|

Taha Abdurrahman üzerine iki kitap

Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü’ne layık görülen Taha Abdurrahman çağdaş islam düşüncesinin önde gelen isimleri arasında. Wael B. Hallaq ve Muhammed Ateş tarafından kaleme alınan iki farklı yayınevinden çıkan kitaplar üzerinden Taha Abdurrahman’ın düşünce dünyasına doğru bir yolculuk yapacağız.

Asım Öz
04:00 - 15/12/2020 Salı
Güncelleme: 12:35 - 16/12/2020 Çarşamba
Yeni Şafak
Taha Abdurrahman
Taha Abdurrahman

Çağdaş İslam düşüncesinin önde gelen entelektüelleri hakkındaki monografiler ve incelemeler hem ele alınan düşünürü hem de alanın belli başlı meselelerini kavramak bakımından bir kılavuz niteliği taşır. Böylesi kitaplar sadece son otuz-kırk yılda toplumsal ve siyasi tartışmalara yön veren çeşitli düşünürlere dair eleştirel yaklaşımlar sunmaz. Aynı zamanda çok geniş alana yayılan modern durum ve öncesine dair değerlendirmeler de içermesi hasebiyle disiplinlerarası bakış açısının gerekliliğini hatırlatır.

Öte yandan bazı isimleri yorumlayanların deyim yerindeyse moda olması, nitelikli çalışmalara yol açtığı kadar, tek yanlı okumayla bir tür fikrî sonuçsuzluğu, tembelliği ve güdüklüğü de beraberinde getirme riskini içerir. Sonunda herkes düşünürün metinlerini okumayı bırakır hep aynı yorumcular üstüne konuşmaya başlar, bazen bağlamından koparılmış tekrarlar ezbere dönüşebilir ve üzerinde durulan düşünürün fikrî çerçevesinin zenginliği atlanabilir. Ayrıca sözü edilen düşünürü daha iyi anlama imkânı verecek çeşitlilikten yoksun kalınabilir.

Çağdaş İslam düşünürlerinin çoğunda karşımıza çıkan perspektif özellikle son otuz yılda sürekli eleştiriye tabi tutuldu. Modernlik, aydınlanma, gelenek, akıl, Batı merkezlilik, küreselleşme, tasavvuf, yerlilik gibi birçok kavram yeniden düşünüldü. Eskiden marjinal sayılan ya da pek bilinmeyen düşünce gelenekleri İslam düşüncesi incelemelerinde güçlü etki doğurmaya başladı. Akademik mahfillerde 1970’li ve 1980’li yıllarda çok belirginlik kazanan liberal ve modernleştirici anlayışın hâkimiyeti sorgulanmaya başlandı. Buna karşın modernist yönü baskın olanların dışındaki mütefekkirlerin düşünce dünyası Türkiye’de yeterince bilinmemektedir. Mesela “İslam düşüncesinin ihyasına yönelik yüksek felsefi çabası, disiplinler arası yaklaşımın yanı sıra geleneksel birikimi dikkate alan kuşatıcı yöntemiyle” Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü’ne layık görülen Taha Abdurrahman, Abdulvahab M. El Messiri gibi isimlerin derdini merak edip araştıran yayın sayısı yok denecek kadar azdır.


MODERNİTENİN RUHU

Günümüz entelektüel hayatının önde gelen figürlerinden Wael B. Hallaq’ın dinî düşünce ve amel, ahlak, modernlik, küreselleşme, şiddet, dil felsefesi, çeviri gibi çok farklı alanlara dair kayda değer çalışmalarıyla bilinen Taha Abdurrahman’a ilişkin farkındalık yaratan kitabı bu nadir eserlerden biridir.

