof. Dr. M. Fatih Andı’nın kaleme aldığı Akrebi Kuyruğundan Tutmak isimli kitap Ketebe Yayınları'ndan çıktı.
Prof. Dr. M. Fatih Andı’nın kaleme aldığı Akrebi Kuyruğundan Tutmak isimli kitap Ketebe Yayınları'ndan çıktı.

EMİN BİLGE

‘Akrebi Kuyruğundan Tutmak’, modernizm kisvesiyle seküler bir hayat anlayışının kapımızdan içeri nasıl da kolayca girebildiğini gözler önüne seriyor. Prof. Dr. M. Fatih Andı’nın kaleme aldığı kitap toplumsal değişimi, şehrin ruhunu, Türk şiirinin nasıl okunması gerektiğini ve daha birçok konuyu, hep içimizdeki akreplerin bizleri batılılaşma uğruna güdük bıraktığı hasletlerimiz bağlamında ele alıyor. Ketebe Yayınları’ndan çıkan ‘Akrebi Kuyruğundan Tutmak’ kitabın kapağı aralandığı andan itibaren tüm kusurlarımızı görebildiğimiz bir aynayla bizi karşı karşıya bırakıyor.

Akrebi Kuyruğundan Tutmak, Sezai Karakoç’un Yitik Cennet’inin, insanın üzerinde soğuk duş etkisi yapan cümlesiyle başlıyor: “Âdem’le Havva’nın Cennet’te öncesiz sonrasızmışçasına mutlu bir hayatı yaşadıkları zaman gibiydi hayatımız, Batının soluğu bize gelmeden önce.” Daha ilk cümleden yakalıyor kitap okuru. Meseleye sadece batının kültürünü ruhumuza zerk edişi nazarından bakmıyor yazar ve esas noktaya geliyor Karakoç’un tespitiyle; “Bence daha önemlisi dışarıdan gelen Şeytan’ın çağrısını dinleyen bir kulağın hemen içeride hazır oluşuydu.”

DEĞİŞİME AYAK UYDURMAK BAŞKALAŞMAK DEMEK DEĞİL

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir klişesinin arkasına sığınan, giderek dünyevileşen ve kendimizi unutturan bir dünya, şeytanın senaryosundan başka bir şey değil. Prof. Fatih Andı bu senaryoların edebiyatta, şiirde, siyerde, toplumsal olaylarda nasıl realize edilmeye çalıştığını ortaya koyuyor. İçi boşaltılmış, sığlaştırılmış başka bir deyişle popülerize edilmiş her şeyde karşımıza çıktığını söylüyor. Edebiyat metinlerine, Althusser’in deyimiyle “masum okuma yoktur” zaviyesinden bakacak olursak, değişime ayak uydurmak değişim rüzgarına kapılıp inançlara varıncaya kadar başkalaşmak değil, hak yolda yürümenin formüllerini çözmek şeklinde değerlendirebiliriz. Yani değişmek, yozlaşmak-‘yok’laşmak değil Necip Fazıl’ın dediği gibi Mutlak Hakikat’i arama yolunda ana gayemiz olmalıdır.

SANAT VE AHLÂK

‘Akrebi Kuyruğundan Tutmak’ta Prof. Dr. M. Fatih Andı toplumsal meselelere ışık tutmuş. Yazar, “Sanatın belirleyici ölçütleri arsında ahlakilik vasfı da var mıdır?, Toplumun ahlâk anlayışı, sanatkârın özgürlüğünü ve eser ortaya koyma sürecini belirlemeli midir?” gibi sorular sorarak sanat-ahlak ilişkisini toplumsal bağlamda ele almış. “Sanatın temel ilkesi estetik olma, yani güzelliktir. Ahlâk ise toplumsal platformda ‘iyi’nin peşindedir. Sanat, ahlâkı sınırlayamadığı gibi, ahlâk da sanatı sınırlamamalıdır.” diyen Andı bu iki alanın birbirini sorgulayabilmelerinin de önünü açmış ve kavramların birbirinin alternatifi gibi algılanmaması gerektiğinin altını çizmiş.

