|

Suçtan geriye Ayaz’lar kalıyor

Çevre baskısıyla işlenen kadın cinayetlerini konu alan Dersu Yavuz Altun imzalı “Ayaz” vizyona girdi. Şiddet olaylarında asıl mağdurun çocuklar olduğunu söyleyen Altun, “Cinayet haberi duyduğumda geride kalan çocuk var mı diye bakıyorum. Ayaz, işte o çocukları temsil ediyor” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 20/11/2017 Pazartesi
Güncelleme: 02:27 - 20/11/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Dersu Yavuz Altun
Dersu Yavuz Altun

Kadın cinayetleri ve sonrasında geride kalan çocukların dramına odaklanan “Ayaz” vizyona girdi. Dersu Yavuz Altun imzalı film, 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Dayanışma Günü'nden önce seyirciyle buluştu. Başarılı yönetmen, 2007 tarihli ilk filmi “Münferit”te de kadına şiddeti konu almıştı. Topluma karşı sorumluluk sahibi bir yönetmen olan Altun ile hem yeni filmini hem kadına karşı şiddeti konuştuk.

* Senaryoyu 10 yıl önce Üstün Dökmen’le birlikte katıldığınız cezaevindeki sosyal sorumluluk projelerinden birindeki mahkumun sözlerinden ilhamla kaleme almışsınız. Neydi söyledikleri?

Sincan Cezaevi’nde cinayet, yaralama suçlarından içerde olan mahkumlarla kadına şiddet hakkında görüştüm. Genel itibarıyla pişmanlık vardı tabii. Bir tanesinin sözleri beni çok etkiledi: ‘Ben birini vurdum zannettim ama aslında kendimi de vurmuşum, sonrasında babam yaşananlar yüzünden kalp krizi geçirdi öldü. Onu da vurmuşum. İki çocuğum yuvaya gitti, onları vurmuşum yani geride kalan herkesi vurmuşum.’ Buradan yola çıkarak “Ayaz”ı yazmaya başladım ve kaynak arayışı, hazırlık derken çekimlere 10 yıl sonra başlayabildik.


DİLİ HAFİF OLAMAZDI

* Neden bu konuya yöneldiniz?

İnsan sevgisine önem veriyorum. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada insanın özünün iyi olduğuna inanıyorum ve insanları düzeltmemiz gerekiyor. Erkeklerle kadınlar arasında bir iç savaş varmış gibi görünüyor. Ekim ayının verilerine göre 40 tane kadın yaşamını yitirmiş. Ek olarak birçok taciz, tecavüz olayı... Bazı ülkerlerde iç savaş var bu kadar öldürülen insan yok. Devlete, din adamlarına olduğu gibi sinemacılara da iş düşüyor. Bu filmi yaparken de gişe veya paradan çok benim canımı ne yakıyor diye düşündüm. Bugün gazeteleri okuduğumda kadın cinayetleri görüyorum ve artık hemen geride kalan çocuk var mı diye bakıyorum. “Ayaz” o çocukları temsil ediyor. İnsanlar geride kalanları da düşünmeli. Böyle bir olay olduğunda akıllara filmdeki sahneler gelecek.

* Kadına şiddet ağır bir konu. Sizin perdeye aktarımınız da aynı şekilde sert olmuş. İnsanlara şok mu yaşatmak gerekiyor?

Özellikle şok yaşasınlar diye bir çabam olmadı ama bu ağırlıkta bir hikayenin biçimi ve dili daha hafif olamazdı. Yani bunu biraz yumuşatmak ya da mizahla, ironiyle hafifletmek konunun hakkını vermemek anlamına gelirdi. Bu dozda olması gerekiyor ki içsel olarak seyirci o sorgulamayı yaşasın. Filmde sadece suçu anlatmıyoruz. Bütün ilişkiler, sebeplerin de dahil olduğu şekilde suç oluşuyor. Dolayısıyla parçası olduğumuz toplumda olumsuz giden her şeyde payımız var. Bunu olumluya dönüştürecek olanlar da bizleriz. Bu hissedilsin istedim, onun için de o gerilim ve şiddet gerekiyordu.

  • İnsana inanmak zorundayız
  • *Toplumun sanat ile değişebileceğinden umutlusunuz yani...
  • Başka şansımız yok ki. Alternatifi intihar etmektir. Yani en kötü koşullarda bile mutlu olmak hani karanlığa küfretmek yerine bir mum yakmak gerekiyor. İnsana inanmak zorundayız. İnsanın dönüşebilen ve dönüştürebilen bir varlık olduğunu unutmamamız gerekiyor. Sanatçı, eğitimci, politikacılar daha duyarlı olmalı. Değişmemenin alternatifi karanlık. Umutsuz ya da umutluyum demiyorum mücadele edeceğiz diyorum.
#Dersu Yavuz Altun
#Ayaz
6 yıl önce