Odağını ahlak ve yeni insan anlayışı oluşturan Modernitenin Reformu, Türk okurunun kitaplarını daha yeni okumaya başladığı Taha Abdurrahman’ın çağdaş İslam düşüncesi içindeki seçkin rolüne ışık tutuyor. 2000’li yılların başlarında düzenli okumaya başladığı filozofun tercihine sadık kalarak onu Abdurrahman Taha diye anan Wael B. Hallaq’ın aynı zamanda Taha Abdurrahman’ı Batılı okurlarla tanıştıran yönünün de bulunması onun kitabını daha da önemli kılıyor. Avrupa-Amerikan geleneğinde liberalliğe getirilen radikal eleştirinin farkında olan Hallaq kitabının girişinde Abdurrahman’ın entelektüel macerasına dair şu tespiti yapar: “Abdurrahman Taha, sömürgecilik Afrika ve Asya’ya ayak bastığından beri İslam dünyasının yetiştirdiği en önemli filozoflardan biridir. Onun hâlâ ilerleme hâlindeki projesi modern Müslüman aydınların büyük çoğunluğunun kendi sözde reform programlarını dayandırdıkları epistemolojik temellerden hareket eder, ama bu temelleri geride bırakır.” Abdurrahman’ın sisteminin bu yöntemsel arayışı mükemmelen karşıladığını belirgin kılan bu ifadeler düşünce tarihi üstüne çalışanların, kendilerine en uygun gelen düşüncenin sözcüsü yahut yalnızca onları öyle zannettikleri için bazı düşünürleri ayrıcalıklı saydıklarının ispatıdır.

Fikirleri aktarmakla yetinmeyen Wael B. Hallaq’ın çalışmasının her bölümü, filozofun temel eserlerinden hareket ediyor. Yanı sıra ikincil kaynakların nasıl okunabileceğini de ortaya koyuyor. Batı düşüncesiyle ilişkiler kuran kitabın güçlü kaynaklardan beslendiği her satırında bellidir. Taha Abdurrahman hem söylediğini düşündükleri hem de onun üstünden kendisinin söyleyebildikleriyle Hallaq’ın ayrıcalıklı düşünürü konumunda. En büyük başarısı, filozofun kitaplarını bütünlüklü şekilde inceleyerek, dallanıp budaklandığı, ilerlediği, çıkış yaptığı noktaları takip etmesidir. Abdurrahman’ın çağdaş İslam düşüncesi tarihinde farklı yeri açıklıkla belirlenmemiştir. Arap dünyasındaki tartışmaları yakından takip eden Hallaq’ın analizi Muhammed Abid Cabiri, Nasr Hamid Ebu Zeyd, Muhammed Arkoun gibi revaçtaki düşünürlerin metinlerinin ötesine geçerek, başka entelektüel karşılaşmaların sunduğu imkânları içeriyor. Düşünce dünyamızdaki eleştirel yorumun eksikliği Hallaq okundukça daha iyi anlaşılıyor. Karşılaştırmak, benzerlikler ve farklılıklara göre hem genel hem güncel sonuçlar çıkarmak mümkün.

Wael B. Hallaq, Taha Abdurrahman’ın eserlerinin kendisi de bir alt savlar zincirine bölünen belli fikirler etrafında şekillendiğinin altını çiziyor. Ona göre alt varsayımları destekleyen iddialar daha başka görüşlere ve alt tezlere bölünmektedir. Önemsenmesi gereken diğer bir husus savlarının çoğu sıkıca birbirine bağlı olan Abdurrahman’ın kitaplarındaki bölümlerin düzenli özetler içermesidir.


