|

Tasavvufun blues hali

Uzun bir süredir Fransa'da yaşayan neyzen Kudsi Erguner, son albümü 'Islam Blues'la, blues ve tasavvufun müzikal özleri itibariyle aslında aynı duyguyu ifade ettiklerini gösterdi.

Yeni Şafak
00:00 - 5/09/2001 Çarşamba
Güncelleme: 15:45 - 3/06/2016 Cuma
Yeni Şafak

Daha önce Ottomania adlı albümüyle Avrupa'da büyük ilgiyle karşılanan ünlü neyzenimiz Kudsi Erguner, 'Islam Blues' adlı yeni çalışmasıyla sıkı bir dönüş yaptı. Sufi müziğini konu alan bu çalışmasıyla tasavvuf müziğinde doruğa çıktığını ispatlayan Erguner, İslam Blues'da, alışılmış çalışmalardan farklı olarak kendi kompozisyonlarını yorumluyor. Hz. Muhammed için yazılan övgü ilahileri, Hz. Muhammed'in zamanından kalan aşk şiirleri albümün ana konusunu oluşturuyor. Martin Scorsese, Peter Brook gibi ünlü yönetmenler için film müziği yapan ve ünlü Salzburg Festivali'nde Mozart'ın dünyaca ünlü eseri Saraydan Kız Kaçırma'nın oriental etkilerini öne çıkaran sanatçıyla 'İslam Blues' ve tasavvuf müziğinin Türkiye'deki seyri üzerine konuştuk.



Birbirimizden kopuğuz


1975 yılından beri okumak için gittiği Fransa'da yaşayan ünlü neyzen, Türkiye'de siyasal ortamda insanlar arasında yaşanan iletişimsizliğin sanatçılar arasında da yaşandığını belirtiyor: "Bazı sanatçı arkadaşlarımız siyasal ve kültürel olarak bölünmüş durumda. Türkiye'de bazı kesimler artık birbirinden habersiz yaşıyorlar, sanki aynı ülkedeki yabancı insanlar gibi birbirlerinin dünyalarını tanımıyorlar. Sanatçı arkadaşlarımızın çoğu hep belli bir grubun adamı olma çabasında. Ben aynı durumla karşılaşmamaya çok dikkat ettim ve yaptığım projelerde, verdiğim konserlerde hep değişik kitleleri yakalamaya çalıştım. Bu sadece sanatta değil, iletişim konusunda da böyle. Özel radyolar, özel televizyonlar çıktı çıkalı herkesin kendi radyosu ve televizyonu var. Blues dinleyen insanlar tasavvuf dinlemez, tasavvuf dinleyen insanlar caz müziğini dinlemez. Halbuki iki müziğin de özünde ortak noktalar var. Biz sanatçılar dar bir çerçeve içinde değil geniş bir çerçeve içinde olmamız gerekiyor."



Ortak nokta hüzün


"Senelerdir Türk solu Ruhi Su'dan başka birini dinlemedi. Ruhi Su ne okuyordu? Tekkelerde okunan Yunus Emre ilahisini bağlamayla opera ağzından söylüyordu. Ama aynı ilahiyi tekkede okunan şekliyle okuduğunuz zaman tasavvuf müziği oluyordu. Onu da başka bir kesim dinliyordu. Müziğin ayırıcı bir unsur değil birleştirici bir unsur olması lazım. Sanatta en önemli şey estetiktir. Türkiye geleneksel sanatlarda doğru estetiği bulamadı henüz. Blues bir müzik formudur, tıpkı Türkiye'deki Nihavent makamı ve diğer makamlar gibi. Benim bu albümde yaptığım çalışma bir müzik formunun Türk müziğine adapte edilmesi değildi. 'Blues'un kendi esprisinde Afro-Amerikan kültürünün verdiği yalnızlık, terkedilmişlik hissi, gariplik, hüzün gibi temalar var. Blues, üzülmüş, itilip kakılmış insanların garipliklerini ifade ettiği bir müzik türüdür. Tasavvuf müziği de özü itibariyle temelinde garipliği, dünyadan soyutlanma isteğini, dünya hayatının eğlenceden ibaret olduğunu ve bunun üzerinde kafa yormamak gerektiğini ifade eden bir müziktir. Onun için tasavvufta da aynı havayı yakalamak mümkün."



