|

Teröre karşı beş dilde türkü yaktık

Mardin halkı el ele verdi, şehrin adını terörle değil kültürel zenginliğiyle duyurmak için “Mardin’in Sesleri” adlı tanıtım filmi için kamera karşısına geçti. 48 müzisyen, Türkçe Arapça, Süryanice, Kürtçe ve Ermenice olarak beş dilde türküler söyledi. Projenin mimarı Mardin Müzesi Müdür Nihat Erdoğan, “Mardin'e terör yaftası yapıştırılsın istemiyoruz. Yaşanan olayların kentimizi değersizleştirmesine izin vermeyeceğiz"diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 17/01/2016 Pazar
Güncelleme: 04:08 - 17/01/2016 Pazar
Yeni Şafak

Zamanın durduğu izlenimini veren Mardin, mimarisi, tarihi ve değerleri ile binlerce yıldır süre gelen varlığını korumaya çalışıyor. Ancak son zamanlarda adı terör olaylarıyla gündeme gelmeye başladı. Bu durum karşısında Mardin halkı el ele vererek kentin tanıtım filminde oynayarak bütün dünyaya birlik mesajı verdi. 'Mardin'in Sesleri' adlı filmin yapımcılığını Mardin Müzesi Müdürü Nihat Erdoğan üstlenmiş. Erdoğan, "Mardin'e terör yaftası yapıştırılsın istemiyoruz, bir başka gözle bakılarak buranın kültürel zenginliklerimizin fark edilmesini istiyoruz" diyor. Projedeki öncelikli amaçları da kardeşlik duygusunu pekiştirmek. Bunun için geleneksel 3 halk ezgisi seçildi. Dalal, Sabiha ve Halime adlı bu üç ezgiyi Mardinli 48 sanatçı farklı dillerde seslendirildi. Türkçe, Arapça, Süryanice, Ermenice ve Kürtçe olarak seslendirilen ezgilere bir de Mardin'in kültürel mirası, keşfedilmemiş yerlerini tanıtan bir klip çekildi.



DEĞERLERİMİZİ FARK ETMEK İSTEDİK


Filmin yapımcılığını üstlenen Mardin Müzesi Müdürü Nihat Erdoğan, çağdaş müzecilik kavramı çerçevesinde Mardin'i daha ileriye taşıma hedefinde olduklarını anlatıyor. Erdoğan geçtiğimiz ay sonunda tamamlayan tanıtım filmini şöyle anlatıyor: "Kültürel mirasımıza sahip çıkacak nesiller yetiştirmek istiyoruz. Bu filmi de Mardinliler kendi değerlerini farketsinler diye yaptık. Ama bunun dışında dünyaya kültürel çeşitlilik arasında bir arada yaşama örneğini gösteriyoruz. Son dönemde yaşanan terör olaylarının kenti değersizleştirmesini de istemiyoruz. Bu nedenle filmimizi beş ayrı dilde kardeşlik ezgileriyle yaptık."



KÜLTÜREL MİRASI GÖRÜNÜR KILINIYOR


Filmde 7'den 70'e Mardin'de yaşayan her kesimden insan yer alıyor. Müze personeli ve gönüllülerin desteği ile yaklaşık bir yıl sürdürülen çalışmalar neticesinde ortaya çıkan filmde uzun boyuyla Guinness Rekorlar Kitabı'na giren Sultan Kösen de rol alıyor. Filmin yönetmenliğini Cem Barışcan, müzik yönetmenliğini Artuklu Üniversitesi Müzik bölümü araştırma görevlisi Mahir Mak, aranjörlüğünü ise Kenan Yılmaz üstlendi. Fotomobil ve Mardin Müzesi işbirliği ile çekilen Mardin'in Sesleri filminde geleneksel Mardin müzisyenlerinin yanısıra Erkan Çanakçı, Zafer Taşdan, Polat Akarçay gibi profesyonel sanatçılar da yer aldı. Film Mardin'in binlerce yıllık görünen ve görünmeyen kültürel mirasının kültürel çeşitliliğini gözler önüne sererek, tanıtılması, korunması ve yaşatılması amacı taşıyor.



Çeşitli diller kapı komşu






Kürt kökenli Ayfer Deniz filmde Arapça bir şarkı seslendiriyor. Ortaya çıkan çalışmanın güzelliğine dikkat çeken Deniz, "Mardin'nin çocukları olarak buraya kalıcı şeyler bırakmak istiyoruz. Çeşitli dillerin kapı komşu olduğu bir kent burası. Mardin baştan çıkarıcı, sürekleyici, davetkar, insanı başka alemlere götüren, şaşırtan, ağlatan, güldüren bir şehir. Biz de tüm bu zenginlikleri insanlara sunmak istiyoruz" diyor. Mardin'in tanıtılması, yaşatılması ve korunması için böyle bir çalışmada olmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Deniz, arkadaşlarından çok güzel tepkiler aldığını anlatıyor. Mardinli olarak şehrin dört bir yanında görmediği ve keşfetmediği hiçbir yerin kalmadığını söyleyen Deniz, "Çok kültürlü bir şehirdeyiz. Bir yerde ezan okunurken diğer sokaktaki kiliseden çan sesleri geliyor. Süryani, Ermeni ve Kürt çocuklar aynı sokata oynuyorlar" diyerek birlikte mutlu, huzurlu yaşadıklarına dikkat çekiyor.