MODERNİTENİN FELSEFE TEMELLERİ

Muhammet Ateş, Modernitenin Felsefi Temelleri ve İslam kitabında ise İslam dünyasındaki felsefe pratiğini yeniden biçimlendirme girişimiyle farklılaşan Taha Abdurrahman’ın modernite ile ilgili kritik müdahalelerini merkeze alıyor. Akademik nitelikli çalışma filozofun geniş ilgi alanını, kültürel derinliğini ama daha da önemlisi düşünce alanındaki kurucu rolünü göstermesi bakımından önemlidir. Ateş, Faslı filozofun modernite ile Batı arasında özdeşlik kurmayıp modernite ruhu adını verdiği özgün bir düşünce geliştirdiğini belirtiyor: “Taha Abdurrahman’ın modernite tezi, günümüz İslam düşüncesine güven telkin eden bir İslami modernlik teorisi kurulabileceğini ortaya koymuştur. Taha Abdurrahman’ın modernite projesi, meseleyi ele almada yenilikçi, yöntem ve kavramlarda yaratıcıdır.” Bu açıklamaların bugün karşı karşıya kaldığımız durumu olağanüstü bir isabetle tarif ettiği açıkça görülüyor. Zaten onun eserlerinin zamanında önemsenmemesi dikkat çektiği konulara karşı duyarsızlıktan kaynaklanmaktadır. Abdurrahman, moderniteyi Avrupalı şekliyle olduğu gibi kabul etmekten ya da yüceltmektense, nesnel bir inceleme konusu yaparak, gerçek özellikleriyle neyse öyle görmeye çalıştığından eleştirel yaklaşmıştır. Filozofun, rüşt, eleştiri ve kapsamlılık ilkelerinden hareketle belirginlik kazandırdığı modernlik anlayışına odaklanan çalışma aynı zamanda İslami modernlik tartışmalarına da katkı sunmaktadır.

Filozofun düşüncesinin gücüne ve kitaplarında açıkça ortaya koyduğu düşünce hatlarına odaklamak için şu sorular üzerinde durmak anlamlı olabilir: Taha Abdurrahman’ı biçimlendiren düşünceler, olaylar, kişiler toplamına nasıl anlam verebiliriz? Onun başarılarını zihnimizde açık seçik bir senteze ulaştırabilmek için neleri önde tutmalıyız? Hem Fransa hem de Fas tecrübesiyle şekillenen düşüncelerini hangi kavramlar temelinde anlayabiliriz? Hiç şüphesiz tüm bu sorulara nasıl cevap verilirse verilsin, onun düşüncesinin genelinde kendini gösteren hâkim çizgi kesinlikle ahlak felsefesidir. Ele aldığımız her iki çalışma, dil ve mantık felsefesi alanındaki birikimini tasavvuf ve eylem felsefesi ile bütünleştirmeyi başaran Taha Abdurrahman’ın yetişme şartlarını, ilgi alanlarını, meselelerini ve 1990’lara kadar düşünce mahfillerinden dışlanmasının altında yatan sebepleri bütünlüklü şekilde anlamayı mümkün kılıyor. Mesela onun Dinî Amel ve Aklın Yenilenmesi adlı kitabının tasavvufi deneyimle şekillendiğini öğreniyoruz. Eserlerde ahlak, aklın çeşitleri, yeniden yapılandırılması, amel, aklın sınırları, sekülerizm, ahlaki yönetim, modernitenin ruhu, İslami modernlik gibi kavramların hem ayrıntılı serimlenmesi hem de kritiği yer alıyor.

Modernitenin Reformu ile Modernitenin Felsefi Temelleri ve İslam kitapları, gözbağı kaldıran filozoflardan Taha Abdurrahman’ın düşünce dünyasını kavramaya yönelik bir çabayı temsil ediyor. Hem biyografik değerlendirme sunuyorlar hem de meseleleri çeşitli düşünürlerle bağlantılı şekilde konumlandırmayı başarıyorlar. Taha Abdurrahman’ın yenilerde yayımlanan eserlerini ihmal etmeden bu iki çalışmayı ve düşüncesi hakkında yayımlanmış makaleleri dikkate almak çağdaş İslam düşüncesi ile ilgili tartışmaları zenginleştirecektir.

#Taha Abdurrahman
#Kitap
#Wael B. Hallaq
#Ketebe
3 yıl önce