HZ. PEYGAMBER’İ ANLAMAK VE ANLATMAK

Yazar sadece ülkemizde değil tüm İslam âleminin kanayan en büyük yarasına da parmak basmış. Ümmi ve sünni bir hayatı idrak edip yaşayamadığımız modern edebiyatta, Hz. Peygamber’i anlatmada da ciddi hatalara düşüyoruz. Tabii önce anlamak sonra anlatmak gerek. Prof. Andı, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hayatını anlatan eserlere ihtiyatla siyer adlandırmasını koruyarak haklı eleştiriler getiriyor. Peygamberimiz’in hayatını popüler kültürün bir malzemesi haline getirme çabalarının yanlışlığına dikkat çekiyor. Roman yazar gibi siyer yazılamayacağını da ekleyen Andı, popüler siyer ürünlerinde dil, uslûp ve estetik sorunlarına değiniyor. Özellikle de “Kutlu Doğum Haftası”nın popüler ürünler üretme aracı haline dönüştürülmesine tepki gösteriyor. “Efendimiz’in doğduğu gece Mevlid Gecesi olarak kutlanılagelmiş, ancak bu gecelerde onu ve hayatını anlamaya, bilmeye yönelik sohbet ve vaazlar, salâtu selâmlar yapılmış… Ama bugünün Kutlu Doğum haftaları böyle değil. Böylesi bir haftayı ihdas niyet ve gayesi halisâne ve iyi karşılanmalıdır. Ancak bu adabı muhafaza etmek şartıyla… Aksi takdirde bu haftalar popüler kültür hayatı içinde “etkinlik” günlerine dönüşmektedir. Bunun ise Hristiyanların Noel haftası etkinliklerine benzemesinden korkulmalıdır ki gidişat bu minval üzeredir.”

İNSANLIK İÇİN RAHMET VAKTİ

İstanbul için iftar vakti… Ramazan aylarında ne de çok duyduğumuz veya TV’lerden duyduğumuz bir spot değil mi? Ramazan sadece iftar demek sanki. Yani sadece yemek, içmekle alakalı folklorik bir etkinlik ayı. Maalesef tahkiki imanı, taklidi imana tercih etmediğimiz sürece bu anlayış artarak devam edecek. Prof. Dr. M. Fatih Andı kitapta, ruhen bedenen, madden, manen ve alenen insanlık için bir rahmet ayı olan Ramazan’ı bir gastronomi festivaline dönüştürmenin yanlışlıklarına parmak basıyor. Bu aya özel olarak üretilen ürünlere özel olarak hazırlanan reklam kampanyalarından tutun da sahne gösterilerine kadar yozlaşmış bir anlayışta sunulan etkinliklere kadar... Ramazanın anlamını ve algısını bu şekilde kabullenmek “modernizmin” ve “sekülerizm”in ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey olmadığını anlatan Andı, oruç ibadetinin idrakinin ve icrasının şeklinin Rabbimizin belirlediği doğrultuda yapılmasına özen göstermek gerektiğini söylüyor.

ELİ KALEM TUTANIN VEBALİ: 15 TEMMUZ

Her şerde bir hayır vardır… 15 Temmuz ihanetini bu topluma reva görenlerin müstahakkını Allah verecektir. Zira 7’den 70’e her Müslüman Türk’ün bu ihanete karşı göstermesi gereken tepki boyunun borcudur. Yazar kitabın sonunda “15 Temmuz Bayrağını Sanat ve Edebiyatta Dalgalandırma” başlıklı bir yazı kaleme almış. 15 Temmuz’daki halkın birliği ve dirliğini, 15 Mart Çanakkale destanındaki şanlı direniş ve azim emperyalizme karşı nasıl üstün gelişine benzetmiş. “Bu şehadet ve celâdet gecesinin” , “fetanet ve dirayet gecesine” dönüştürmenin vebalini de eli kalem tutan tutanların boynuna yüklemiş.


#M. Fatih Andı
#Akrebi Kuyruğundan Tutmak
#Ketebe Yayınları
6 yıl önce