Ezidi arkadaşlarımızı çok zor ikna ettik






Filmin müzik yönetmenliğini Artuklu Üniversitesi Müzik Bölümü'nden akademisyen Mahir Mak yaptı. Mardin Müze Müdürü Nihat Erdoğan'ın 'Mardin için bir şeyler yapalım' demesi üzerine projeyi hayata geçirerek sentez bir müzik ortaya koyduğunu söyleyen Mak, "Kaybolmuş kültürleri canlandırmak için yerel değerleri ortaya çıkartmak istedik. Filmde diş hekimi, öğretmen, berber ve çocuklar yer alıyor. Bir yandan da sanatlarını icra eden ustalar var... Tüm bunları müzik ile gösterdik. Çünkü müzik evrensel bir şey" diyen Mat, Mardinlilerin görmedikleri hatta bilmedikleri çoğu yeri film sayesinde gördüklerini anlatıyor. Bir şarkının Arapça, Süryanice ya da Ermenicesinin de olabileceğini, projede de bunu ortaya koyduklarını söyleyen Mat, "Profosyonellikten çok duygusal bir bağ ile çalıştık. Hepimiz Mardin kültürüne katkı yapmak istedik. Fakat Ezidileri ortaya çıkartmak zor oldu. Çünkü başlarına bir şey gelmesinden korkuyorlar" diyor.



Müzecilikte dünya birincisi


Dünyada müze eğitimi uygulamalarının en iyi örneklerinden birini gerçekleştiren Mardin Müzesi 2014 yılında Sydney'de dünya birinciliği kazanmıştı. Bu zamana kadar 50 binin üzerinde öğrenci bu eğitimlere katıldı. Müze eğitimi çalışmaları ile çocuklarda doğal ilgi, merak, eleştirel düşünme becerisi, hayal gücü ve keşif eğilimleri gelişiyor. Mardin'in Sesleri filminde de bu göze çarpıyor.



Çok seslilik toprağı güzelleştiriyor






Filmin final bölümde Lara Narin dikkat çekiyor. Ermenice seslendirdiği şarkı ile projenin parçası olan Narin, "Herkesi bütünleyici bir çalışma olduğundan dolayı mutluluk duyuyorum. O kadar güzel bir coğrafya ki... Umarım herkes bunun tadına varabilir" diyor. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bölümü'nde müzikal oyunculuk eğitimi alan Narin, çok sesliliğin topraklarıgüzelleştirdiğini söylüyor...



Müzisyenlik aile geleneği






Babaları da müzisyen olan Semir ve Serkan Ortaç kardeşler çocukluklarından beri müzikle uğraşıyor. 'Semir Ortaç Mardin Fasıl Ekibi'nde aktif olarak sanatlarını icra eden kardeşlerden ağabey Ortaç 'Halime' şarkısının Arapça versiyonunu söyleyerek cümbüş çalıyor. Kardeş Ortaç ise kanun çalarak filme destek oluyor. Normalde eczacı teknisyeni olan Ortaç, "Kökenimiz Arap ama Allah'a şükür Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız" diyor. Mardin'i tanıtmak için yapılan bu çalışmadan dolayı büyük mutluluk duyduklarını belirten Ortaç, "Profosyonelce ama amatör ruhla bir iş yapıldı. Süper oldu" diyor.



Mozaiğin bir parçasıyım


Artuklu Üniversitesi'nde Süryani dili üzerine yüksek lisans yapan Kavme Dik, doğma büyüme Mardinli. Şehrin renkli mozaiğinin bir parçası olmaktan mutluluk duyan Dik, tarihi yerlerin güzel şekilde yansıtıldığına dair olumlu tepkiler almış. Hocası Mahir Mak sayesinde projeye dahil olan Dik gençlik konserlerinde zaman zaman sahne alıyor. Mardin'in böyle bir filmle tanıtılmasından bir Süryani olarak mutluluk duyan Dik "Biz yıllarca aynı topraklarda beraber yaşadık. Filmde de yaşadıklarımızı en doğal haliyle yansıtmaya çalıştık" diyor.



Kollektif bir çalışma






Müzik öğretmeni olan Erkan Çanakçı bağlamaları çalan kişi. Görevi tek bu değil. Proje için şarkı söyleyenlerin çoğunun kayıtlarını alarak dijital ortama taşımış. Mardin'in Sesleri projesinin diğerlerinden farklı olduğunu söyleyen Çankaçı, "Dünya birincisi olmuş bir müzenin organize ettiği kollektif bir çalışma. Sokak sanatçılarının aksine yerel sanatçılarla gerçekleştirildi. Taklit değil. Urfa'da da böyle bir proje yapma istediği doğdu" diyor.






#Mardin halkı
#Mardin’in Sesleri
#Türkçe Arapça
#Süryanice
#Kürtçe
#Erkan Çanakçı
#Zafer Taşdan
#Polat Akarçay
8 yıl önce