|
Sözcü yazarı 711 üst düzey bürokratı hedefe koydu

Sözcü yazarı, Cumhurbaşkanlığı seçimini Millet İttifakı'nın kazandığı varsayımıyla adeta üst düzey bürokratların tamamının görevinin kendiliğinden sona ereceğini ilan etti. Bu yazıda böyle bir durumun mümkün olup olamayacağı hususunu açıklamaya çalışacağız.

Cumhurbaşkanlığı seçimi 711 üst düzey bürokratın da seçimi olacakmış

Sözcü yazarı, “Bu, 711 üst düzey bürokratın da seçimi olacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, devlette üst düzey görevlerde bulunan 711 kişinin de seçimi olacak. Çünkü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, seçimi kaybetmesi halinde, bakan yardımcısından valilere, valilerden daimi temsilcilere, büyükelçilere, genel müdürlere, Gelir İdaresi Başkanı'ndan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı'na, MİT Başkanı'na kadar hepsinin kararname gereği görevleri sona eriyor.” ifadesini kullanmış.

Elbette kimsenin hayal görmesine engel olamayız. Ancak, insanın bilmediği bir konuda kalem oynatırken birazcık mevzuat karıştırması da gerekmektedir. Zira Cumhurbaşkanı değişse dahi yukarıda belirtilen kamu görevlilerinin görev süresi kendiliğinden sona ermemektedir. Öncelikle bu durumun bilinmesi gerekir.

Daha önce bakan yardımcılarının görev süreleri 3046 sayılı Kanun'la düzenlenmişti. Buna göre hükümetin görevi sona erdiğinde, bakan yardımcılarının görevi de sona eriyordu. Aynı zamanda bakan yardımcıları gerektiğinde hükümetin görev süresi dolmadan da görevden alınabiliyordu. Ancak bu düzenleme kaldırılmıştır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı değişikliğiyle üst düzey bürokratların görevlerinin kendiliğinden sona ereceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.

Cumhurbaşkanı değişikliğiyle bürokratların görevi kendiliğinden sona ermez

Birileri hayal kurmaya devam etsin ve Cumhurbaşkanı'nın seçimde değiştiğini düşünsün. Bu durumda dahi hiçbir bürokratın görevi kendiliğinden sona ermez. Elbette mevcut düzenlemelere göre her kademedeki bürokratın görevden alınması mümkündür. Buna göre Sözcü yazarı nitelikli veya niteliksiz ayrımı yapılmadan üst düzey bütün bürokratların siyaseten görevden alınacağını açıkça söylese daha dürüst bir yaklaşım olurdu.

Ancak dolambaçlı bir yöntemle 711 üst düzey kamu görevlisinin görevinin sona ereceği için bu kişilerin de adeta seçimi olacağını iddia etmek ve bu kişilerin hepsini siyasi iktidarın elemanı gibi takdim etmek doğru değildir. Sanki her üst düzey kamu görevlisinin işi gücü bırakarak seçim çalışmalarına katkı sağlıyor algısı oluşturmak kısa vadede birilerine katkı sağlasa da uzun vadede sisteme çok büyük zarar verecektir.

Bu nedenle hem bazı yanlışları eleştirip hem de daha galiz yanlışların yapılması için şimdiden hayal kurmak sağlıklı bir kafa yapısının ürünü olamaz.

Kaldı ki şu an muhalefet partilerinin birçoğunda etkili olan kişiler, bir dönem AK Parti iktidarı döneminde üst düzey görevlerde bürokrat olarak bulunmuşlardı. Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz ve Erhan Usta bu duruma çok iyi örneklerdir. Nitekim bunlar milletvekili seçimlerine girene kadar üst düzey bürokrat olarak görev yapmışlardı.

Oranları değişse de AK Parti iktidarında her kesimden ve görüşten bürokrat görev yapmaktadır. Birçok yazımızda izah ettiğimiz üzere bunlar arasında işportacı bürokratlar vardır ve bunları da eleştirdiğimiz bilinmektedir. Daha iktidar değişikliği dahi olmadan şimdiden bürokratların çetelesinin tutulması tek kelimeyle akıl tutulmasıdır. Demek ki üst düzey kamu görevlilerinin tek tek listesi çıkarılarak kim kimdir diye çetelesi tutuluyor, yani bir çeşit fişleme yapılıyor. Fişleme kim tarafından yapılırsa yapılsın hem çok tehlikelidir hem de suçtur. Elbette her bürokratın siyasi görüşü veya ideolojisi olabilir. Siyasi görüşünü veya ideolojisini işine yansıtmadıkça ve devlet çıkarını önceledikçe hiçbir sorun yaşanmayacaktır. Kaldı ki mevcut mevzuata göre her türlü ayrımcılık suçtur ve cezalandırılması gerekir.

