|

Yedi haftalık roman

Sanditon’da roman karakterleri, atmosfer ve mekanlar oluşturulmuş sadece. Asıl olayın kıyısından bile geçilememiş. Bu yönleriyle Austen hayranları kadar, roman teknikleri üzerine düşünenler için de, düşündürücü bir kitap Sanditon.

Ömer Yalçınova
04:00 - 15/08/2021 Sunday
Güncelleme: 00:34 - 15/08/2021 Sunday
Yeni Şafak
Jane Austen, Sanditon, Türkçesi: Burak Irmak, Ketebe Yayınları, Haziran 2021, 83 sayfa
Jane Austen, Sanditon, Türkçesi: Burak Irmak, Ketebe Yayınları, Haziran 2021, 83 sayfa

Jane Austen’in Sanditon romanını okurken, çevirmen Burak Irmak’ın belirttiği şu hususu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor: “…Sanditon’ı sadece yedi hafta yazmaya devam edebilmiş ve sağlığı el vermediği için yarım bırakmak zorunda kalmıştır.” Daha açık ifade edecek olursak, elimizde sadece bitmemiş bir roman değil, işlenmemiş, ham bir roman bulunmaktadır. Sanditon’u kıymetli yapan da, bu yönüdür. Zira Jane Austen’in bitirdiği, istediği gibi kurgulayıp işlediği, daha doğrusu üzerinde çalıştığı romanlarını biliyoruz: Aşk ve Gurur, Emma ve Mansfield Park. Bu romanlarda Jane Austen’in bütün numaralarını, ustalığını, tekniklerini, üslubunu, biçimini bulabiliyoruz. Peki bu tarza romancımız nasıl ulaşmıştır? Onun metinleri, hangi aşamalardan geçerek, İngiliz klasikleri mertebesine yükselmiştir? Acaba onun roman karalamalarını görmemiz mümkün mü, diye düşündüğümüzde Sanditon’a çıkar yolumuz. Diğer türlü, üzerinde hak ettiği derecede çalışılmış ve bitirilmiş bir roman gözüyle bakıldığında Sanditon tabii ki Aşk ve Gurur’a göre çok zayıftır.

Sanırım bu zayıflığından dolayı bugüne kadar Türkçeye çevrilme gereği duyulmamıştır. Oysa Aşk ve Gurur hayranlarının, zevkle okuyacağı bir kıvama sahiptir Sanditon. Aynı onda olduğu gibi ilgi çekici diyaloglardan oluşur roman. Diğer romanlarında olduğu gibi Sanditon’da da Austen, tasvir ve olay anlatımlarını diyalog içinde verir. Çünkü o, genel olarak insanlar arası çekişmeyi, iktidar ilişkisini, uyumsuzlukları ve duygu alışverişini işler. Bunlar üzerinden aileleri ve toplumu yakalamaya çalışır. Ama asıl konusu insandır. Aşk ve Gurur’da Elizabet’in ağzından kendi roman oluşturma yöntemini de söylüyor aslında Austen: “İnsanı en çok eğlendirenler de çapraşık kişiliklerdir.” Sanditon’ta ise, bunun kitap bağlamındaki karşılığını okuruz. Charlotte’un ağzından: “Onayladığım romanlar insan doğasını bütün azametiyle gösterir.” İlk cümle, onun romanlarını nasıl akıcı hale getirdiğini gösterirken, ikinci cümle, aslında roman sanatının neye hizmet etmesi gerektiğini söylemektedir.

Austen diyalogu sadece sürükleyiciliği sağlamak, tasvir ve olay anlatımlarını sunmak için kullanmıyor. O, konuşmanın ne kadar efsunlu olduğunu biliyor. Neden konuşmak, anlatmak efsunludur? Çünkü yaşanan kuru, soğuk, basit olaya, anlatıcının hayal dünyası, duygu ve düşünceleri de eklenir de ondan. Bu efsunu kullanıyor Austen. Bu yüzden Sanditon’da basit bir olay, mesela Bayan Diana Parker’ın yolculuğu, onun ağzından merak uyandırıcı bir şekilde aktarılır. Telaşlıdır Diana. Kendinden birkaç gün önce gelen mektubunda yazdığı gibi, evden çıkamayacak durumda değildir. Mektuptaki halsizliği, yolculuk anlatımında tersine dönmüştür; çok enerjik, atak ve hayat doludur şimdi. Mektubun da bir diyalog olduğu hatıra getirilirse, Austen’in diyalogla nasıl farklı ruh hallerini, çekiciliğinden hiçbir şey kaybetmeden verdiği görülebilir.

Sanditon, bu açılardan ilgi çekici bir roman girişidir. Austen maalesef romanın yarısını bile yazamamış. Sanditon’da roman karakterleri, atmosfer ve mekanlar oluşturulmuş sadece. Asıl olayın kıyısından bile geçilememiş. Bu yönleriyle Austen hayranları kadar, roman teknikleri üzerine düşünenler için de, düşündürücü bir kitap Sanditon.

#Jane Austen
#Sanditon
#Ketebe Yayınları
3 years ago