
Tiyatro sanatçısı ve yazar Özgür Özgülgün, Zerzevan Kalesi’nin yıldızlarla dolu gizemli atmosferinden ilhamla yazdığı “Zerzevan’ın Kayıp Yıldızları” ile çocukları tarih, kültür ve macera dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Özgülgün, “Zerzevan’ın Kayıp Yıldızları sadece gizemli bir serüven değil, aynı zamanda birçok insani değeri içinde barındıran bir anlatı. Melis Nida ve Can karakterleri, sırlarla dolu bir kaledeki yolculukları boyunca sabrı, yardımlaşmayı, kararlılığı ve birlikte hareket etmeyi deneyimliyor” diyor.
Çocukların, eğlenceli etkinliklerle tanıdığı tiyatro sanatçısı ve yazar Özgür Özgülgün bu kez bir efsaneyle karşımızda. Roma İmparatorluğu’nun Doğu’daki son askeri garnizonu olan Zerzevan Kalesi, Diyarbakır ile Mardin arasında, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir yapı. Gökyüzüyle olan bağlantısı, içinde barındırdığı Mithras Tapınağı ve yıldızlara uzanan sırlarla dolu atmosferiyle ziyaretçilerini büyülüyor. İşte tam da bu büyülü atmosfer, yeni bir çocuk romanına ilham veriyor. Diyarbakır’daki Zerzevan Kalesi’nin geçitlerinden, yıldız haritalarıyla döşenmiş gizli odalara uzanan gizemli bir serüvene; Melis Nida ve Can’la birlikte çıkıyoruz. Tarih, kültür, dijital bağımlılık, arkadaşlık ve sabır temalarının iç içe geçtiği bu macera, her adımda “Yapabiliriz!” demeyi öğütlüyor. Özgür Özgülgün ile Erdem Çocuk etiketiyle okurlarıyla buluşan “Zerzevan’ın Kayıp Yıldızları” üzerine konuştuk.
Bir kale gezdim dayanamadım yazdım
“Zerzevan’ın Kayıp Yıldızları”, Erdem Çocuk Yayınevi ile birlikte yürüttüğümüz Haritadaki Efsanenin İzinde dizisinin ikinci kitabı oldu. Aslında her yolculuğun bir başlangıç hikâyesi vardır. Bu yola, çocuklarla tarihî mekânlar arasında bir bağ kurmak; onları tarihin tozlu dehlizlerinde eğlenceli maceralarla buluşturmak niyetiyle çıktık. Anadolu coğrafyası, özellikle 7 yaş ve üzeri çocukların ilgisini çekecek güzellik ve zenginlikte bir yarımada. Ben aynı zamanda bir tiyatro sanatçısıyım. Bu sebeple Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Kültür Yolu Festivalleri kapsamında pek çok şehrin tarihî dokusunu, hikâyelerini tanıma fırsatı buluyorum. Zerzevan Kalesi ve etrafındaki efsane de işte bu yolculuklarda karşıma çıktı. Benim hikâyem biraz “Bir kitap okudum, hayatım değişti” değil de “Bir kale gezdim, dayanamadım yazdım” gibi oldu diyebilirim.
Diyarbakır ile Mardin gibi kadim kentlere yolunuz düştüğünde tarihin görkeminden kaçamıyorsunuz. Bu şehirlerle hemen bir gönül bağı kuruyorsunuz. Zerzevan Kalesi’ni ziyaret ettiğimde, yıldız haritaları, gizli geçitler ve efsanelerle örülü o atmosfer beni içine çekti. Aynı zamanda çocukların hayal dünyasında, taşınmaz kültürel varlıklarımızın içinde “sörf yapmaları” fikri beni heyecanlandırıyor. Ne deniz ne kum, onları en çok tarihin gerçek yüzü cezbediyor. Gözlemlediğim kadarıyla, özellikle çeşitli etkinliklerde bir araya geldiğimiz genç dostlarım, bu tür tarihî anlatılara büyük ilgi gösteriyor. Zerzevan gibi mekânlar, onları hiç gitmedikleri yerlere götürebilir, belki bir gün oraları ziyaret etmeye teşvik edebilir. Tarih her canlıyı ebediyete uğurlayabilir ama efsaneleri dilden dile bir sonraki nesillere miras bırakır.
Sadece gizemli bir serüven değil
Zerzevan’ın Kayıp Yıldızları sadece gizemli bir serüven değil, aynı zamanda birçok insani değeri içinde barındıran bir anlatı. Melis Nida ve Can karakterleri, sırlarla dolu bir kaledeki yolculukları boyunca sabrı, yardımlaşmayı, kararlılığı ve birlikte hareket etmeyi deneyimliyor. Karşılaştıkları her sorun, onlara “Yapabiliriz!” deme gücü veriyor. Bu cümle, kitap boyunca hem kahramanlarımıza hem de okura yol gösteren bir ışık gibi. Dijital bağımlılık çağında büyüyen çocuklara, başka dünyaların da olduğunu göstermek istedim. Hikâyeyi sadece eğlenceli değil; düşündürücü ve farkındalık kazandırıcı temeller üzerine kurdum.
nKitapta yıldız haritaları, gizli geçitler, çözülmesi gereken sırlar var. Tarihî bilgilerle kurgu arasındaki dengeyi nasıl kurdunuz?
Hikâyemizin merkezinde “Yapabiliriz!” cümlesi duruyor. Roma İmparatorluğu’na ait bir askeri sınır garnizonu olan Zerzevan Kalesi, Diyarbakır ile Mardin arasında yer alıyor. Kitabımızın kahramanları Melis Nida ve Can, serinin ilk kitabında olduğu gibi bu kez de bize rehberlik ediyorlar. Roma dönemine ait yapılarla çevrili bu yolculukta, Melis Nida ve Can; türlü zorluklarla, ipuçlarıyla ve çözümlerle dolu bir serüvene atılıyorlar. Onlar bazen derme çatma yollarla, bazen küçük ipuçlarıyla çözüme ulaşırken, okur da kendi kendine “Ben olsaydım ne yapardım?” sorusunu sormaya başlıyor. Hikâye, bilgiyi eğlenceli bir serüvene dönüştürüyor; düşündürüyor, sorgulatıyor ve hayal gücünü harekete geçiriyor.