Tasavvufa 'çok sesli' zorlama


Babası da bir neyzen olan ve tasavvuf kültürünün içinde doğup büyüyen neyzen Kudsi Erguner, bizde tasavvuf müziğinin bambaşka bir görünüm kazandığını, bugün Türkiye'de yapılan tasavvuf müziği ile kendi yetiştiği kuşağın tasavvuf müziğine yaklaşımı arasında büyük bir fark olduğunu ve devletin, tasavvufa Batılı bir hava vermek uğruna sufi müziğinin yanlış icra edilmesine yol açtığını söylüyor: "Bizde ne kadar geleneksel müzik varsa bunların hepsi melankolikleşti. Halbuki eski estetiğine baktığınız zaman tasavvufun kendi içinde gayet coşkusu olan hatta biraz hoyratça söylenen bir müzik olduğunu görüyoruz. Bir de son zamanlarda biraz daha Avrupalılaşayım biraz daha mistik olayım diyenlerin yaptığı yeni bir müzik türü ortaya çıktı. Bunun nedeni ise devletin Batılı korolar ortaya çıkarma fikri. Devlet, tasavvuf müziğini Batılı anlamdaki koro müziği halinde söylenen bir estetiğie oturtmaya zorladı. Ama bence bu yanlıştı ve hem tasavvuf müziğinin kendisine hem de toplumumuzun zevkine tamamen tersti." Equinox Mucis Tel: (0212) 227 48 98



Mistik hazzın doruklarında...


İslam Blues'u dinlerken, hüzünlü mistik yolculuğunuzdan yavaş yavaş tad almaya ve hüznü en az neşeyi tadmayı sevdiğiniz kadar sevmeye başlıyorsunuz. Hüzün tam da yaşamınızın bir parçası olmuşken insanın iliklerine kadar işleyen bu müzikle birden bire aşka geldiğinizi farketmiyorsunuz bile. Hiç alışık olmadığımız kadar ritmik ve daha önce hiç duymadığınız kadar büyülü tınılarla yoğrulmuş bir albüm Islam Blues. Mistik hazzın doruğuna varırken aynı zamanda güzel bir müzik ziyafeti çekmiş olmanın keyfini de tadıyorsunuz bu albümle. Neyinin çarpıcı sesiyle dinleyenlerini mest eden Erguner, bu albümü tüm İslam âlemi için hazırladığını, ancak albümün Türkiye'de bu kadar ilgi göreceğini düşünmediğini söylüyor. İslam Bules'da neyzen Kudsi Erguner'e çok zengin bir müzisyen kadrosu eşlik ediyor. Cezayirli Karim Ziad'dan Vietnamlı Nguyen Le, Mark Nauseef'den Renaud Garcia'ya kadar dünyanın seçkin müzisyenlerinin Erguner'e eşlik ettiği albüme, Türkiye'den ünlü müzisyen Derya Türkan kemençesiyle katılıyor. Albümün en çok dikkat çeken yönlerinden birisi de Erguner'e cami hafızları Yunus Balcıoğlu ve Halil Neciboğlu'nun solist olarak katkıda bulunması. Fransa'daki müzik eleştirmenlerinden tam not alan Islam Blues'da sırasıyla One World, Camel, Adjem Blues, Moonrise, Mediterranien, Twins, Sarki adlı yedi parça bulunuyor. Daha önceden bestelenmiş ilahiler yerine, İslâm tarihinden yararlanarak kendi ürettiği metinleri yorumlayan Erguner'in, Nazım Hikmet'in şiirlerini konu alan bir çalışması da yakın bir tarihte yayınlanacak.



#Tasavvuf
#Blues
#Kudsi Erguner
#'Islam Blues'
23 yıl önce