Geçtiğimiz hafta Teşvikiye Camii’nin arkasındaki Teşvikiye Fırın Sokak’ta geleneksel sanata gönül vermiş farklı yaş gruplarından büyük bir kalabalık sergi için toplandı. Biriz Sanat Galeri ise bu önemli serginin ev sahibiydi.
“Hasan Çelebi ile Türk Hat Sanatına Bİr Bakış- Ustalar, Talebeler” adını taşıyan bu hat sergisi 16. Yüzyıldan günümüze birbirinden değerli hat ve tezhip ustasının eserlerinden oluşuyor.
Küratörlüğünü Sanat Tarihçi Mert Yüksel’in yaptığı sergi Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde eserler vermiş sanatçıları biaraya getiriyor. Sergiyi gezerken aynı zamanda bir geleneğin ustadan çırağa yüzyıllar boyu nasıl intikal ettiğine de şahitlik ediyorsunuz.
DÜNÜN VE BUGÜNÜN SANATÇILARI
25 hattatın 60’a yakın nadide eserinin yer aldığı sergi isminden de anlaşıldığı gibi hattat Hasan Çelebi onuruna açıldı. Günümüzde yaşayan en önemli hat sanatçılarından olan Şeyh-ül Hattatin mertebesinin yetkin ismi Hasan Çelebi ile hat sanatının ustalarını anmak, dönemin hattatlarını buluşturmak düşüncesiyle yola çıkılan serginin bir başka amacı da geleneksel sanatın pek de ilgi görmediği bir semtte sevgi ve ilgiyi artırmak. Sergide; Hüsameddin Zerrinkalem, Mahmud Celaleddin, Şanizade Mehmed Ataullah Efendi, Said Efendi, Kamil Akdik, Aziz Rufai Efendi, Mehmet Nuri Sivasi, Mustafa Halim Özyazıcı, Kamil Ülgen, Macid Ayral, Kemal Batanay, Hamid Aytaç, Emin Barın, Ali Alparslan, Hasan Çelebi, Hüseyin Kutlu, Fuat Başar, Fevzi Günüç, Ali Toy, Davut Bektaş, Hilal Kazan, Erol Dönmez (Abdülhadi), Ferhat Kurlu, Muhammet Mağ ve Cemali Gündoğdu‘nun eserleri yer alıyor. Son yılların en kapsamlı çalışmalarından biri olarak anacağımız bu sergiyi Pazar günleri hariç haftanın altı günü 13 Nisan 2019 tarihine kadar her gün 11.00- 18.30 arasında ziyaret edebilirsiniz.
Hem yazdı hem yetiştirdi
1937 yılında Erzurum’un Oltu ilçesinin İnci köyünde doğan Hasan Çelebi çocukluk yıllarını şöyle anlatır: “İkinci Cihan Harbi’nin her tarafı kavurduğu dönem. O yıllardaki köy hayatını düşünün, yol dahi yok. Okumak için Mushaf bulamıyorduk. Fakr u zaruret içinde yaşayan insanlardık. Sadece Erzurum’a değil ülkenin tamamına yokluk hâkim. Bir de yasaklar var ki, yokluklardan beter sıkıntılar doğurdu bizler için.” Anadolu’nun bir çok yerinde olduğu gibi İnci köyünde de okul ve öğretmen yoktur. İlim ve irfan sahibi bir şahsiyet olan Yusuf Altaş, o dönemde yayımlanan Köroğlu ve Köylü gazetelerini muntazaman köye getirip halk istifade etsin diye meydanda duvarlara asmaktadır. Kağıda ve kaleme karşı aşırı bir sevgisi olan Çelebi, bu gazeteler vasıtasıyla kendi gayretleriyle okumayı öğrenir. 1946′ nın Ocak ayında ilk defa köyde “hafızlık cemiyeti” tertip edilir. Altı çocuk, Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiş, onlara köyde büyük bir kutlama yapılmıştır. Okula gidemeyen Çelebi, bu merasimden çok etkilenir ve dayısından Kuran-ı Kerim öğrenmeye ve hafızlığa başlar.
ÜÇ ÖNEMLİ HOCAYLA YOLA ÇIKTI
1954’te İstanbul’a gelir ve önemli hocalardan dini dersler alır ve 1956 yılında Mihrimah Camii’nde müezzin olarak göreve başlar. 1960 ihtilalinde Erzurum’a geri döner ve üç yıl Artvin Yusufeli’de imamlık yapar. 1963’te yeniden İstanbul’a döner ve çeşitli camilerde görev yapar. Çocukluğundan itibaren okuma ve yazmaya meraklı olan Hasan Çelebi dönemin en ünlü hattatlarından Hamit Aytaç ile tanışır ve bu tanışmadan sonra hayatının seyri değişir. Aytaç hat dersi almak izteyen Çelebi’yi talebesi Halim Özyazıcı’ya yönlendirir ancak derslere başladıktan dört ay sonra Halim Efendi bir trafik kazasında hayatını kaybeder. Tekrar Hamid Aytaç’a utana sıkıla teklifte bulunur Hamit Aytaç’ın bu defa talebesi olur ve altı yıl sonra icazetini alır. 1966 senesinde merhum Kemal Batanay’la da ta’lik ve rik’a dersleri alıp ondan da icazetle ödüllendirilir. Bugün onlarca öğrenci yetiştiren hem yurt içinde hem yurt dışında sayısız sergi açan Hasan Çelebi Şeyh-ül Hattatin olarak anılmaktadır.