Üst düzey kamu görevlilerinin nasıl atanacağı ve görevden alınacağı belirlenmiştir

Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile üst kademe kamu yöneticileri ile ilgili usûl ve esaslar ile kamu kurum ve kuruluşlarında atama usûl ve esaslar belirlenmiştir.

Bu nedenle mevcut sisteme göre Cumhurbaşkanı değişikliği ile hiçbir bürokratın görevi kendiliğinden sona ermemektedir. Yani üst düzey bürokratlar görevden alınmadıkları müddetçe görevleri kendiliğinden sona ermemektedir. Demek ki birileri iktidar değişikliğinde bir çırpıda 711 üst düzey bürokratın bir anda görevden alınacağının alt yapısını hazırlıyor.

Ayrıca, görevden alınmalarda da yargı denetimi olduğu unutulmamalıdır. Yani her düzeydeki üst düzey kamu görevlisi, görevden alınma işlemini idari yargıya taşıma hakkına sahiptir. Yargı bağımsızlığını ve güvencesini gündemden düşürmeyenlerin bu durumu bilmeleri gerekir.

Unutulan nokta ya da algı, olgunun önüne geçiyor

Unutulan nokta ise bürokratın siyasi iradenin emrinde çalıştığıdır. Bürokrat mevzuatın el verdiği ölçüde siyasi iradenin emirlerini yerine getirmek zorundadır. Konusu suç teşkil eden hiçbir emir kimden gelirse gelsin yerine getirilemez. Şayet konusu suç teşkil eden bir emir yerine getirilirse bürokratın sonuçlarına katlanması kaçınılmazdır.

Nitekim Sayıştay raporlarına bakıldığında bu durum açıkça görülmektedir. Kaldı ki Sayıştay tarafından yargılama gerektiren hususlara raporlarda yer verilmemektedir. Ancak Sayıştay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan kararlar incelendiğinde yanlış yapan birçok bürokratın canının yandığı da görülmektedir. Özellikle kamu zararı oluşturan konular bürokratlar için korkulu rüyadır. Bu nedenle üst düzey kamu görevlilerinin tamamının yanlış yaptığı gibi bir algı son derece tehlikelidir. Elbette yanlış yapan ve işportacı tiplemesinde olanlar vardır ve bunlar da yaptıklarının sonuçlarına her zaman katlanmak durumundadırlar.

Maalesef son zamanlarda oluşturulan algı olgunun önüne geçirilmeye çalışılmaktadır. Bütün bürokratların doğru yanlış terazisine başvurmadan her talimatı yapıyor gibi bir algı mevcut olgunun önüne geçmektedir. Halbuki her bürokrat, yaptığı yanlışın mutlaka birileri tarafından hesabının sorulacağını bilir ve buna göre hareket eder. Bakan değişikliklerinde veya görevde iken dahi birçok bürokratın görevden alınmakta olduğu ve haklarında adli ve idari süreç başlatıldığı bilinen bir gerçektir.

Üst düzey bürokratların dokunulmazlığı yoktur

4483 sayılı Kanun gereğince hiçbir bürokratın hukuki dokunulmazlığı yoktur. Bu nedenle kanunun kapsamında olan her memur, yaptığı yanlışın sonucuna katlanacaktır. Süreç ise bazen ilgili kurumlardan ya da savcılıklardan başlatılmaktadır. Sonuç olarak üst düzey kamu görevlilerini töhmet altında bırakmak doğru değildir. Ancak siyaset, birilerini suçlayarak yapıldığı için bilerek veya bilmeyerek ya da belgeli veya belgesiz insanlar suçlu ilan edilebilmektedir. Hedefe varmak için her şeyi meşru gören güruh içindekini dışa vurdukça birçok şey daha iyi anlaşılıyor.

#Millet İttifakı
#Recep Tayyip Erdoğan
#Cumhurbaşkanlığı
2 yıl önce
Sözcü yazarı 711 üst düzey bürokratı hedefe koydu
Toplumsal beden siyasetinin eski ve yeni koşulları
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir