|
Nerde o eski bayramlar

Dini bayramların Türk toplumunda ve kültüründe çok önemli ve ayrı bir yeri var.

Toplumların kültürleri; tarihi yaşanmışlıkların birikimini, değere dönüşmesini, ilişkilerin gücünü, ortak hareket edebilme duyarlılığını, birlikte hareket etme özelliğini yansıtır.

Dini bayramların bir
ibadet boyutu
, bir de kültürel davranış moduna dönüştürülen
dini ritüel boyutu
var.
Kurban kesimiyle, bir taraftan
dini bir yükümlülüğü
yerine getirilmesi;
bunun gelenekle birleştirilerek bir yaşam kültürüne dönüştürülmesi,
diğer tarafta
kesilen kurbanın özellikle fakirlere dağıtılması ve bu sayede
yardımlaşma ikliminin ortaya çıkması
söz konusudur.

**

Geçmişten günümüze
bayram geleneklerinde ve özellikle ritüellerinde ciddi bir yozlaşmanın olduğunu görmekteyiz.
Bunun arka planındaki en önemli faktörlerden biri
ataerkil aileden çekirdek aileye doğru hızlı dönüşümdür.
Bazı aileler geleneklerini yaşatmakta;
bayramlara sıla-i rahim, anne babaların elini öpmeye, hal hatır sormaya, onlarla hem-hal olmaya, yeni doğan ya da büyüyen balaları dedeler ninelerle tanıştırmaya ve bütün aileyi bir araya toplayan zengin bayram kahvaltılarına devam etmekteler.

Bu tamamen anne babanın çocukları yetiştirme tarzıyla, popüler kültürün benimsenmemesiyle ve çocukların geleneğe sahip çıkmaları ile alakası var.

**

Bizlerin hatırladıkları çocukluk bayramlarında; yeni elbiseler giyinme, büyüklerin elini öpmeler, bayram harçlıkları, bayram şekerleri, bayram için hazırlanan tatlılar, büyüklerin bayram sohbetleri, eş dost akraba ve mezarlık ziyaretleri en temel bayram rutinleriydi.

Her ritüelin toplumsal ilişkileri güçlendirme bağı olduğunu düşünüyorum.

Ha bir de zaman zaman kurban kesimini izlerdik.

Prof. Dr. Ali Murat Daryal “Kurban kesmenin psikolojik ve metafizik temelleri” kitabında insanların kan görmeleri ile içlerindeki vahşi duyguların tedavi edileceğini
(acıma-merhamet duygularını geliştireceğini), bu nedenle
kurbanın başında bulunmasının
Peygamberimiz'in tavsiyesi olduğunu yazar.
Daryal hoca insanların “kandan tiksiniyorum onun için kurbana bakamam” söyleminin tam da İslam’ın,
insanların içindeki vahşi
(Freud saldırganlık diyor)
duyguların kurbanla tedavisi düşüncesine uygun olduğunu belirtmektedir.

Kurban kesmenin başlıca şartı kişinin kurbanı kendi kesmesi, kesemiyorsa birisine kestirirken başında bulunmasıdır.

Son dönemde bu ritüel profesyonelleştirildi. Kurban kesilen mekanda bulunulsa bile çoğu kez kurbanı kesilirken görmek mümkün değil.

Hatta büyük marketler kurbanı size et olarak satar pozisyona bile geldi.

Profesyonel kişilere kurbanlar kestirilip paylaştırılıyor ya da bir kuruma hediye edilip kurban fakirlere dağıtılıyor.

Bu durum ise kurbanın ibadet boyutunun ne derece sağlıklı olduğunu sorgulanmasına neden olmaktadır. Çünkü,
kurban kanı akıtmak vacip, etini dağıtmak sünnettir.

**

İsmail peygamber kurban edilirken koç inmesi,
kurbanın ömrü uzattığı
olarak yorumlanmaktadır.

Yine kurban kesmek nesillerin artışına, berekete, çoğalmaya neden olur yorumları da çıkarılmaktadır.

Kurbanın (koç-koyun için asgari 1 yaş) belirli yaşa gelmiş olması şartı aynı zamanda
hayata saygı
olarak anlaşılmalıdır.
Kurban
mali güce göre kesilen bir ibadet de değildir.
Çok zenginler de, az gelirlilerde 1 tane kurban kesiyor.
Yine
kurban et için kesilmez ve kazası söz konusu değildir.

**

Yukarıda bahsettiğimiz gibi Kurban Bayramı ritüellerinin ataerkil aileden çekirdek aileye evrilme sonrasında büyük ölçüde azaldığını, insanların
bayramları tatil yapma fırsatı
olarak değerlendirdiklerini söyleyebiliriz.

Özellikle teknolojinin de gelişmesiyle; telefondan sesli ya da görüntülü aramanın anne babayı ve aileyi bayramlarda hatırlamaya yetecek bir davranışa indirgendiğini görmekteyiz.

Sosyal yardım boyutu belli kurumlar eliyle yapılabilmektedir.
Bu sayede kurbanın
komşu ilişkilerini geliştirme boyutu
da dışlanmıştır. Dolayısıyla çok önemli bir sosyal iletişim aracı devre dışı bırakılmaktadır.
Bugünkü uygulamalarla
kurbanın dini rükünlerinin ne ölçüde sağlıklı yerine getirildiği
de tartışılır.

**

Nerede o eski bayramlar deyimi nostaljik bir aforizmanın ötesine taşınmıştır.
Bu arayış
bayram ritüellerindeki
büyük değişimin-yozlaşmanın bir yansımasıdır.
Bizleri birlikte-ortak hareket eden toplum formuna taşıyan
bayram fırsatlarını tatile dönüştüren yoz-seküler akımın rüzgarından kurtulmamız gerekiyor.
Aile fertlerine de bu noktada ciddi yükümlülükler düşmektedir.

İbadet şuuruyla nice bayramlara ulaşmamız dileğiyle…

#Bayram
#Türk
#Toplum
#Kültür
#Tarih
3 yıl önce
Nerde o eski bayramlar
Yolsuzluk başka hırsızlık başkadır
Kötü çok, çünkü iyi az!
Boston saldırısı, beyaz ırkçı terör
Sözleşmeli personelin istifasının memurlukta yaptırımı varmıdır?
Tam bir operasyon olarak Karabük Üniversitesi yalanları